Bir kitap: Türkçü Faşizmden, Türk İslam Ülküsüne

Emekçi düşmanı anti-komünist düşünce ve yapılanmaların Türkiye’deki tarihini ele alan Fatih Yaşlı, “Türkçü Faşizmden, Türk İslam Ülküsüne” adlı kitabı ile Türk burjuva cumhuriyeti tarihindeki gericilik ve milliyetçiliğin gelişimine odaklanıyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Aralık 2019
  • 08:42

Kapitalizmin yapısal krizlerinden birini yaşadığımız bu günlerde Şili, Irak, İran, Kolombiya ve pek çok farklı coğrafyada demokratik ve sosyal arayışlar için sokaklara dökülen emekçi kitleler gösterilerini sürdürüyorlar. Bu verili tabloya karşı sermaye güçlerinin ve AKP iktidarının azgınca saldırılarına maruz kalan Türkiyeli emekçiler ise henüz mücadele sahnesindeki yerlerini almış değiller.

İşçi sınıfı ve emekçi kitleler üzerinde hakimiyet alanı yaratmış olan dinci gerici-iktidar, bu tabloyu muhafazakarlık ve din sömürücülüğü ile şimdilik koruyor. Ancak Irak ve Lübnan gibi mezhepçi yaklaşımların yoğun olduğu bölgelerdeki sosyal hareketlilikler de gösteriyor ki, din tüccarı gerici hükümetler bu isyan basıncını ancak bir noktaya kadar bastırabiliyorlar.

Toplumun sosyal hareketlenme dönemlerinde daha cepheden ortaya çıkan dinci-milliyetçi gericilik günümüz dünyasının da temel bir gerçeğidir. Türkiye bu konuda uzun yıllara dayanan bir deneyime sahip. Emekçi düşmanı anti-komünist düşünce ve yapılanmaların Türkiye’deki tarihini ele alan Fatih Yaşlı, “Türkçü Faşizmden, Türk İslam Ülküsüne” adlı kitabı ile Türk burjuva cumhuriyeti tarihindeki gericilik ve milliyetçiliğin gelişimine odaklanıyor. Henüz cumhuriyetin kuruluş yıllarında dini, cumhuriyetçi temellerde şekillendirme çabalarını sürdüren o günün hükümeti, iki kutuplu dünya tablosundaki batı yanlılığı ile muhafazakar duruşunu da anti-komünist bir çizgide şekillendirmiştir.

1947 yılında gerçekleşen CHP kurultayından itibaren, komünizmle mücadele için milliyetçi ve dindar nesiller yetiştirilmesinin zorunluluğu içerisine giren burjuvazi, bu bağlamda imam-hatipler ve kuran kurslarının yeniden açılmasını sağlayan, kaçıncı sınıflara kaç saat din dersi verileceğini belirleyen bir düzenlemeye gidiyor. Ve rejim kontrollü bir “milliyetçi-muhafazakar” restorasyon içerisine giriyor.

Dinci-gericiliğin şovenist-milliyetçilikle harmanlanmasındaki devlet rolüne dikkat çeken Yaşlı, öte yandan faşist sağ eğilimlerin bu restorasyon esnasındaki düşünsel dönüşümleri üzerinde duruyor. Irkçı-kafatasçı milliyetçiliğin simgesi Nihal Atsız’dan muhafazakar/sözde anti-kapitalist Nurettin Topçu’ya, komünizme karşı İslami bir biyopolitik ütopya yaratan Necip Fazıl’dan 70’li yıllardaki yeşil kuşak projesinin ürünü islamizasyonun doktrinleşmesini gerçekleştiren Ahmet Arvasi’ye kadar dinci-faşist silsileye değinen kitap, günümüz gericiliğini Türkiye’nin toplumsal dönüşümü ile anlamak için yararlı bir kaynak olma iddiası taşıyor.

Kocaeli’den Kızıl Bayrak okuru