Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Kars'ta, AKP İl Danışma Kurulu Toplantısı'nda şu yalanları söyledi:
"Pek çok yerde işkence ve kötü muameleye dair haberler vesaireler zaman zaman yayınlanıyor, şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki; Türkiye cezaevlerinde ve Türkiye’de işkence yoktur. Somut tek bir örnek kimse gösteremez. Gösterildi diyelim bir örnek, biz onun üzerine gitmezsek o zaman çıkıp bize şunu demeleri lazım; ‘size somut örnek gösterdik ama siz bunun üzerine gitmediniz’. Hem adli yönden hem de idari yönden böyle bir vaka olduğu zaman biz üzerine kararlılıkla gidiyoruz, gitmekte de kararlıyız. Bu konuda herhangi bir kamu görevlisini koruyucu, kollayıcı bir iradenin sahibi değiliz. Onlar emanet, o emanetlere kötü muamele veya işkence yapan herkes karşısında hukuku bulur, adaletin gereği neyse onu bulur, onu bulacaktır."
Bu yalanı dinlemek bile tek başına psikolojik işkencedir. Güncel olana geçmeden önce 2014’te Soma’da madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel o an işkence yapmamış mıdır? Bozdağ bile Yerkel madenciyi tekmelemedi diyemez her halde! Peki Yerkel işkenceden kaynaklı ceza aldı mı? Yargılanmadı bile. Hatta Avrupa’da diplomatik dokunulmazlık sağlanarak ödüllendirildi.
Diğer işkenceler bir yana hapishanelerde uygulanan tecrit bile işkencedir. Ki bu bilimsel bir tespittir. Sürekli verilen mektup görüş yasakları bir yana, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen tutsaklara uygulanan tecrit, şiddetli bir psikolojik işkence düzeyindedir. Günde 1 saat havalandırma, 15 günde 1 görüş ve ömür boyu tek kişilik hücrede hapis! Bu yetmez gibi birçok tutsak, ailelerinden kilometrelerce uzaktaki hapishanelere sürgün ediliyor. Bu koşullarda aileler yılda birkaç kez dışında görüşe gidemiyor. Sürgün politikası bu durumda işkence değil mi?
Sürgün gerçekleşen ring aracında fiziki işkence görmeyen tutsak yok gibi. Gidilen hapishanede çıplak arama, ağız içi araması gibi onur kırıcı arama dayatmalarını kabul etmeyen tutsaklara da fiziki işkence uygulanıyor.
İntihar ettiği iddia edilen tutsak ve mahpus ölümleri en hafif ifadeyle şüpheli ölümdür. Silivri Hapishanesi’nde “intihar etti” denilerek cenazesi ailesine verilen Serhan Yılmaz’ın vücudunda darp izleri vardır ve konulduğu tabut kan içinde kalmıştır. 60 kişilik gardiyan grubu Yılmaz’ın kaldığı koğuşa girerek koğuştaki mahpuslara işkence yapmıştır.
Garibe Gezer işkence ve tacizle tek kişilik hücreye götürüldü. Gardiyanlar Gezer yaşamını yitirdiği gün hücresine girdiğinde yaşıyor, ölene dek bekletiyorlar Gezer’i. Katliamın tanığı tutsak ısrarına rağmen savcı tarafından dinlenmiyor. Böylece cinayeti kapattıklarını sanıyorlar. Bozdağ’da işkence yok diyerek psikolojik işkence yapıyor.
Hapishane hak ihlalleri raporunda sayısız işkence örnekleri yer alıyor. Psikolojik işkence 7/24 uygulanıyor. Fiziki işkence de sık sık uygulanıyor.
Bu gerçeklikte, hapishanede işkence yok demek, basit bir yalan değil, ciddi bir ahlaki yoksunluk ve bir çürüme halidir. Bu yalanları dinlemekse kesinlikle psikolojik işkencedir.
H. Ortakçı