Küçükarmutlu’da polis tarafından öldürülen Yılmaz Öztürk’ün ailesi tarafından açılan tazminat davasında İçişleri Bakanlığı katil polisi değil, katledilen Öztürk’ü suçladı.
Hürriyet’ten İsmail Saymaz’ın haberine göre, tazminat davasında bakanlık, “Maktülün evi, vurulduğu istikamete zıt yöndedir. Evine giderken vurulsaydı merminin sırtından değil, göğsünden girmesi gerekir” diye savunma yaptı. Bu yönde kanıt olmadığı halde Yılmaz’ın kaçtığını iddia eden bakanlık, “Polise yönelik hiçbir hareketi olmayan bir insanın polisten kaçması hayatın olağan akışına uygun değildir” dedi. Yılmaz’ı suçlayan bakanlık, “Zarar, idarenin eyleminden değil, zarar görenin kendi kusurundan kaynaklandı” dedi.
Küçükarmutlu’da yaşayan fırın işçisi Öztürk, 23 Şubat 2016 gecesi evine giderken, karakola maytap atanlardan biri olduğu sanılarak, polis Y.H. tarafından açılan ateşle öldürülmüştü. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada polise “taksirle öldürme” suçundan on yıl hapis cezası verildi. Gerekçeli kararda, Öztürk’ün ölümünde silahla direnme, direnenleri etkisiz hale getirme, yakalama kararı veya suç üstü koşullarının oluşmadığı, polisin silah kullanma şartlarına aykırı hareket ettiği saptandı.
Öztürk Ailesi tarafından açılan tazminat davasında İçişleri Bakanlığı ölen genci suçladı. Savunmada, bir grup göstericinin Fatih Sultan Polis Merkezi’ne cisim attığı, polisin de bu kişileri kovaladığı belirtildi. Şüphelilerin “Dur” ihtarına uymaması üzerine havaya birkaç el ateş edildiği ileri sürülerek, Yılmaz’ın yere düştüğü iddia edildi. Yanında da Yürüyüş dergisinin bulunduğu ileri sürüldü.
Savunmada şöyle devam edildi: “Olay günü maktulün polise yönelik hiçbir hareketinin olmadığı, evine giderken yakın mesafeden polis tarafından sırtından vurulduğu iddiası gerçek dışıdır. Kaçan dört şahsa rastlanılmış, şahıslar kovalandığı esnadan Öztürk’ün vurulduğu yere kadar görevlilerce göz takibi kaybedilmemiştir. Kovalamacanın yaşandığı ve olayın meydana geldiği sokakta kaçan şahıslardan başka insanlara rastlanılmamıştır. Dolayısıyla polise yönelik hiçbir hareketi olmayan bir insanın polisten kaçması hayatın olağan akışına uygun değildir.”
Yılmaz’ın evinin Ortanca Sokak’ta olduğu belirtilerek “Maktulün evi, vurulduğu istikamete zıt yöndedir. Evine giderken vurulsaydı merminin sırtından değil, göğsünden girmesi gerekirdi” denildi. Kusurun Yılmaz’dan kaynaklandığı savunularak, “Eylemin meydana gelmesi şahsın söz, eylem ve davranışlarıyla gerçekleşmiştir” denildi.