Spor genel geçer bir kavramla insanların sağlıklı yaşam için yaptığı zihinsel ve fiziksel bir etkinliktir. Spor insanlığın ilk var olduğu günlerden bu yana var olmuş ve insanlık ile birlikte gelişmiştir. İlk insanların avlanmak için avlarının peşinden koşması bir spordur. Avına mızrak atması bir spordur. Ancak spor çok daha sonra spor olarak yapılmaya başlanmıştır. Antik Yunan döneminde tanrıları onurlandırmak için yapılan aktiviteler bugünkü olimpiyatları var etmiştir. Sadece tanrıları değil insanların arasında oluşan olumsuzlukları ve kırgınlıkları unutturmak için de sportif aktiviteler kullanılmıştır.
En büyük taraftar kitlesi olan spor dalı ise futboldur. Sanayi devrimi ile gelişen ve büyüyen işçi sınıfı futbolun yayılmasında büyük rol oynamıştır. 1800’lü yılların sonuna doğru futbolun işçiler arasında yaygın olarak yer bulması yine aynı dönemin işçi hareketlerinden bağımsız değildir. İngiltere’de ayaklanan Luddistler (makine kırıcılar) sayesinde başlayan işçi hareketi, işçi sınıfının çalışma koşullarında reformlara gidilmesine neden olmuştu. Çalışma saatlerinin düşmeye başlaması ile birlikte işçiler, sosyal aktivite ve spor yapmak için fırsat sahibi olabilmiş ve futbolun işçiler arasında yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur.
Sanayi Devrimi ile köyden kente göçün başlamasıyla, köylü gençlerin oynadığı futbol şehirlere taşınmaya başlanmıştı. Feodal düzende köylü sınıfının mensubu olan bu gençler, Sanayi Devrimi'nden sonra şehirlere göç etmiş ve dokuma işçileri olarak futbolu göç ettikleri kentlerin ara sokaklarında oynamaya başlamıştır. İngiltere işçi sınıfı arasında gitgide yayılan futbolun tüm İngiltere’ye yayılması yine işçiler tarafından sağlanmıştır. Demiryolları işçileri futbolu, gittikleri yerlerde ağır çalışma saatlerinden arda kalan zamanlarda oynamaya devam etmiş ve böylece tüm İngiltere işçi sınıfı arasında yayılmasını sağlamıştır. Baktığımızda İngiltere’de çeşitli iş kollarından işçilerin oluşturduğu futbol takımları mevcuttur; Liverpool ve Southampton (Woolston Tersanesi-Liman), Sheffield (Bıçak Üreticileri), Westham United (Thames Demir İşletmeleri), Nottingham Forrest, Derby Country ve Blackpool (Kömür), Manchester United (Dokuma) ve Arsenal’dir. (Woolwich’deki Royal Arsenal-Kraliyet Silah ve Cephane Fabrikası. Kaynak Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi) Bu takımlar işçilerin kendi örgütlülüğü ile kurdukları takımlardır. Yine başka ülkelerde kurulan futbol takımları işçilerin öz örgütlülüğü ile kurulan takımlardır. Hollanda’da Phillips Fabrikası işçilerinin kurduğu PSV, Almanya’da Schalke 04 takımı 1904 yılında maden işçilerinin yoğun olduğu bölgede kurulmuş ve madenciler diye anılmaktadır. Yine ülkemizde Adana Demirspor Futbol Kulübü demiryolu işçileri tarafından kurulmuştur.
Futbolun gelişiminde büyük rol oynayan işçi sınıfı, bugün çalışma saatleri ve koşullarından dolayı sportif aktivitelerde değil rol alabilmek geçim sıkıntısından dolayı herhangi bir etkinliğe izleyici olarak katılmakta dahi zorlanmaktadır. Günde 12-13 saat çalışan işçiler aldıkları düşük ücretler nedeniyle fahiş fiyatlara satılan müsabaka biletleri alamamakta ve kişinin gelişimi açısından önemli yer tutan sportif faaliyetlerden uzak durmak zorunda kalmaktadır.
Fakat egemenler yeri geldiğinde sporu, özellikle futbolu ezilen ve sömürülen kitleleri sersemletmek ve uyutmak için kullanabilmektedir. Örneğin, Portekiz’i 36 yıl boyunca yöneten faşist diktatör Salazar’a nasıl bu kadar uzun süre yönetebildiği sorulduğunda şöyle cevap vermiştir; "Futbol olmasa bu ülkeyi yarım saat idare edemezdim." Ayrıca ‘’Bana on binlerce insanı uyutabileceğim bir beşik yapın’’ diyerek Lizbon Stadyumu'nun inşasını emretmiştir. Türkiye’de ise 1980 darbesinden sonra Faşist Kenan Evren tarafından aynı taktik izlenmiştir. "Başkent takımının birinci ligde olamaması görülmüş şey midir?" diyerek Ankaragücü’nü haksız bir şekilde birinci lige çıkarmasına sebep olmuştur. O dönem yetişen genç kuşak "Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum, futbolcu" gibi bir söylem ile yetiştirilmiş ve toplumsal olaylara duyarlılıkları en aza indirgenmiş şekilde yetiştirilmek istenmiştir. "Spor makinelerin kendisinden alıp götürdüğü fonksiyonları insanoğluna iade eder ama ne yazık ki onu yeniden aynı makinenin hizmetine sokup insafsızca disipline etmek için (Theodor W. Adorno)"
Baştan aşağı kâr amacı güdülerek, kitleleri uyutmak için mafyavâri ilişkilerle yönetilen futbol müsabakaları, burjuva medyanın bilinçli propagandası ile emekçi kitleleri birbirine düşman etmektedir. Futbol müsabakalarından sonra yaşanan kavgalar, ölümler bunun kanıtıdır. Aynı semtte olup, aynı mahallede oturup fakat farklı takım taraftarları oldukları için birbirine düşman olabilen insanlar, egemenlerin bizzat yönlendirmesi ile bu duruma gelmektedir.
Sömüren sınıf bir yandan kitleleri sersemletirken bir yandan kasasını doldurmakta oldukça başarılıdır. Her yeni futbol sezonunda forma satışları, kombine biletler (yıllık abonelik) ve diğer takım aksesuarları ile büyük kazançlar elde ederek servetini arttırmaktalar. Yüzlerce milyon dolarlık reklam anlaşmaları ve yüzlerce milyon dolarlık futbolcu transferleri yapılmaktadır. İnsanın metalaşması burada oldukça açıktır. Tek bir futbolcu için tek seferde 100 milyon dolar ödeyen spor tekelleri medya desteği ile bunun daha fazlasını kazanacağından emindir.
Kapitalist sistemde kâr amacı güdülmeden gerçekleştirilen hiçbir şey yoktur. Üretimin, bilimin, sporun, kültürel-sanatsal etkinliklerin vb. toplumun ihtiyaçları için kullanılabilmesi bu sistemde mümkün değildir. İşçi sınıfının öz örgütlülüğü ile yayıp örgütlediği futbolun yine işçi sınıfının çıkarına kullanılması ise ancak sosyalist sistemde mümkün olabilecektir.
"Bizler futbolu bir oyun olduğu için sever ve oynardık. Ancak artık futbol, para, son model arabalar ve güzel mankenler için oynanıyor. Futbolu oyun olarak severiz ancak bugün kullanış şekliyle sevmemiz kendi kalemize gol atmak anlamındadır." (Metin Kurt eski Galatasaraylı sosyalist futbolcu.)
Şerwan