Ankara’da ilerici ve devrimci güçlerin çağrısıyla 19 Aralık, Maraş ve Roboski katliamları ile ilgili bir panel gerçekleştirildi. Etkinlikte yapılan açılış konuşmasında, “Tarihi, katliamlar, inkar, sindirme baskılarıyla dolu olan TC devleti, devrimcileri, Kürtleri, ve Alevileri teslim almak için gerçekleştirdiği katliamlarla Aralık ayı Türkiye tarihinde çarpıcı bir izdüşümüdür. Ve tarihin kodlarını ortaya koyacak bir bütünlüğü ifade eder. Faşizme karşı yan yana omuz omuza mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Ölümsüzleşen yoldaşlarımız, bize yol göstermeye devam ediyor” denilerek saygı duruşuna geçildi.
HDP Ankara İl Örgütü’nden Hüseyin Gevher, Avukat Kazım Bayraktar, ölüm oruçları süreci tanıklarından Mehmet Acettin ve Veli Saçılık’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde üç katliamın yaşandığı dönemler ve süreç hakkında konuşmalar yapıldı.
Hüseyin Gevher, konuşmasında Maraş Katliamı’na dair açıklamalarda bulundu. Katliamın planyacısının devlet olduğunu belirtirken, katliam döneminde gösterilen devrimci dayanışmadan örnekler verdi. Özgürlük ve kurtuluş mücadelesi için birleşik bir direniş gösterilmesi gerektiği vurgusunu yaptı.
Ardından Avukat Kazım Bayraktar, 19 Aralık Katliamı ile ilgili bir konuşma gerçekleştirdi. Bayraktar şunları söyledi:
“Dönemde ilerici devrimci güçlerin verdiği güçlü mücadele devletin canını sıkmaya başlamıştı. Bu katliam, önceki katliamların bir devamıydı. O dönemi mutlaka hatırlamamız gerekiyor. Katliamların ortak özelliği muhalif harekete gözdağıdır. Bunu dışında o dönemi de, egemenlerin amaçlarını da iyi bilmemiz gerekiyor. Onlar meselenin sınıfsal özünü iyi biliyorlardı. Bülent Ecevit ‘cezaevlerine hakim olamazsak IMF kararlarını uygulayamayız’ diyordu. 19 Aralık sadece bir cezaevi meselesi değildi, asıl hedef dışarıydı, dışarıdaki muhalefet hedefti. Siyasal krizin ekonomik krizi tetiklediği bir dönemdi ve toplumun denetim altına alınması gerekiyordu. Yalan propagandalarla bu katliama gidildi. Bu konuda tarihten dersler çıkarmak ve safımızı belirlemek zorundayız. Dönemin medyası bu katliama çirkefleşerek çanak tuttu. Birçok yayın organında yalan haberlerle devrimciler suçlu gösteriliyordu. Birçok örgütün tarihteki en zayıf olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Bir yandan da dünya halkları, işçiler emekçilerin içten içe hareketlendiği bir süreç. Ortadoğu’da mezhep dışı emek hareketleri ortaya çıkmaya başladı. Örgütlenmeye ihtiyacı olan işçi sınıfı ve halklar var artık. İktidarın ve sistemin çıkmaza girdiği bu dönemde bizlere düşen görev örgütlenmektir.”
Mehmet Acettin ise süreç hakkında bilgi vererek şunları söyledi:
“19 Aralık sıradan bir olay değil. Planlı bir askeri harekattır. Bu katliamlar devletin kendini yeniden göstermesi, otoritesini yeniden kurması hareketidir. Burdur ve Ulucanlar katliamı bunun bir provasıdır. Bizi bu sürece sürükleyen şey teslim alma, yıkılan otoritenin yeniden kurulması politikalarına karşı direngenliğimizi göstermek olmuştur. Ölüm orucu süreci devrimci iradenin kazanımıyla sonuçlanmıştır. Ezilenlerin, yoksulların, Kürt halkının direnmekten başka seçeneği yoktur. Umudumuzu yitirmeyelim. Dünya halkları ayakta şu an, bizim de umudumuzu korumamız gerekiyor.”
Veli Saçılık da panelde şöyle konuştu:
“Savaş tezkeresinde birleşenlerin 19 Aralıkta da birleştiklerini görüyoruz. Kürt özgürlük hareketi ile Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin birleşememesi belki de en büyük şanssızlığımızdı. İçerde ve dışarıda hücreler yaratmayı hedefleyen, IMF politikalarını hayata geçirmeye çalışan ve bu sebeple bir katliama ihtiyaç duyan bir devletle karşı karşıyayız. Bu katliamda şehit düşen arkadaşlarımızı buradan da bir kez daha anmış olalım. Devrimci irade sayesinde hala devlet istediğini alabilmiş değildir. Biz bu geleneği devrim uğruna şehit düşenlerden aldık. Bu dönem iktidar için de çok karanlık bir dönem. O dönem yönetme krizi vardı şimdi de var, şimdi de yönetemiyor. Ezilenler olarak ve baskıya uğramışlar olarak direnmemiz gerekiyor. Katliam dönemi aynı zamanda devrimci dayanışmanın da güçlü olduğu bir dönem olmuştu ve burada kaybeden devlet olmuştur. Vereceğimiz mücadele sonucunda da biz kazanmış olacağız.”
Konuşmaların ardından, İnsan Hakları Derneği’nin hazırladığı cezaevleri raporu okundu. Raporun ardından Roboski Katliamı’na değinildi. Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşlardan söz edildi. Devletin savaşları körüklemek, zemin hazırlamak için yürüttüğü kirli politikalardan, katlettiği sivil halktan söz edildi ve bütün bu politikalara karşı halkların mücadeleyi büyütmesi vurgusu yapıldı. Ardından etkinlik sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / Ankara