Ali İsmail’in katillerinin elleri soğutulmadı

Ali İsmail’in ve işçi-emekçilerin kurtuluş mücadelesinde şehit düşen komünist ve devrimcilerin hesabı elbette ki sorulacaktır. Hakları ve gelecekleri için kavgaya tutuşan işçi ve emekçilere ceza yağdıran burjuva yargının katilleri aklayıcı tutumu da emekçilerin adalet terazisinde yanıtını alacaktır. Bu katilleri üreten, aklayan sermaye düzenidir. Tüm hukuksuzlukların kaynağı olan sermaye iktidarını yıkmak hukuksuzlukların son bulmasının kalıcı yoludur.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Nisan 2016
  • 15:48

Katillerden hesabı emekçiler soracak!

Mahkeme daha önceki kararında direndi. Bir defa daha katillerin ellerini soğutmadı. Önceki karardan tek fark, fırıncı sanıklardan Ramazan Koyuncu, İsmail Koyuncu ve Muhammet Vatansever’in serbest bırakılması oldu. Katiller ekibinin en fazla öne çıkan ismi olan Mevlüt Saldoğan, yaklaşık dört yıl sonra serbest kalacak.

Mahkemede yaşananların gösterdikleri…

Daha önce de Saldoğan'a 'Ölüme sebebiyet vermek' suçundan ceza vererek ödüllendiren mahkeme Ali İsmail’in katledilmesine dair ülkeyi sarsan görüntüleri bir defa daha es geçti. Bir defa daha katiller indiriminden yararlandılar.  Böylelikle, Ali İsmail’in katledilmesine neden olan dayak görüntülerinde son tekmeyi attığı görülen Saldoğan ödüllendirilmiş oldu.

Duruşmada katil polisler ve onlarla beraber Ali İsmail’i döverek katledenler ve katillerin avukatları hep bir ağızdan AKP iktidarına yönelik darbe girişimi olarak tanımladıkları gezi eylemlerine dönük suçlamalar eşliğinde katilleri aklama çabasında ortaklaştılar.  Katil polis Saldoğan’ın duruşmada yaptığı savunmada kullandığı dil, AKP şeflerinin Haziran Direnişi’ne ilişkin saldırgan açıklamalarının aynısıydı.

 Mevlüt Saldoğan “Biz görevimizi yaptık darbeyi önledik. Biz olamasak Geziciler hükümeti yıkacaklardı. Ali İsmail Korkmaz bana küfür etti.  Polise, ambulansa, kamu malına zarar verdi. Görüntülerdeki kişi Ali İsmail Korkmaz değildi. Biz günah keçisi ilan edildik. Suçsuzum ve beraatimi talep ediyorum" diye konuştu.

Katillerin avukatı Mutlu Karayılan, Ali İsmail'in ölüm nedeninin 'dayak' değil, kullandığı ilaçlar olduğunu öne sürdü. Karayılan'ın bu sözleri Ali İsmail'in ailesinin tepkisine neden oldu. Katil polislerin ifadelerine dayanamayan anne Emel Korkmaz, duruşmanın yapıldığı mahkeme salonunu terk etti.

Haziran Direnişi'ne düşmanlığın göstergesi: Katillerin korunup, kollanması

Haziran direniş yargılamalarının tümünde devletliler korundu. Yargı; Haziran Direnişi sırasında öldürülen Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Ail İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş ve Hasan Ferit Gedik’in katilleri koruma altına aldı. Öte yandan Gezi davalarında binlerce yıl ceza kararları verebildi.

Gezi davalarında binlerce ilerici, devrimci genç protesto eylemlerinde yer aldıkları gerekçesiyle hukuk terörüne maruz bırakıldı. Haziran Direnişi’nde polis terörüne maruz kalan binlerce kişiye “polise mukavemetten” ceza veren yargı, Haziran Direnişi’nde katliam makinesi gibi çalışan kolluğu ise hep korudu ve kolladı.

Katledenler kolluk güçleri ise çoğu zaman yargılanmadıkları gibi ödüllendirildiler. Terfi ettirildiler. Adalet(!) sarayları düzene karşı devrim diyenler için, ilericiler, demokratlar, muhalifler için yağan cezalara tanıklık ederken, katiller ve hırsızlar için ise bir nice aklamalara, cezasızlıklara tanıklık ettiler. Burjuva hukuku işte tam da bu nedenle devlet için vazgeçilmezdir.

Katiller ve hırsızlar devletli ise yargı onları korumaya alır!

Burjuva adalet anlayışı bu ülkede nice kanlı tablonun ortaya çıkmasına onay verdi.  Bu öylesine zalim bir hukuk anlayışıdır ki, Seyit Rızayı asmak için yaşının küçülmesine, oğlunu asmak için yaşının büyütülmesine onay verir. On yedi yaşındaki Erdal Eren’i idam sehpasına gönderir. Ulucanları kana bulayan katilleri değil, Ulucanlar katliamında ağır yaralananların da içinde olduğu onlarca komünist ve devrimciyi arkadaşlarını öldürdükleri türünden akıldışı iddialarla yargılar.

DGM'ler, Özel Yetkili Mahkemeler polis tutanaklarını, yalana dayalı ithamlarını esas alarak ceza yağdırır. Kravat takan tecavüzcüler iyi halden ceza indirimi uygular. İşkencecileri, katilleri, tetikçileri, uyuşturucu tüccarlarını genellikle aklar.  Zira onlar devlet için kurşun atıp, kurşun yemişlerdir(!) ve mutlaka korunmalıdırlar. Daha doğrusu katillerin elleri soğutulmamalıdır.

Katiller devletli ise her şey kanunlara uydurulur. Olmadı, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi devreye sokulur. Bunu bilen katiller infazlarını “devletin bekası” ile açıklarlar. “Devletin bekası” için 1000 operasyon yapmakla övünürler.

Burjuva hukuku büyük hırsızların koruyucusu, küçük hırsızın ise düşmanıdırlar. Bunun için ayakkabı kutularında milyon dolarları saklayan hırsızlar özenle korunur. Bunun için baklava çalan küçük çocuklar mahpushanelerin kalın duvarları arasında yıllarca tutsak olarak kalırlar. Bunun için katleden kolluk güçleri ise sırtlarını sıvazlayan yargı sistemi, kolluk tarafından vahşice katledilen devrimci, ilerici gençlerin ailelerine onlarca yıllık dava açar. Bunun için Haziran Direnişi sırasında kırılan copların, zarar gören polis otolarının parasını bile direnişçilerin ailelerinden almaya çalışırlar.

Ali İsmail’in ve işçi-emekçilerin kurtuluş mücadelesinde şehit düşen komünist ve devrimcilerin hesabı elbette ki sorulacaktır. Hakları ve gelecekleri için kavgaya tutuşan işçi ve emekçilere ceza yağdıran burjuva yargının katilleri aklayıcı tutumu da emekçilerin adalet terazisinde yanıtını alacaktır. Bu katilleri üreten, aklayan sermaye düzenidir. Tüm hukuksuzlukların kaynağı olan sermaye iktidarını yıkmak hukuksuzlukların son bulmasının kalıcı yoludur.