Bir süreden beri, meslek kuruluşlarının seçim sistemlerinin ve yasalarının değiştirilmesi gündemiyle meşgulüz. Koronavirüs salgını, işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı gibi acil sorunlar tüm halkın yaşamını derinden etkilerken, meslek kuruluşlarının seçimleri TBMM’nin en öncelikli gündemlerinden birisi haline geliverdi.
Kimsenin beklemediği anda ortaya çıkan bu sürpriz gündemi anlamlandırabilmek, AKP’nin Birliğimizi neden hedef aldığını anlayabilmek için biraz gerilere giderek hafızamızı tazelemek yerinde olacaktır.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 1970’li yıllarda yükselen ve toplumsal muhalefete egemen olan ilerici, kamucu ve yurtsever mücadele geleneğinin taşıyıcısıdır. İnsanlığın evrensel değerleri, emeğin ortak kazanımları ve bilimin aydınlık yolunun özgün bir sentezi olan bir mücadele ve örgütlenme çizgisine sahiptir. TMMOB’nin kendine özgü bu mücadele çizgimizi en iyi ifade eden cümle Teoman Öztürk’e aittir: “Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız”
TMMOB olarak bizler 1970’li yıllardan bu yana, bu anlayışla mücadele ediyoruz. Bu anlayışın, AKP’nin azgın biçimde uygulamaya koyduğu neoliberal yıkım politikalarıyla uzlaşması mümkün değildi. Dolayısıyla 2002 yılından itibaren AKP ile sürekli karşı karşıya geldik.
2001 krizinden sonra iktidara gelen AKP’nin sermaye çevrelerine ve emperyalist odaklara en büyük vaadi, 1980’li yıllardan itibaren uygulanmaya çalışılan neoliberal programa sadık kalma, özelleştirmeleri gerçekleştirme, sermayenin sınırsız dolaşımı önündeki engelleri kaldırma ve eğitim-sağlık-sosyal güvenlik alanlarını ticarileştirmekti. AKP’nin 18 yıllık iktidar performansının önemli bir kısmı, neoliberal ajandasının önüne çıkan engelleri aşmasını sağlayacak hukuki ve siyasi adımlardan oluşuyor. AKP’nin TMMOB’yi hedef alan tutumunun altında da kamuya ait tüm varlıklarımızı ve değerlerimizi ortadan kaldırmayı amaçlayan bu neoliberal saldırıya karşı oluşturmaya çalıştığımız set yatmaktadır.
Kamuyu savunduk
Kısaca hatırlayacak olursak, AKP iktidarının ilk yıllarından itibaren gündeme taşıdığı, “Kamu Yönetimi Kanunu”, “2B Orman Alanlarının Tasfiyesi”, “TÜPRAŞ, PETKİM, ERDEMİR, TELEKOM gibi Kamu İktisadi Teşekküllerinin Özelleştirilmesi”, “Genel Sağlık Sigortası Yasası” ve “Kentsel Rant Projeleri” gibi pek çok uygulamaya TMMOB ve bağlı odaları olarak karşı çıktık. Açtığımız davalarla, hazırladığımız raporlarla, yayımladığımız açıklamalarla bu yıkım ve yağma düzeninin karşısında durduk.
Bu karşı duruşumuz bizleri AKP’nin doğal hedeflerinden biri haline getirdi. Başlangıçta sadece kürsü konuşmalarına yansıyan bu durum, 2007 yılından itibaren, yani Cumhurbaşkanlığı makamı da AKP’nin eline geçtiği dönemden itibaren sistematik bir saldırıya dönüştü.
Bu dönemden itibaren TMMOB’yi neden hedef aldıklarını isterseniz bizzat Erdoğan’ın cümleleriyle aktarayım. 2008 yılında yaptığı yerel seçim konuşmasında Erdoğan şöyle diyordu: “Danıştaya dava açarlar, bilmem nereye dava açarlar. Bunlar yapılmasın derler. Bir de belediyelerimiz bunlarla uğraşır. Yapılacak olan birçok şeyi şu anda yapamıyorsak inanın bu odalar sebebiyle yapamıyoruz…”
TMMOB’nin neden hedef alındığını bu cümle en açık biçimde anlatıyor, TMMOB, AKP’nin yapmak istedikleri önünde engel olduğu için hedef alınıyor.
Hatırlarsınız 2009 yılında Meslek Kuruluşlarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu yayımlandı. O dönemde Gülen Cemaatinin görüşlerini büyük oranda yansıtan bu raporda özetle “Kamu yararının tasfiyesi yönündeki neoliberal arzu dile getirildi ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının seçim sistemleri ile idari/örgütsel, mali yapılarının değiştirilmesi gerektiği” belirtildi. TMMOB, TTB, barolar başta olmak üzere birçok meslek kuruluşunun yeniden yapılandırılmasına yönelik girişimler, o zamandan beri iktidarın gündemindedir.
Dönem dönem çeşitli bahanelerle bu değişiklik gündeme getirilir. En son 2018 yılında, Türk Tabipleri Birliğinin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı açıklaması gerekçe gösterilerek, Meslek örgütlerinin “gayrimilli” olduğu dile getirildi ve isimlerimizdeki “Türk” ifadesinin çıkartılması istendi. Araya giren seçimler nedeniyle gerçekleştirilemeyen bu istek, şimdi de Ankara Barosunun Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında yaptığı açıklama bahane edilerek gündeme getirildi. Emin olun, bu olmasaydı da toplumu kutuplaştıracak başka bir konu üzerinden, ihtiyaç duyulan bahane bir biçimde yaratılırdı. Çünkü Birliğimizin Anayasa’da tanımlanmış kamusal niteliği ve savunduğu toplumcu mücadele çizgisi AKP’nin huzurunu bozmaya devam ediyor. Bu durumu ortadan kaldırmak için de yasamızı değiştirmek istiyor.
Değişiklikte ne var?
Yandaş gazetecilerin yazılarından ve elimize ulaşan çeşitli taslaklardan anladığımız kadarıyla, yapılmak istenen değişiklikler üç temel ayağa dayanıyor. İlki, seçim sistemimizin değiştirilerek yönetimlerin işlevsizleştirilmesi; ikincisi, bakanlıkların idari-mali denetimi aracılığıyla Birliğimiz üzerinde hiyerarşik vesayet kurulması; üçüncüsü de odalarımızın en önemli faaliyet alanlarından birisi olan mesleki denetim faaliyetlerinin ortadan kaldırılarak oda çalışmalarının kısıtlanması.
Bir bütün olarak bakıldığında yasa değişikliğinin amacının, Birliğimizi ve odalarımızı işlevsizleştirmek, Birliğimizin kamu politikalarıyla ve kamu kurumlarıyla bağını tümüyle ortadan kaldırmak olduğu açık biçimde görülüyor. Çünkü savunduğumuz kamucu anlayış, iktidarın uyguladığı neoliberal politikaların yarattığı çürüme ve yozlaşmanın panzehiri durumundadır. İktidar, toplumun ortak çıkarını savunan kamucu anlayışımızı, kendi gelecek planlarına tehdit olarak görmekte ve bu tehlikeyi ortadan kaldırmak istemektedir.
AKP’nin bu saldırısı sadece meslek örgütlerine değil, aslında demokrasiye ve hukuk düzenine yönelen bir saldırıdır. AKP’nin demokrasiyi, hukuku ve kamusal varlığımızı çiğnemesine izin vermeyeceğiz. Örgütlü yapılarımızı ve mücadele geleneğimizi savunmaya devam edeceğiz.
Kaynak / Evrensel