Mersin’de ortak noktaları Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atmak olan 4 akademisyenin, Facebook paylaşımları nedeniyle 20 yılı aşkın hapis cezası istemiyle yargılanmalarına başlandı. Dava dosyasında, akademisyenlerle ilgili soruşturmanın tam bir cadı avı mantığı ile yapıldığını gösteren çok sayıda belge yer aldı.
Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre, suçlanan paylaşımlar arasında Cizre’de öldürülen Miray bebeğe yazılan ağıt da vardı hiçbir yorum yapılmadan paylaşılan video görüntüleri de... Polis ve savcılık son dönemin genel eğilimine uyarak hak ihlallerine karşı devleti eleştirmeyi doğrudan “terör örgütü propagandası” olarak görmüştü. Savcılık ayrıca akademisyenlerin başka paylaşımlarına “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Türk devletini aşağılama” olarak görüp ayrı davalar açtı. Bu yüzden dün yargılanan akademisyenlerin her birinin ayrı başka davaları da önümüzdeki günlerde görülecek.
Ciddiyetsiz iddianame
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Hakan Mertcan, bir hukuk skandalı ile karşı karşıya olduklarını belirterek, “Ciddiyetsiz bir iddianame ile yargılanıyoruz. Hukuk öğrenimi olmasına gerek yok, iddianameyi okuyan okur-yazar herhangi biri suç yaratılmaya çalışıldığını söyler. Benim hakkımda 3 paylaşımla ilgili dava açılmış. Bunlardan biri Cizre’de öldürülen 3 aylık Miray bebeğe yakılan bir ağıt. Bu ağıdı ben yazmadım, paylaştım. Buradan nasıl bir terör propagandası çıkarılıyor? Dava açılan bir paylaşımım DİHA’nın çektiği bir video görüntüsü. Bu bir kurgu değil, görüntü. Cizre’deki operasyonlarla ilgili yaptığım paylaşımda devlet şiddetini ve sahile cesedi vuran Aylan bebeğin Kürt olduğunu öğrenince üzülmediğini yazan ırkçıları eleştirdiğim için de ‘halkın bir kesimini diğerine karşı kışkırtmakla’ suçlanıyorum. Bu dava elbette barış için akademisyenler bildirisine imza attığımız için açıldı. 2013’ten itibaren sosyal medya paylaşımları araştırılmış ve suç yaratılmış. Bu tam anlamıyla düşman ceza hukukudur. İmzacı akademisyen olduğumuz için hakkımızda her türlü araştırma yapılmış ve bula bula bu paylaşımları bularak dava açmışlar” dedi.
İmza olmasaydı…
Mertcan, polise ifade vermeye gittiğinde avukatı Mehmet Altıntaş ile ifadelerini alan polis arasında yaşanan çarpıcı bir diyaloğu da aktardı. Buna göre, avukatının “İşiniz gücünüz yok mu hocalarla uğraşıyorsunuz? İmza olmasaydı yine bu araştırmayı yapacak mıydınız?” dediğinde polisin “Elbette yapmayacaktık” karşılığını verdi. “İsim”den suça gitmenin tipik örneklerinden biri dava. Öyle ki imzacı akademisyenlerle ilgili sosyal medya üzerinden bir araştırma yapılmaya başlandığında Hakan Mertcan’la aynı ismi taşıyan başka bir kişi takılmış önce polisin ağına. Söz konusu kişinin sosyal medya hesaplarını inceleyen polis, sonradan fark etmiş hedefteki kişinin başka biri olduğunu. Yine de diğer Hakan Mertcan’a ilişkin tutanak da dosyada duruyor.
Hukuk garabeti
Facebook’taki 11 paylaşımı ile ilgili dava açılan İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Selim Çakmaklı da “Polis dördümüz hakkında araştırma yapmış ve savcılık da her birimizin Facebook hesabı ayrı olduğu halde davayı birlikte açmış. Bu da amacı ifşa eden bir hukuk garabeti olarak önümüzde” dedi.