AFP’nin Ankara ve İstanbul bürolarında çalışan 8 gazeteci sefalet zammı dayatmasına karşı greve çıktı. Aynı zamanda Freelance çalışan gazeteciler de greve destek olmak için iş durdurdu ve AFP’ye iş yapmıyorlar. Ankara büroda çalışanların da İstanbul’a gelerek katılım sağladığı grev Şişli’de bulunan AFP bürosu önünde devam ediyor. Grevdeki gazetecilerle grev süreçleri ve gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin konuştuk…
Yaşar: Grev alanımız gazetecilerin kürsüsü
AFP çalışan Eylül Yaşar, greve giden süreci şu şekilde aktardı:
“TGS bizim yetkili sendikamız. Toplu iş sözleşmesi süreci Aralık’ta başlamıştı. Önceki TİS’ten kalan AFP’nin bir sözü var. Aralık’ta enflasyonun yüzde 80’i görmesiyle birlikte biz ücretlerin yenilenmesini bir kez daha söyledik. Bu söz tutulmadı. AFP kendi haberlerinde ENAG verileri gibi bağımsız ve resmi enflasyon verilerini bir arada veren ve bunu eleştiren bir yayın organı. Hükümetin açıkladığı enflasyonla gerçek verilerin birbirini tutmadığını biliyorlar ancak masaya geldikleri zaman ‘sizin ülkenizde resmi enflasyon yüzde 50, biz size yüzde 60 zam veriyoruz, yetinin’ diyorlar. Verilen sözlerin tutulmamasıyla başlayan bir anlaşmazlık zaten vardı. Sendika ve AFP’nin avukatlarıyla birlikte yapılan toplantılarda sürekli bir pazarlık durumu vardı. Resmi TİS süreci ile birlikte biz kendi talebimizi ‘Euro korumalı ücret’ olarak belirledik.”
Bu taleplerinin AFP tarafından kabul edilmediği belirten Yaşar, geri adım atmayarak 3 Mayıs’ta greve çıktıklarını belirtti.
Ekonomik kriz döneminde aldıkları ücretin yetmediğini ve fahiş kira artışları karşısında evsiz kalma riski olan gazetecilerin olduğunu belirten Yaşar, “İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz!” dedi.
Yaşar grev günlerine ilişkin şunları ifade etti:
“Her şeyden önce bize çok şey öğreten bir süreç oldu. Sınıf dayanışmasını, gazeteci dayanışmasını gördük. Mahalle sakinleri de çay ve kahveleriyle grevimize destek oluyor. Kitle örgütleri, partiler, siyasi yapılardan arkadaşlarımız geliyor. DEV TEKSTİL’den, TOMİS’ten, Genel-İş’ten gelenler oldu. Basın-İş’ten arkadaşlarımız selamlarını gönderdi. Reuters’tan, BBC’den arkadaşlarımız geldi, deneyimlerimizi paylaştık. Bize neşe, moral, güç verdiler. Devrimci basından Kürt basınından da arkadaşlarımız geliyor. Kendilerine yapılan o kadar baskı, tutuklama, gözaltıya rağmen.”
Yaşar, gazetecilere yönelik çok yönlü saldırılara da değinerek şunları ifade etti:
“Arkadaşlarımızın sesinin duyulması için emek harcıyoruz. Bu grev alanının saldırıya uğrayan gazetecilerin de kürsüsü olmasını sağlıyoruz. Aslında haber verme görevini devam ettiriyoruz. Dayanışmamızı bu şekilde sürdürüyoruz. Dört duvar arasına konan gazetecileri unutmayarak buraya gelen herkese anlatıyoruz.”
Gerçek: Dayanışmamız, birliğimiz, kararlılığımızla kazanacağız!
AFP Ankara bürosunda çalışan Burçin Gerçek, Ankara’dan grev için geldiklerini belirterek şunları ifade etti:
“Sendikamızla birlikte aylarca süren TİS görüşmeleri yürüttük. Görüşmeler de arabuluculuk da olumsuz sonuçlandı. Türkiye’deki çok yüksek seviyelere gelmiş reel enflasyon koşullarında biz şu anki maaşlarımızla geçinemiyoruz. Eğer evimizden çıkarılırsak yeni bir ev tutamayacak durumdayız. Maaşlarımızda istediğimiz artış sağlanmadığı için greve çıktık. Bugün 8’inci günümüz. Aramızdaki dayanışmamız, birliğimiz, kararlılığımız çok iyi. Bu yüzden kazanacağımıza inanıyoruz.”
Akgül: Greve destek olmak için AFP’ye iş yapmıyorum
Freelance çalışan foto muhabir Yasin Akgül, greve destek vermek için AFP’ye iş yapmadığını ve bizzat her gün greve katılarak destek verdiğini belirterek şunları ifade etti:
“Ben 9 yıldır AFP ile çalışıyorum. Kullandığım ekipmanları ajans tedarik ediyor. Süreç sonunda benim herhangi bir kazanımım olmayacak. Buna rağmen arkadaşlarımın motivasyonun bozulmaması ve etik olarak böylesini doğru bulduğum için greve katıldım.”
Gazetecilere yönelik saldırılara da değinen Akgül, “Mevcut iktidar yıkıldığı zaman gazeteciler de bir parça nefes alacak” dedi. Gazetecileri koruyan yasaların iktidar değişikliklerinde çıkarıldığını belirten Akgül şunları ifade etti:
“AKP iktidarı tüm medyayı satın alarak kontrolü ele aldı. 20 yılda bu kadar ayakta durabilmesinin sebebi medyayı satın almasıdır. Kürt gazeteciler genelde yalnız bırakılıyor. Başka gazetecilerin başına bir şey geldiğinde daha çok sahip çıkan oluyor, Kürt gazetecilerin tutuklandığında bir basın açıklaması ile geçiştiriliyor. İktidar değiştiğinde en azından şu an tutuklu bulunan Kürt gazeteciler bırakılabilir.”
Kızıl Bayrak / İstanbul