Uluslararası Af Örgütü, sokağa çıkma yasağının bir yılı aşkın süredir devam ettiği Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ne ilişkin rapor hazırladı.
2016 yılı boyuna Af Örgütü’nden bir ekibinden kentte gerçekleştirdiği incelemeler sonucunda hazırlanan raporda şu tespitlere yer verildi:
* Belediye yetkilileri Sur’da yaklaşık 40 bin kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor.
* İlçe sakinleriyle istişare edilmeden geliştirilen ve ilçe sakinlerinin Sur’dan uzak semtlere taşınmasını öngören kentsel yenileme projesinin önünü açmak için de Sur ilçesinin en az yüzde 60’ı tamamen kamulaştırıldı.
* Bir kadın görüşmeci Uluslararası Af Örgütü’ne, evinin 10 gün boyunca sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir bölgede bulunduğunu, mahalleden ayrılmasının ardından evinin yağmalandığını ve tüm eşyalarının parçalanıp harap edildiğini anlattı.
* Sur sakinlerinin evlerini hür iradeleriyle terk etmediklerine, zorla tahliyeye maruz kaldıklarına ise pek şüphe yok.
* Birçok kişi yerinden edilmeyle birlikte işsiz de kaldıklarını anlattı.
* Sur’da kiracı konumunda olanların, yerinden edildikten sonra ödemek zorunda kaldıkları kira bedeli, bir önceki konutlarının kira bedelinden sıklıkla yüzde 100, hatta yüzde 200 oranında daha pahalıydı.
* Bölgedeki sürece bütünlüklü olarak bakıldığında, bu süreç, altyapıdaki değişiklikler ve nüfus transferleri vasıtasıyla güvenliği sağlamak için söz konusu yerlerde ikamet eden kişileri yerinden etme ve bu yerleri yıkıp yeniden inşa etmeye yönelik önceden tasarlanmış bir planın olduğu izlenimini veriyor.
* Diyarbakır Valiliği’nin Mayıs 2016’da Uluslararası Af Örgütüyle paylaştığı bilgiye göre, güvenlik güçlerinin operasyonları ile silahlı çatışmaların son bulduğu 9 Mart 2016 tarihi itibariyle, 65 asker ve polis memuru ile PKK ile ilişkili 65 silahlı kişi çatışmalarda öldürülmüş ve cenazelerine ulaşılmıştı.
* Yetkililer, kamu hizmetlerinin silahlı çatışmaların hizmet altyapısında hasara yol açması nedeniyle kesintiye uğradığını savunurken; yerel halk, yetkililerin kamu hizmetlerine erişimi kasıtlı olarak kestiğini iddia etti. Uluslararası Af Örgütü ile görüşen bir polis memuru, yerel halkın iddialarını destekleyen açıklamalar yaptı. Polis ve orduyla çatışan silahlı kişileri demoralize etmek için kasıtlı bir şekilde elektrik ve suyu kestiklerini ifade etti.
* Ülke içinde yerinden edilen kişilerin, kendi istekleri ile güvenli ve insan onuruna yakışır biçimde, evlerine ya da sürekli yaşadıkları yerlere geri dönmeleri veya yine kendi istekleriyle, ülkenin başka bir bölgesine yerleşmeleri için gerekli koşullar oluşturulmalı ve gerekli imkanlar sunulmalıdır.
* Sokağa çıkma yasağı daha fazla gecikmeksizin kaldırılmalı ve mümkün olduğu kadar çok kişinin derhal evlerine geri dönmesi, işyerlerinin açılması ve olağan ekonomik yaşamın yeniden tesis edilmesi için adımlar atılmalıdır.
* Hem ev sahipleri hem de kiracılara yeniden inşa projeleri tamamlandıktan sonra Sur’a geri dönme seçeneğinin sunulması güvence altına alınmalıdır.
* Sur yerel halkından bir kadın, eşi ve beş çocuğu ile birlikte yerinden edilmelerinin ardından umutlarını yitirdiğini anlatıyor: “Hayatım boyunca yoksulluk içinde yaşadım. Sahip olduğum tek şey bu evdi. Tek isteğim oğlumun üniversiteye gitmesiydi. Şimdi ne evim kaldı ne de oğlumu üniversiteye gönderme umudum.”
* Sur sakinlerine kamulaştırma kararlarıyla ilgili bilgi verilmeli, ilçenin geleceğine dair kararlar almadan ve somut adımlar atmadan önce mahalle sakinleriyle samimi istişarelerde bulunulmalıdır.