Hapishanelerde fiziki koşullar ve yetersiz beslenme nedeniyle hasta mahpusların sayısı her geçen gün artarken, İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, hapishanelerde 604'ü ağır 1605 hasta mahpus bulunuyor. 2021 yılının ilk üç ayında ise 2’si ağır hasta 13 mahpus hapiste yaşamını yitirdi.
Refakatçi bakıyor
Mezopotamya Ajansı'nından Cengiz Özbasar'ın haberine göre ağır hasta tutsaklardan biri de Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesi'nde tutulan 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan. 25 yıldır tutuklu bulunan ve bugüne kadar 5 kez kalp krizi geçiren, 4 defa da anjiyo olan Özkan’ın, kalp, tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, aşırı derecede kilo kaybı, duyma-görme eksikliği, hafıza kaybı gibi birçok sağlık sorunu bulunuyor. İhtiyaçlarını tek başına karşılayamayan Özkan’a, aynı koğuşta yer alan Ahmet Güneş refakatçilik yapıyor. Özkan’ın sürekli hastaneye götürülmesi ve hastane dönüşü refakatçisiyle birlikte karantinaya alınması sebebiyle çoğu zaman görüş hakları da elinden alınıyor.
“Cezaevinde kalamaz” raporu
Hapishane de tek başına yaşamını idame ettiremeyen Özkan’a, 2015 yılında Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından vücut fonksiyonlarının yüzde 87’sinin işlevsiz olduğu tespit edilerek, “cezaevinde kalamaz” raporu verildi. Sağlık durumunun kötüye gitmesi nedeniyle defalarca hastaneye kaldırılmasına rağmen Özkan, tahliye edilmedi. 2019 yılında tekrar aynı hastanede Sağlık Kurulu’na başvuruda bulunan Özkan'a, bu kez “cezaevinde kalabilir” raporu verildi.
ATK’den 6 rapor
İnfazının durdurulması için savcılar üzerinden yapılan başvurular nedeniyle Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) 6 defa rapor talep edildi. ATK’nin hazırladığı 6 raporda da Özkan’ın tek başına hapishanede hayatına idame etmesinde sakınca olmadığı notu düşüldü.
Bakanlığa yeni rapor
Özkan’ın durumuna ilişkin HDP Milletvekili Semra Güzel, Meclis Başkanlığı’na 10 Aralık 2020’de soru önergesi verince Adalet Bakanlığı da bunun üzerine tutuklunun sağlık durumuna dair rapor talep etti. Özkan, rapor için 22 Ocak günü Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Hastanenin 3 Mart günü çıkan Sağlık Kurulu raporunda, şu değerlendirme yapıldı:
“1- Akıl hastalığı olarak, anksiyete bozukluğu, depresif bozukları tanıları ile girişleri var, ilaç kullanıyor. 2- Resmi sağlık kuruluşlarının mahkûmlara özel bölümünde cezasının infazına gerek yoktur. 3- Hapis cezasının infazı halinde hayati için kesin bir tehlike oluşturmaz. 4- Hastalıkları sürekli takip ve tedavi gerektirir. 5- Hastanın tek başına hayatını idame etmesinde sakınca yoktur. 6- Mevcut haliyle cezasının infazının ertelemesine gerek yoktur, 3 ayda bir kardiyoloji, dâhiliye, üroloji, göz ve psikiyatri poliklinik kontrolü önerilir, durumunu bildirir, sağlık kurulu kararıdır.”
“Sıfır engel” iddiası
Raporda, birçok hastalık teşhisi konulan Özkan’a, “hastalıklarının vücut fonksiyon kaybına yüzde sıfır engel teşkil ettiği” tespiti ise dikkat çekti.
16 Nisan’da babası ile hapishanede kapalı görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Özkan’ın kızı Selma Özkan şunları vurguladı:
“Babamla görüşmeye gidiyoruz ancak buna görüşme denilemez. Çünkü yaşadığı hafıza, görme ve konuşma kaybından kaynaklı görüş sırasında sağlıklı bir iletişim kuramıyoruz. Babam 25 yıldır suçsuz yere cezaevinde tutuluyor. Bugüne kadar onlarca kez babamın tahliye edilmesi yönünde başvurumuz oldu ancak hiçbirine olumlu yanıt alamadık.”
“Ümidimiz kalmadı”
Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin verdiği heyet raporuna tepki gösteren Selma Özkan şunları belirtti:
“Sağlık Kurulu’nun çıkardığı raporda, ‘engel durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı yüzde sıfır’ olarak belirtilmiş. Nasıl olur da ‘yüzde sıfır engel durumu verirler’ anlamıyoruz. Hem babamın hastalıkları teker teker ifade ediliyor hem de bu hastalıklara sıfır engel oranı vererek, aslında konulan tanıları yalanlıyorlar. Her ay cezaevlerinde tutukluların yaşamını yitirdiği haberleri geliyor, bu yüzden babamın tahliye edilmesi yönünde ümidimiz kalmadı.”