Eğitimi tamamen ticari bir meta olarak gören sermaye devleti attığı her adımla eğitimdeki düzeyi daha da düşürmeye devam ediyor.
Neredeyse her ilçeye bir üniversite açılırken eğitimin kalitesi ise tamamen dibe vuruyor.
Üniversiteleri ticarethane olarak gören bu anlayış için öğrencilerin aldıkları eğitimin düzeyinin hiçbir önemi olmadığı, önemli olanın onların sırtından elde edilecek karlar olduğu herkesin malumu.
Her yıl binlerce mezunun atama beklemesiyle gündeme gelen öğretmenlik dalında ise para karşılığında verilen formasyonlarla atama bekleyenlerin sayısı daha ada artarken öğretmenliğin niteliği de düşmeye devam ediyor.
Her yıl 100 bin civarında üniversiteliye ve mezuna 2 bin TL karşılığında verilen ‘pedagojik formasyon’ eğitimi ile öğretmenlik için atama bekleyenlerin sayısı katbekat artıyor.
Üstelik ‘pedagojik formasyon’ eğitiminin kapsamına açıköğretim fakülteleri de dahil edildi.
‘Pedagojik formasyon’ eğitiminin neredeyse bütün üniversitelere yayılmasının gerisinde yatan diğer bir neden ise başta dekanlar olmak üzere ders veren akademisyenlerin bundan elde ettikleri kazanç oluyor.
Ortalama 7 hafta süren formasyon kapsamında ders saati başına akademisyenlerin aldığı ücretin 90-100 TL arasında olduğu belirtilirken geçmişte bir dekanın 55 bin TL formasyon ücreti aldığını da hatırlatmak gerekiyor.
Dekan ve akademisyenlerin de aldıkları ek ücretler nedeniyle istekli oldukları bu programlar zaten yetersiz olan eğitim sürecinde daha fazla öğrencinin aynı sınıfta derse girmek zorunda kalmasına neden oluyor.
Zaten niteliksiz olan eğitim sisteminin başındaki anlayış 2 bin TL’ye öğretmenlik dağıtarak öğretmenliğin niteliğini düşürürken, bu “öğretmenlerin” ders vereceği öğrenciler de bundan payını fazlasıyla alacaktır.