Hücre saldırısı 19-22 Aralık 2000’de 20 hapishaneye birden yapılan saldırı sonrası pratikte yaşama geçirilse de esasında 1991’de çıkarılan 3713 sayılı yasaya dayanıyor.
Hücre saldırısı topyekûn ceza haline getirildi
Hücre saldırısı 12 Eylül döneminde de uygulanıyordu. Ama kişinin yargılandığı davadan aldığı hapis cezası olarak değil, hapishanede ayrıca verilen disiplin cezası olarak uygulanıyordu. Yani 12 Eylül hapishanelerinde hapiste kalınan sürenin çoğunluğu hücrelerde geçse bile bu ayrı bir disiplin cezası şeklinde tanımlanıyordu. Hücreler, 3713 sayılı yasayla infazın gerçekleştirileceği yerler haline geldiler. Terörle Mücadele Yasası’ndan yargılananların aldığı hapis cezalarının tek kişilik ya da üç kişilik odalarda infaz edileceği belirtiliyordu söz konusu yasada.
Sermaye iktidarı, yasa çıkınca hemen uygulamaya geçemedi. ‘91’de ve 96’da Eskişehir tabutluklarıyla hücre tipi hapishanelerin yolunu açmak istediyse de her iki saldırı da devrimci tutsakların direnişiyle püskürtüldü.
F tipi hücrelerin yapımına ‘96’da başlandı
Sermaye devleti ‘96 Ölüm Orucu ve Süresiz Açlık Grevi direnişi karşısında aldığı yenilgi sonrasında, F tipi hücre hapishanelerinin yapımına başladı. Ulucanlar Katliamı hücre saldırısının provasıydı. Ki saldırıdan sonra gardiyanlar, müşahedeye koydukları tutsaklarla dalga geçerek, her tutsağın hücreye konulacağını söylüyorlardı.
Ulucanlar katliamı sonrasında dışarıda hücre karşıtı muhalefet yükselmeye başladı. Bununla beraber 20 Ekim 2000’de TKİP, DHKP/C ve TKP(ML) (sonradan ismini MKP olarak değiştirdi) dava tutsakları ölüm orucu direnişine başladılar. Diğer siyasetlerden tutsaklar ise 11 Aralık 2000’de açlık grevine başladılar.
19-22 Aralık’ta hücrelere konan tutsaklar teslim olmadı
Sermaye devleti 19 Aralık 2000’de 20 hapishaneye eş zamanlı olarak vahşice saldırdı. Devrimci tutsaklar katliam ve işkence eşliğinde F tiplerine kapatıldılar.
19 Aralık saldırısı sadece tutsakların hücrelere konulup konulamaması darlığında ele alınırsa, tutsakların yenildiği söylenebilir. Ama bu dar bakıştan çıkılarak, mesele saldırının gerçek niyeti üzerinden ele alındığında, sermaye iktidarının zafer kazanmadığı görülecektir. Zira devlet, tutsaklar şahsında devrimi teslim almayı hedefliyordu ve bunu başaramadı. Devrimci tutsaklar 19-22 Aralık’ta 28 can bedeliyle devrimin kızıl bayrağını daha da yukarı taşıdılar.
19-22 Aralık direnişi hapishanelerde yaratılan devrimci direniş geleneğinin unutulmayacak bir halkası olarak tarihe kaydedildi. Ve direniş o günden bugüne artık alfabenin başka harfleriyle de anılan hücrelerde sürüyor ve sürecek.
H. Ortakçı