Türkiye’ye özgü olan Çalışan Gazeteciler Günü, 1962’de mücadeleyle kazanılarak kutlamaya başladı.
4 Ocak 1961’de kabul edilen 212 sayılı Fikir İşçileri Kanunu, 10 Ocak’ta Resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu düzenleme, gazetecileri “fikir işçisi” olarak tanımlıyor; iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin yasal ve sosyal haklarını belirleyen hükümler içeriyordu. Özcesi kayıt dışı çalıştırmanın önünü alıyordu.
“212 sayılı yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazetenin patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah gazeteleri) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurdular. ‘Dokuz patron olayı’ olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, çeşitli protesto eylemleri gerçekleştirdiler ve halkı gazetesiz bırakmamak adına boykot boyunca ‘Basın’ adlı bir gazete yayımladılar. Basın gazetesi 11 Ocak günü ‘Daima Halkın Hizmetindeyiz’ manşetiyle yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü.”
“İstanbul Gazeteciler Sendikası, 10 Ocak'ta basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan kanunun çıkışı üzerine gerçekleşen medya patronlarının boykotu karşısında basın çalışanlarının elde ettikleri başarıya sahip çıkmak ve üyelerine moral vermek için 10 Ocak 1962'yi Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlama kararı aldı.” (Wikipedia)
12 Mart Darbesi’nden sonra hak mücadelesi devam etmiş ve 10 Ocak “kutlama” günü “Çalışan gazeteciler günü” olarak değiştirilmiştir.
Günün ortaya çıkışı da sonraki evrilmesi de hak arama mücadelesinin kazanımı olmuştur. 10 Ocak, her zaman meslek onuruna ve ahlakına leke sürdürmeyen çalışan gazeteciler için mücadele günü olmuştur. AKP-MHP iktidarında ise haberi nesnel vermek bile bedeller ödemeyi göze almayı gerektirdiği için, 10 Ocak’ta hak arama mücadelesinin önemi ayrı bir önem kazanmaktadır.
“2022 yılı gazetecilere yönelik hak ihlalleri raporu”
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 2022 yılı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu yayınladı. Bu raporun özetine bakmak, Türkiye’de gazetecinin meslek onuruna ve ahlakına sahip çıkarak çalışabilmesi için bile mücadele etmesi gerektiğini net bir şekilde görmeye yetiyor.
Raporun saptadığı hak ihlallerinin özetinde şunlar yer alıyor:
“– Saldırıya uğrayan gazeteci: 65
– Öldürülen gazeteciler: 1
– Evine baskın düzenlenen gazeteciler: 53
– Gözaltına alınan gazeteciler: 116
– Tutuklanan gazeteciler: 39
– İşkence ve kötü muameleye maruz kalan gazeteciler: 118
– Tehdit ve ajanlık dayatması: 42
– Haber takibi engellenen gazeteciler: 132 olay
– Hapishanelerde gazetecilere yönelik ihlaller: 96
– Hakkında soruşturma açılan gazeteciler: 68
– Hakkında dava açılan gazeteciler: 65
– Cezalandırılan gazeteciler kişi sayısı: 76
– Hapis cezası: 1 müebbet, 181 yıl, 6 ay, 22 gün
– Para cezası: 8 milyon 105 bin 770 TL
– Yargılaması devam eden gazeteciler: Dosya sayısı 32, kişi sayısı 42
– Duruşma sayısı: 455
– Kişi sayısı: 810
– Tutuklu gazeteci sayısı (04 Ocak 2023 itibariyle): 87
– İşine son verilen gazeteciler: 22
– Basın kartı iptal edilen gazeteciler: 1
– RTÜK cezaları yayın sayısı: 32
– RTÜK ceza sayısı: 54
– Yayın yasağı: 75
– Kapatılan İnternet Sitesi: 56
– Erişim engeli getirilen haberler: 1109
– Erişim engeli getirilen sosyal medya içeriği: 2210”
Meslek onuru ve ahlakıyla çalışabilmek için bile mücadele
Rapordaki hak ihlalleri listesi, meslek onuru ve ahlakına uygun çalışmak için bile gazetecinin mücadele etmesinin şart olduğunu göstermeye yetiyor. Ya ikirciksiz mücadele edilerek gazete çıkarılacak, ya da AKP-MHP rejiminin sarayından beslenen gazeteci kılıklı beslemeler eliyle paçavralar çıkarılacak. Bugün rejimin kirli parasından beslenmeyen ‘çalışan gazeteci’ olmak böylesine net, ikirciksiz bir duruşu ve mücadeleyi gerektiriyor.
Öte yandan muhalif gazetelerde çalışan gazetecilerin de hakları için mücadele etmesi gerekiyor. Çalışan gazeteci olarak kayda geçmek, haklar uğruna mücadele etmeyi zorunlu kılıyor.10 Ocak’ın basın emekçileri için gerçek anlamı budur.
H. Ortakçı