İstanbul 1 Mayıs’ında tutuklananlar “1 Mayıs tutsakları hak ihlalleri raporu” yayınladı ve “Tecride, baskıya teslim olmayacağız!” dedi.
“1 Mayıs tutsakları olarak, bugünkü şartlarda olağan hale getirilen hukuki bir garabetin neticesinde tutuklanarak Marmara Kapalı Hapishanesi’ne getirildik. Buradaki tecrit politikasının ürünü olan hak gasplarını yaşadık, yaşıyoruz. Bizi sindirmeyi hedefleyen onur kırıcı uygulamaları ve hak ihlallerini sıralıyoruz.
-Hapishaneye girişte birçok arkadaşımıza zorla veya muayene denilerek çıplak arama dayatıldı.
-Kurum kimliği adı altında, irademizi en baştan kırmayı amaçlayan belgeyi almadığımız için, birçok 1 Mayıs tutsağına soruşturma açıldı. Soruşturmaya sözlü yanıt hakkımız dikkate alınmayarak fiilen engellendi. Akabinde kınama cezası verildi.
-Tutuklandığımız tarih olan 25.05.2024’ten bugüne spor-sohbet hakkımız kullandırılmayarak gasp ediliyor. Bu konuda bilgi edinme hakkımız çeşitli bahanelerle geçiştiriliyor.
-Hapishane idaresi, 1 Mayıs tutsaklarının iradesi dışında keyfi yer değişiklikleri dayatıyor ve uyguluyor. Tutuklandığımız günden bugüne geçen süreçte 3 kez yer değişikliği yapılan bir arkadaşımız söz konusu. Arkadaşlarımızla aynı hücrede kalmak için verdiğimiz dilekçeler dikkate alınmıyor. Keyfi tutum bu noktada da sürüyor.
-İnsan psikolojisine ve sosyolojisine aykırı olarak inşa edilen hapishaneler gerçekliği, Marmara Kapalı Hapishanesi’nde derinleşmiştir. Tel kafeslerle havalandırmanın üstü kapatılmış ve kamera ile de yaşadığımız alanın tamamı 7/24 izlenmektedir.
-Tutsakların okuma yazma faaliyetleri, dergi-gazete-kitap kısıtlamalarıyla karşı karşıyadır. Evrensel, Yeni Yaşam gibi çok sayıda devrimci-demokrat yayının girişi keyfi gerekçelerle engellenmektedir.
-Kurum kütüphanesinden kitap edinme ve okuma hakkımız her tutsak için 3 adet olmasına rağmen, bazen tüm hücreye 3 adet kitap olarak veriliyor bazen de “yok” denilerek hiç verilmiyor. Öğrenci arkadaşlarımızın zorunlu olarak kullandığı kaynak kitaplar da söz konusu. Bu kitaplarda da 10 adet dayatması yapılarak sınırlandırılıyor. Bu bağlamda eğitim hakkımız fiili olarak gasp ediliyor.
-“Kurum kimliğini” kabul etmeyen arkadaşlarımız, üniversite sınavına girişlerinin engellenmesi ile tehdit edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin sınav girişinde kullanılabileceğini söyleyen arkadaşımıza “o kimlik burada geçmez” denilmiştir.
-Mektup ile haberleşme hakkımız, üzerinden haftalar geçmiş olmasına rağmen mektuplarımız mektup okuma komisyonunda bekletilerek engellenmektedir. Birçok arkadaşımıza gönderilmiş olan mektupların taraflarına ulaşmadığını, hapishaneden gönderilen mektupların da geç gönderildiğini veya engellendiğini görüyoruz. Gözaltı sürecimizdeki kötü muamele ve işkencenin yazıldığı, basına gönderilen mektuplarımız karalanarak sansürlendi. Tek mektup-tek zarf uygulamasıyla PTT yönetmeliğinde bir kısıtlama olmamasına rağmen aynı adresteki iki ayrı kişiyle mektuplaşması engelleniyor.
-Disiplin soruşturmaları tecridin ve sindirmenin bir aracı olarak Marmara Kapalı Hapishanesi’nde yoğun bir şekilde işletilmekte ve idarenin elinde Demokles’in kılıcı olarak sallandırılmaktadır. Gezi’de ölümsüzleşenleri ve Hopa direnişinde ölümsüzleşen Metin Lokumcu’yu anmak; avukat görüşünde “ince aramayı” kabul etmemek veya açık görüşte ailelerle yan yana oturmak bu soruşturmaların gerekçelerini oluşturuyor.
-Bir arkadaşımızın görüşü, görüşçüsünün sonuçlanmış bir soruşturma-kovuşturma dosyası olmasına rağmen “sakıncalı” denilerek engellenmiştir.
-Avukat görüşlerinde, tutsakların avukatlara götürmek üzere yanlarına aldıkları evraklarına, gardiyanlar tarafından “inceleme” bahanesiyle el konulmak istenmiştir. Notları/evrakı teslim etmeyen arkadaşımıza soruşturma açılmıştır.
-Kahvaltılar oldukça sınırlanmış bir şekilde veriliyor. Bu kimi zaman bir küp tahin (sadece), kimi zamanda sadece 1 yumurta oluyor. Bu yöntemle tutsaklar kantinden ürün almaya zorlanıyor. Herhangi bir gıda alerjisi olan arkadaşlarımız gözetilmeden yemek dağıtımı yapılıyor. Vegan yemek verilmesine rağmen ara ara arkadaşlarımıza kıymalı ya da tavuklu yemekler verilmeye çalışılıyor.
-Telefon, aile ve avukat görüşmelerine götürülüp getirilirken “tek sıra hizalama” gibi uygulamalar dayatılmıştır. Tedavi hakkını kullanarak hastaneye götürülen arkadaşlarımıza çift kelepçe takılarak, insan onuruna aykırı bir şekilde oturma bankına kelepçelenmiştir.
-Hücreden her çıktığımızda arama yapılıyor ve ayakkabılarımızın içine kadar bakılmak isteniyor. Hücre aramalarında ise “inceleme” bahanesiyle arkadaşlarımızın eşyalarına ve notlarına keyfi olarak el konuluyor.
-Kantin istem fişine yazdığımız birçok ürün gerekçe gösterilmeksizin verilmiyor. Hala tutuklandığımız günden bugüne alamadığımız birçok ürün var.
-Revire gitmek için dilekçe yazdığımızda, revire ulaşmamız çoğu zaman iki haftayı geçiyor. Kırmızı reçeteli ilaçlar en erken iki haftada veriliyor. Acil durumlarda revire ulaşmak neredeyse imkansızlaşmıştır. Sağlık hakkımız gasp edilmektedir. Hala birçok arkadaşımıza berber hakkı da kullandırılmamıştır.
Bizler 1 Mayıs tutsakları olarak, baskıya ve tecrit politikasına karşı sessiz kalmayacağımızı; 1 Mayıs’ın direnci, umudu ve coşkusuyla bu politikalara karşı duracağımızı dosta-düşmana bildiriyoruz. 1 Mayıs’ın ruhu ve direnişi hapishane duvarlarını aşacak.
Yaşasın 1 Mayıs, Biji Yek Gulan!
Tecride, baskıya teslim olmayacağız!
1 Mayıs Tutsakları"