İstanbul Üniversitesi yönetimi yemekhaneye zam getirdi. Böylelikle 3.50 TL olan öğün fiyatı 6 TL'ye yükselmiş oldu. Yemekhaneye yapılan zammın ardından İstanbul Üniversitesi Dayanışması'nın çağrısı ile Beyazıt Ana Kapı önünde gerçekleşen forumda söz alan bir öğrencinin konuşmasını sizlerle paylaşıyoruz:
Eğitimin ücretsiz olduğunu söylüyorlar. Ama üniversiteye devam edebilmek için gereken bir dizi en temel kalemi ise bizlere satıyorlar. Bunlar nedir? Barınma, beslenme, ulaşım... Biz zamları yalnızca zam olarak görürsek, yalnızca bir şeyin miktarının artması olarak görürsek meseleye yalnızca işin ucuz olmasından bakarız. Ama mesele bir şeyin fiyatının artması değil, yoksul işçi-emekçi çocuklarına piyasalaştırılarak, ya da ekonomik krizin faturasının ödetilmek istenmesidir.
2020 yılında da tam da okullar kapatılırken yemekhanemize zam yaptılar. Yemek hakkımızı 1 öğüne düşürüp 18 TL'ye çıkartmak istediler. Bizler “Bu zamları kabul etmiyoruz!” dedik, üç gün geldik. Üç gün Beyazıt meydanında, polis-ÖGB saldırısına, rektörün karalamalarına rağmen direnerek o zammı geri çektirdik. Biz o üç günde meselenin yalnızca zam olmadığını da vurguladık. Çünkü aynı günlerde Sibel Ünli arkadaşımız yaşamına son vermişti. Sibel'in sosyal medya paylaşımında şunlar yazıyordu: “Yemekhane kartımda 1 lira kaldı. Yemek mi yesem bisküvi mi alsam?” Biz bu ikileme düşmek istemiyoruz. Eğitim hakkımızı kullanacaksak, eğitim hakkının ücretsiz olduğu söyleniyorsa, en temel hakkımız olan beslenme, ulaşım, barınma hakkının piyasalaştırılarak bize satılmamasını, bu hakların ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını istiyoruz. Mesele zamların geri çekilmesi değil. Mesele, zaten hakkımız olan şeylerin bizlere satılıyor olmasıdır. Mesele, bizim en temel ihtiyaçlarımızın piyasalaştırılmasıdır. Mesele ,öğrencilerin öğrenci olarak değil de müşteri olarak görülmesidir.
2020 yılında biz birlik olduk. Okulun kapanıyor olmasına rağmen 300-400 arkadaşımızla çok kalabalık forumlar, eylemler gerçekleştirdik ve zammı geri aldırmamız yalnızca 3 günümüzü aldı. Şimdi önümüzdeki şey yalnızca bu yemekhane zammının geri alınması değildir bana kalırsa. Önümüzdeki şey bizim üniversite öğrencileri olarak en temel haklarımıza, en meşru haklarımıza sahip çıkmak ve bunların ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli olması için mücadele etmektir.
Yemekhane meselesi neden siyasidir?
Mesele son derece siyasidir. Mecliste ücretsiz yemek yiyorlarsa, bugün işçilerin emekçilerin ücretleri en temel ihtiyaçların alımını dahi karşılayamıyorsa, bugün bir öğrenci barınamadığı için okula gelemiyorsa, yemek yiyemediği için, okula ulaşımını sağlayamadığı için çalışmak zorunda kalıyorsa, okuldan çok güvencesiz bir şekilde çalıştığı işlere gitmek zorunda kalıyorsa bu siyasi bir sorundur. Bunu en başta söylemekten çekinmeyeceğiz. Meselenin politik olmadığını, yalnızca ekonomik bir talep olduğunu söylemek isteyenlere bir kez daha seslenmek istiyorum: Mesele yalnızca ekonomik bir talep olsa Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan, Başkanına kadar hepsi çıkıpta “Zamlar Allah'ın işidir.” demez. Hepsi çıkıp “zamlar kemer sıkmadır, zamlar bir süre dayanmamız gereken şeylerdir.” diyerek bir süreliğine sükunetle karşılamamamız gerektiğini söylemezler. Son derece siyasi bir meseleyi yaşıyoruz. Bu zammın kendisi toplamında ülkede yaşanan ekonomik krizin öğrencilere ödetilmek istenen boyutudur. Nasıl ki biz ulaşım zamları için bu yılın başlarında sokağa çıktıysak, nasıl ki 2020 yılında o zammı geri çektirdiysek, bugün de üniversitemizde bu zammı kabul etmediğimizi haykıracağız, bugün de üniversitemizde parasız, ulaşılabilir, nitelikli bir barınma, beslenme, ulaşım hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz.
İstanbul Üniversitesi'nden bir DGB'li