Üniversitelerin akademik açılış törenlerine katılan Tayyip Erdoğan, iktidara geldiklerinden bu yana yüksek öğrenim alanında nasıl “başarılara” imza attıklarıyla övünen konuşmalar yapıyor.
Erciyes Üniversitesi’nin açılışında da konuşan Erdoğan; 2002 yılından bu yana üniversite sayısını 76’dan 206’ya çıkardıklarını, 2,5 katrilyon lira olan yükseköğretim bütçesini 2018 yılında yaklaşık 28 katrilyon liraya yükselttiklerini, 494 olan meslek yüksekokulu sayısını 996’ya, 171 olan yüksekokul sayısını ise 464’e taşıdıklarını ifade etti. Üniversite öğrenci sayısı da 1 milyon 656 bin 18’den bugün 7 milyon 616 bine ulaşmış.
Sayısal artışların kendi başına bir şey ifade etmediği, eğitim sisteminden yansıyan gerçeklerle apaçık ortada. Okul ve okuyan sayısının artması yüksek eğitim alanındaki başarının değil büyüyen sorunların ifadesi. Okuyan sayısının artmasına paralel olarak artan ihtiyaçlar karşılanmıyor. Eğitime ayrılan bütçeden yurt kapasitesine, niteliği alabildiğine düşen eğitimden büyüyen akademisyen eksikliğine, pek çok sıkıntı yaşanıyor.
Türkiye’de, eğitime ayrılan bütçe son dört yıldır geriliyor. MEB, YÖK, ÖSYM bütçelerine 2019 yılı için 157 milyar 376 milyon 998 bin liranın ayrılması kararlaştırıldı. Eğitime ayrılan bütçenin arttırıldığı söylense de, eğitim bütçesinin merkezi toplam içindeki payının son dört yılda gitgide düştüğü görülüyor. 2016’da 19.24 olan eğitim payı, 2017’de 18.98, 2018’de 17.66, 2019’da 16.41’e geriledi. 2002 MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17.18 iken, 2019 yılında bu oran yüzde 4.88’lere kadar düştü.
Üniversite sayısını arttırmakla övünseler de, boş kontenjanlar yaşanan sorunları gözler önüne seriyor. Bu sene lisans programlarında 89 bin 686 kontenjana yerleşme olmadı. Bunların 58 bin 107’si devlet üniversiteleri. Bu, bir yandan vakıf üniversitelerine yapılan yatırım ve teşviki gözler önüne sererken, diğer yandan devlet okullarına verilen “önemi” gösteriyor. Lisanstaki boş kontenjan sayısı bir önceki yıla göre neredeyse ikiye katlandı. Akademisyen açığı ise yüksek eğitimdeki sorunların bir diğer önemli halkasını oluşturuyor.
Ağustos verilerine göre 131 bin öğretmen açığı olduğu halde, atanamama/işsizlik, gençliği bekleyen büyük sorunların başında geliyor.
Yaklaşık 7.5 milyon üniversite öğrencisine karşılık KYK yurtlarının kapasitesinin 700 bin olması ve yaklaşık 12 üniversiteliye bir yatağın düşmesi de, bir kez daha, “icraatlarıyla” övünenlerin sözlerinin altının ne kadar boş olduğunu gözler önüne seriyor.