“Mücadele etmediğimiz sürece bizi bekleyen koca bir karanlık!
Türkiye’de 2 milyondan fazla genç, sermayenin çıkarları uğruna ateşe atıldı. Virüsün çıktığı ilk günden bugüne kadar “sınavı erteleyin” çağrısı yapılmasına rağmen sermaye iktidarı bu durumu görmezden gelerek milyonlarca insanı dip dibe sınava soktu.
Virüsün en çok yayıldığı dönemlerde göstermelik “önlemler” alan devlet, “süreci iyi yönettik” algısı yapsa da ortaya çıkan sonuç çok farklı. Herkesin eve kapandığı dönemlerde sömürü çarkının dönmesi için çalışmak zorunda kalan işçiler ikinci dalganın konuşulduğu bugünlerde ise zorla sınava sokulan bizler... Bütün bunlar kapitalizmin insanın canını hiçe saydığı ve daha fazla kâr uğruna her şeyi yapabileceğinin göstergesidir.
Burada gençlik olarak çıkarmamız gereken çok ders var. Ancak bunlardan en önemlisi örgütlü gücün önemi. Twitter’da atılan milyonlarca mesajın görmezden gelinmesinin en büyük sebeplerden birisi, öğrencilerin bireysel hareket etmesi ve her kafadan farklı bir ses çıkmasıdır. Her gün gündemde kalmak ve dünya gündemine girmek elbette önemli bir durum. Ancak bu öfkemizi sokağa taşımamamız, taleplerimizi sokakta haykırmamamız isteklerimizin yerine getirilmemesine neden oluyor. Geleceğimizi çalanlardan hesap sormayı da 2023’e bırakmamamız, sınav yapılmadan önce “Biz buradayız, güçlüyüz” diyerek birlik olup sokağa çıkmamız gerekirdi. Sınav geçti, ancak geleceğimiz hâlâ tehdit altında ve haklarımızı almak için hâlâ geç değil.
Bizleri geleceksizliğe iten bu sistemle her alanda örgütlü bir şekilde mücadele edebiliriz. Mücadele etmediğimiz sürece bizleri koca bir karanlık bekliyor. Kâr hırsı uğruna bizleri ölüme yollayacak kadar acımasız ve vahşi olan sisteme karşı gençlik birliğe, DLB’YE!
***
“Tedbir dediğiniz buysa üzgünüm sınıfta kaldınız!”
Sosyal mesafe, maske, dezenfektan, tedbir… Bunlar gündemden düşmeyen pandemi sürecinin kilit kavramlarıdır. Dünyayı saran Covid-19 salgını ölümcül tehlikesini henüz yitirmemişken, birçok kez önlem alınması, mesafeye dikkat edilmesi uyarıları yapılırken 2,5 milyon öğrenciyi salonlara sokup saatlerce sınava tabi tutmak ne oluyor? Öğrencileri 1,5 metre mesafeyle içeri alıyorsunuz, peki sınav sırasında da öğrencilerin arasında 1,5 metre mesafe bırakıyor musunuz? Ölçmeye kalksan iki öğrenci arasındaki mesafe yarım metre yapmaz. Nerede kaldı sosyal mesafe? Hani sınav için en üst düzeyde tedbirler alınmıştı? Maske vermekle, dezenfektan adı altında ıslak mendil dağıtmakla tedbir mi almış oluyorsunuz? Tedbir dediğiniz buysa üzgünüm sınıfta kaldınız!
AVM’lere, belediyelere ve daha birçok kamu kuruluşu ve binaya girerken ateş ölçümleri yapılıyor. Peki, öğrencileri okula alırken neden ateş ölçümleri yapılmadı? Sınav salonlarında öksüren, hapşıran eksik olmadı. Sınav stresi bir yandan, öksürenler bir yandan, nasıl odaklanalım sınava? Peki, şimdi düşünelim ki biri virüse yakalanmış sınava girdi. Bir kişinin bulaştırma gücü yüzlerle ölçülüyor. Sınav salonundaki herkese virüs bulaştırmış oldu. Bu öğrencilerin aileleri de var. Bir ailenin en az üç bireyden oluştuğunu varsayarsak ortaya korkunç rakamlar çıkıyor. Bizlerin hayatı gerçekten bu kadar ucuz mu? Çok saygıdeğer (!) devlet adamları video konferans yoluyla toplantı yaparken biz geçen hafta sonu ailelerimizle iç içe sınava girdik. Geçen hafta sonu ekonomik menfaatleri düşünerek yapılan sınavla hayatlarımız hiçe sayıldı.
Bu ilk değil son da olmayacak. Kapitalizm öldürmeye devam ediyor, yaşamak için sosyalizm!
***
“Öfke ve kinimizle kapitalizmi yok etmeye hazırlanıyoruz!”
27- 28 Haziran günlerinde yapılan üniversite sınavında gençlik yine düşünülmedi, yine geleceksizliğe itildi. Öncelikle sınav saatlerinde veliler ve öğrenciler kapı önünde mecbur bir biçimde dip dibe tutuldu. Virüsün cirit attığı bir durumdan sonra öğrenciler “sosyal mesafe” ile içeriye alınmaya çalışıldı. Sadece bu olay bile sınavın ne kadar trajikomik durumlarda yapıldığına örnekti. Zaten böyle absürt durumların oluşacağını gören gençler sınavın ertelenmesi için büyük uğraşlar verdiler. Fakat kapitalizmin çıkarları gençliğin geleceğini hiçe saydı. Sırf turizm için onlarca gencin geleceği heba edildi.
Bu durumlar dışında da gençliğin geleceğini tek sınava sığdırmaya çalışmaları ayrı bir komedidir. Bütün geleceğini bir sınavın belirleyeceğini bilen gençlik bu sebeple sınav öncesi ve sınav sırasında çok büyük paniğe kapılıyor. Bunca sorun içerisinde boğuşan gençliğin sorunları yalnızca bunlarla sınırlı değil. Ekstra olarak anlayamadığı, bilmediği konuları ve dersleri yapmaya mecbur bırakılıyor. TYT ve AYT denilen bu sınavlarda balıktan uçmasını bekliyorlar, kuştan da yüzmesini… Fakat gençlik olarak öfkemiz hınca hınç büyüyor. Kapitalizm bize gelecek vaat etmiyor fakat biz de kapitalizme gelecek bırakmayacağız. Her geçen gün büyüyen öfke ve kinimizle kapitalizmi yok etmeye hazırlanıyoruz.
Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!