Geçtiğimiz günlerde Konya’da, liseden yeni mezun olan ve üniversite masraflarını karşılamak için inşaatta çalışmaya başlayan ve çalıştığı inşaatta daha 1 haftasını doldurmadan 5. kattan düşerek yaşamını yitiren 18 yaşındaki Emre Kocagöz’ün haberini okuduk gazetelerde. Bu haber bir yandan paralı eğitim sorununu tekrar gündeme getirirken diğer yandan da işçi ve emekçilerin pamuk ipliğine bağlı yaşamlarını gözler önüne serdi. Alınmayan önlemler yüzünden bir inşaatta, bir madende, bir fabrikada her an ölümle yüzyüze yaşayan milyonlarca işçi ve emekçi...
Eğitim alanı sermaye için bir rant kapısıdır ve bu kapı işçi ve emekçi çocuklarına çoğu zaman kapalıdır. Eğitim sistemi yeni toplumu şekillendirmede iktidarın ideolojik silahıdır aynı zamanda. Tüm bu yönleriyle birlikte işçi ve emekçi çocuklarına bu sistemde düşen rol itaatkar bireyler olmaktır. Burjuvazinin el koyacağı zenginlikleri üretecek makineleri kullanmayı bilmemiz yeterlidir onlar için. Fazlasını istemek bir emekçi çocuğu için bir inşaatta, bir atölyede ucuz işçi olarak çalışmaktır. Biz bunu üniversite öğrenimine devam edebilmek için çalışmak zorunda olduğu inşaatta iş cinayetine kurban giden 18 yaşındaki Emre Kocagöz’den, 22 yaşındaki Remzi Ersu’dan, 21 yaşındaki Hıdır Ali Genç’ten biliyoruz.
Stajlarda, eğitim masraflarımızı karşılamak için çalışmak zorunda olduğumuz inşaatlarda katledilmemek için örgütlülüğümüzü güçlendirmek ve eşit-parasız-bilimsel, anadilde eğitim talebini yükseltmek zorundayız.
Y. Leyla