7 Temmuz gecesi Resmi Gazete'nin Mükerrer sayısında yayınlanan Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve (2017-2019) eylem planı işçi ve emekçiler için malumun ilanı olmuştu. Yayınlanan belgede yer alan dört temel politika ekseninden biri olan “eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi” başlığı, kapitalist sistemin eğitim-öğretim alanına bakışını da ortaya koyuyor. UİS söz konusu politikası ucuz nitelikli işgücü için yeni saldırıların sinyallerini veriyor.
“Eğitimin sorumluluğu: İşgücü piyasasının ihtiyaçları”
Belgede eğitim sisteminin sorumluluğu “işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü sağlanması ile mevcut nitelik ve becerilerin sürekli geliştirilmesi” olarak tanımlanmıştır. Kapitalist sistemde eğitimin amacının insanlığın gelişimi değil de sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu ortaya koyan bu tanımlanma “temel politika”nın ana hatlarını da belirliyor.
Belgenin bu ilgili başlığında “eğitim-istihdam arsındaki ‘fonksiyonel ilişkinin’ kurulabilmesi için eğitim sistemi tarafından sunulan eğitim kalitesi, uygunluğu ve etkinliğinin istenilen seviyeye ulaşması ile işgücü piyasasında yer alan kişilerin istihdam edilebilirliklerini arttırma ve daha verimli bir işgücü yaratma perspektifi ile ele alınmalıdır” deniliyor.
Ortaöğretim ve üzerindeki eğitim düzeylerini tamamlayan yetişkinlerin oranı OECD ülkelerinde ortalama olarak %76 iken, Türkiye'de bu oranın %36 ve 2015 yılı itibariyle 15-19 yaş arası eğitim ve istihdamın dışındaki “atıl” olarak tanımlanan gençlerin oranının %30 olduğunun bilgisinin paylaşıldığı, eğitim düzeyi arttıkça istihdam edilebilirliğin arttığının, okur yazar olmayan niteliksiz işgücü grubunda işsizliğin göreli olarak düşük olduğunun tespit edildiği belgede mesleki teknik eğitimin üzerinde önemle duruluyor.
“Mesleki eğitim-özel şirket uyumu sağlanmalı”
Bu kapsamda belgede mesleki teknik eğitim mezunları ile lise mezunlarının işsizlik oranlarının birbirine çok yakın olduğunun ve bu sebeple mesleki teknik eğitime yönelimin azaldığından dem vurulurken meslek eğitimi ile istihdam arasındaki “fonksiyonel ilişkinin” zayıf olduğu ifade ediliyor.
“Akademik başarısı olan öğrencilerin mesleki teknik eğitimi tercih etmemesi, mevcut mesleki teknik programlarının özel sektörle işbirliği içinde güncellenmemesi, eğitimcilerin sektöre ilişkin tecrübelerinin düşük olması ve donanım yetersizliği, mesleki eğitim-istihdam ilişkisinin istenilen düzeyde gerçekleşmemesi” mesleki eğitim-istihdam arasındaki “fonksiyonel ilişkinin” zayıflıklarının nedenleri olarak sıralanıyor. Nedenler bu şekilde sıralandığında ve “fonksiyonel ilişkinin” daha sıkı kurulmasının gerekliliğinin altı sürekli çizildiği yerde çözüm de kendiliğinden belgenin ilgili başlığının “politikalar” bölümünde beliriveriyor. Buna göre, genel ve mesleki eğitimin kalitesi ve etkinliği artırılacak, eğitim-işgücü arasındaki uyum sağlanacak, Aktif İşgücü Piyasası Politikaları (AİPP) yaygınlaştırılarak etkinliği artırılacak, eğitim sistemi ve AİPP ile proje merkezli yenilikçilik ve girişimcilik desteklenecek.
Ucu açık bu politikalar ile meslek liselerinde yaşanan staj sömürüsünün katmerleneceği, eğitim alanının AR-GE, KOSGEB gibi kimi adlara ihtiyaç duymadan doğrudan sermayenin hizmetine sunulacağı işaretlerini veriyor.
Tematik lise, mesleki eğitim-özel sektör işbirliğinin somut adı
Sermaye için meslek liselerinin “memleket meselesi” ilan edilmesi yeni değil. Bu açıdan mesleki eğitimin belgede kendisine genişçe bir yer bulması da şaşırtıcı değil. Zira belgede ilan edilen “uyumun sağlanması” noktasında yeni adımlar atılmış bulunmakta. 11 ilde bu yıl öğrenci kabul etmeye başlayacak olan tematik liseler bu “uyumun” somut adımı oldu. Belirli bir meslek alanında ve birbirini tamamlayan en fazla üç dalda program uygulanacak olan tematik liseler alandaki büyük ölçekli işletmeler ile en az 10 yıllık protokoller imzalayacaklar ve protokol imzalayan şirketin temsilcisi de okul yönetiminde yer alacak. Böylece sermayedarlar doğrudan doğruya eğitim alanına el atmış olacaklar.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, İstanbul'da açılan 6 tematik lisenin çoğunluğunun MÜSİAD ile ilişkili şirket ve vakıflarla protokol imzalaması da ucuz işgücü rezervinin sermayenin çeşitli renkleri arasında bir rant alanına da dönüşeceğinin işaretini veriyor.