Ege Üniversitesi'nde (EÜ), 20 Şubat'ta stant açan gruba, ülkücülerin saldırması sonucu ülkücü Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun yaşamını yitirmesi ile başlayan olayların faturası Kürt ve muhalif öğrencilere kesildi. Olayların ardından kampusün giriş noktalarında kurulan polis noktalarında öğrenciler üst aramasından geçirilirken, bölgeden gelen Kürt öğrencilerin nüfus cüzdanları tek tek kontrol edilerek, kimlik bilgileri kaydediliyor. Söz konusu uygulama ile fişlendiklerini belirten öğrenciler, polisin kontrol esnasında aldığı görüntü ve fotoğrafları ülkücüler ile paylaştığını iddia ederek, can güvenliklerinin olmadığını belirtiyor. Okul içinde polislerin kendilerini takip ederek, tahrik edici laf attığını, omuz atmak gibi hareketler ile bıktırmaya ve okuldan kaçırtmaya çalıştığını dile getiren öğrenciler, polisin ülkücü gruplar ile ortak çalışarak baskı oluşturmaya çalıştığını iddia etti.
'Tek başınıza gezmeyin' tehdidi
Özellikle Kürt öğrencilerin üst arama uygulamasına tabi tutulduğu ve kontrol noktasında geçen öğrencilerin gün içinde kimi zaman 2 veya 3 kez yeniden arandığını ifade eden öğrencilerden M.K. isimli öğrenci, "Sivil polis ve çevik kuvvet polisleri yanımızdan geçerken sırıtıyorlar 'gününüzü göreceksiniz 'der gibi bakıyorlar. 'Tek başına gezmeyin' deyip tehdit ediyorlar" dedi.
'Polisin amacı beni ülkücü gruba teslim etmek'
Güvenlik gerekçesiyle ismini vermekten kaçınan M.K., kimlik ve üst aramasının ardından içinde biri kadın 2 sivil polisin bulunduğu bir aracın kendisine yaklaşarak, "Tek başına gezme başına bir iş gelir, dikkat et" gibi tedirgin edici sözlerle bir yerlerde oturup bir şeyler içmeyi teklif ettiğini belirtti. Polisin kendisine, "Biz polisiz, bizi tanıyorsunuz, bizden bir zarar gelmez" dediğini ifade eden M.K., "Başta ajanlaştırmaya kalkıştıklarını düşündüm, fakat diyalog devam ederken fark ettim ki amaçları beni bir yere götürüp, ülkücü gruba teslim etmekti. Beni ölüme götürmek istediler. O sivil polis beni iyi tanıyor, geçen yıldan beri böyle tehdit ediyor" diye konuştu.
'Evler işaretleniyor'
Okul içinde devamlı polis baskısı ile karşı karşıya kaldıklarını ifade eden M.K., "Okul içinde sivil polisler laf atıyorlar, omuz atıyorlar. 2 kişi yan yana geldik mi hemen yanımıza gelip üst araması yapıyorlar. Ülkücülerin bir liste yaptığını ve belirledikleri 20-30 Kürt öğrencinin fotoğraflarını çekip ev adreslerini bildikleri ve listenin polisler tarafından onlara verdiğini öğrendik. Polislerin 'Bunları yakalayıp gerekeni yaparsınız dediğini' öğrendik. Hatta arkadaşların bazı evlerine işaret koymuşlar. Evlerimize gittiğimizde iş yerlerinin kameralarının açısı direk bizim evlere göre ayarlamış. Her anımızı izliyorlar. Kürt öğrenciler evden çıkamaz hale getirildi" ifadesinde bulundu.
'Fatura Kürt öğrencilere kesildi'
M.K., Kürt olmayan bir öğrencinin sadece okul kartını gösterip rahatça girdiğini; fakat söz konusu Kürt öğrenci olunca aynı durum yaşanmadığına dikkat çekti. M.K.,"Öğrencileri derslerine giremeyecek duruma getirdiler. Dersten çıkınca başımıza neler geleceğini bilemiyoruz. Bu olaydan sonra faturayı Kürt öğrencilere kestiler. Oturdukları kafeden gittikleri fakültelere kadar her yer gözetim ve baskı altında"
'Yerleşke içinde öğrencilerin can güvenliği yok'
Durumun ulaştığı tehlikeli boyuta işaret eden Y.T. isimli öğrenci ise yerleşke içinde öğrencilerin rahat hareket edecek alanların daraltıldığına vurgu yaptı. Edebiyat Fakültesi'nde bulunan "Hozan Serhad" alanının saçlarla kapatıldığını dile getiren Y.T., boş alanların polisler tarafından kazıldığını savundu. Öğrencilerin en ufak bir tepk durumunda okul çıkışında gözaltına alındığını söyleyen Y.T., "En son süreçte okulda bu baskıları protesto etmek için öğrenciler, saçlara afiş ve yazı yazmak istediler. Okul güvenliği ve polis çok sert bir şekilde öğrencilere müdahale etti. Öğrenciler okul yemekhanesi içine girip yapılan baskıyı protesto etmek istedi. Ama ÖGB ve polis öğrencileri darp etmeye çalıştı, o sıra da diğer öğrencilerde polisin tavrını protesto etti" diye konuştu.
'Görüntülerimiz ülkücü grupla paylaşılıyor'
Yaşanan protesto eylemini telefonuyla kayıt altına aldığı için polisin,"Sen göreceksin günü" tehdidi ve sinkaflı sözlerine maruz kaldığını söyleyen Y.T., "Sivil polis olay yerinden biraz uzaklaşıp 2 kişiyle görüştü. Yanında olan 2 kişi de daha önce ülkücü grupla birlikte olan kişilerdi. Telefondan onlara bir şeyler gösterip onlara yemekhanedeki arkadaşları işaret etti" dedi. Okulda can güvenliklerinin olmadığını belirten Y.T., "Kürt ve muhalif öğrencileri fişliyorlar. Görüntülerimiz ülkücü grupla paylaşılıyor. Olacak bir saldırıdan polis sorumludur" dedi.
DİHA / 18.03.15