Hacettepe Üniversitesi’nde okuyan bir gençle kriz koşullarında öğrencilerin yaşamını konuştuk…
- Öncelikle, merhaba. Son zamanlarda yaşanan kriz nedeniyle, işçi sınıfı gibi öğrenci gençlik de geçinemiyor. Bir yandan da yaşamın pahalılığı ve yemek, barınma, eğitim materyalleri gibi temel ihtiyaçlara zam üstüne zam geldi. Aldığın burs/krediyle geçinmekte ne tür zorluklar yaşıyorsun?
- Merhaba, ben Hacettepe Üniversitesi’nde okuyorum. Zaten elime geçen kredi krizden önce de yetmiyordu, şimdi hiçbir şekilde yetmiyor. Sizin de dediğiniz gibi her şeye zam geldi. Yurt parasını yatırdıktan sonra kredimin yarısından çoğu gitmiş oluyor. Sonra sürekli okulda yemekhaneden yemek zorunda kalıyorum, çünkü dışarıdan herhangi bir şey yemek artık lüks haline geldi. Yemekhaneden yememe rağmen bu bile bazen bütçemi zorluyor. Ulaşım ise servis kullandığımda ayrı pahalı, toplu taşıma kullandığımda ayrı pahalı. Okul kitaplarımız da, ders notlarının çıktısını almak ya da fotokopi çektirmek de bir hayli pahalıya geliyor. Ay sonunu geçiyorum, ayın yarısından önce kredim bitmiş oluyor. Bundan dolayı yapacağım her harcamayı bir kez daha düşünmek zorunda kalıyorum.
Arkadaşlarımla artık haftada bir kere bile dışarıda herhangi bir şey yaparken, kafamda bir sürü soru oluyor. Bu durumda, benim gibi birçok öğrencinin de sosyal yaşamı elinden alınıyor. Sürekli olarak sınavlarla, ödevlerle boğuşmak, aynı zamanda ayın sonunu nasıl getireceğini düşünmek bizleri çok bunaltıyor. Günlük sohbetlerimizde artık herhangi bir şeye gelen zamları konuşur olduk. Tüm bunların yanında bir de sosyal yaşamımız kısıtlanınca bir çıkmaza girmiş oluyoruz. Diyorum ki bazen “okuldan mezun olsam, bir an önce iş bulsam ve maddi açıdan rahatlasam.” Fakat bakıyorsunuz üniversite mezunu o kadar çok işsiz var ki, hele de krizle beraber bu sayı daha da arttı. Anlayacağınız mezun olmak da bir dert, öğrenci olmak da.
- Peki, burs/kredi bu denli düşükken, okul masraflarını ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ne yapıyorsun?
- Her sene başında birçok dernek, vakıf gibi yerlere burs başvurusu yapıyorum. Genelde birçoğundan burs alamıyoruz. Benim ailem -neredeyse bütün öğrencilerin olduğu gibi- emekçi bir aile ve okuyan kardeşlerim de var. Doğal olarak onlardan maddi bir gelir de çok kısıtlı oluyor. Ben de bu yüzden part-time çalışıyorum. Part-time diyorum ama haftada 3-4 gün çalışmak zorundayım. Sadece ben değil, birçok arkadaşım çalışıyor. Ben şu an 3. sınıftayım. Bundan önceki yıllarda bu kadar çok çalışan arkadaşım yoktu. Şimdi hepimiz okulumuzu okuyabilmek için çalışmak zorundayız.
İş bulmak benim için çok zor oldu. Kriz var diye hiçbir yer eleman almıyor ya da alanlar da çok az bir ücret veriyor. Üstüne üstlük bir de günde 10-12 saat arası çalışmam bekleniyor. Ben de 5 gün okulum olduğu için bu kadar saat çalışamıyorum ve bu saati tamamlamak için bir gün daha işe gidiyorum. Doğal olarak bu kadar çalışınca ders çalışmak için çok az zamanım kalıyor. Okulda 3. sınıf yoğun geçen bir sınıf. Birçok bölümde bu böyledir, benim de öyle. Bu yüzden derslerime ayırmam gereken vakti, çalışmaya ayırmak durumda kalıyorum. Şimdiden 1 dersi bıraktım, seneye tekrar alacağım.
- Bugün, kitlelere açıklanan enflasyon oranı yüzde 20-22 iken, gerçekte enflasyon yüzde 30 oranına varmış durumda. Buna karşın burs/krediye yapılacak olan 30 TL’lik zam için ne düşünüyorsun?
- 470 TL olan kredim, 500 TL olacak ama bu benim hayatımda neredeyse hiçbir şey değiştirmeyecek. Sadaka gibi bir zam! Evet, fazladan bir çay içebilirim okulda ama başka hiçbir şeye faydası olmayacak. Aldığımız her şey ateş pahası iken, biz bu 30 TL’lik zamla ne yapabiliriz? Ben cevaplayayım, dediğim gibi “hiçbir şey.”
- Bugün, AKP şefi ve sermayenin sözcüsü Erdoğan’ın “beleşçi olmayın, kredi alın!” naralarına karşın, verilen krediler habersizce kesilmekte. Bu durum için ne söyleyebilirsin?
- Kredilerin habersizce kesilmesi bir öğrenci için yıkım demek, daha çok çalışmak demek. Bizler zaten aldığımız kredileri faizi ile beraber, neredeyse 18 bin TL civarında geri ödeyeceğiz. Faizi ile geri alacakları parayı bile öğrenciye çok görmekteler. Aslında bu yaşanan krizin biz öğrencilere bir yansımasıdır. Her şey bu kadar pahalı iken elimize geçen 3-5 kuruş parayı da kesince okumak imkânsız hale geliyor. Bizler bedavacı değil, öğrenciyiz. Okuyabilmek için bu paraya maalesef ihtiyacımız var. Eğer eğitim gerçekten parasız olsa idi, zaten bu 3-5 kuruşa da ihtiyacımız kalmazdı. Öte yandan eğitime ayırdıkları bütçenin kat kat fazlasını savaş bütçesine ayırıyorlar. Eğitime ayrılan bütçe arttırılmalıdır.
- Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
- Aslında şu ana kadar krizin ekonomik olarak yansımalarını konuştuk. Bizlerin bu duruma karşı en ufak ses çıkarmasını engellemek istiyorlar. Bugün söylediğimiz her şey suçmuş gibi gösteriliyor. Okullarımızda nitelikli, bilimsel eğitim istememiz bile suç olarak görülüyor. Ancak bilimsel, nitelikli ve parasız eğitim bizim hakkımız. Bu hakları elde etmek için de bizlerin bir araya gelip mücadele etmesi gerekiyor.