Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden olan İbrahim Kaypakkaya'nın direniş destanını yazarak ölümsüzleştiği tarihin 47. yıldönümündeyiz. Yoksul bir ailede başlayan yaşamını okul yıllarında devrimci fikirlerle tanışarak sürdüren Kaypakkaya, mücadele ettiği dönemde esen reformist rüzgara rağmen, düzene karşı devrim safında yer alarak devrim mücadelesini sürdürmüştür. Devlete karşı tutumu, şiddete dayalı devrim anlayışı, devrimci parti-örgüt fikri ve pratiği, çelikten iradesi ve devrim davasına bağlılığı ile İbrahim Kaypakkaya, bizlere paha biçilmez bir miras bırakmıştır.
Kaypakkaya, Kemalizm'in dönemin devrimci hareketi üzerindeki politik etkisine karşı mücadele verirken, Kürt ulusal sorununa ilişkin özgün değerlendirmeler yaparak dönemin tabularına karşı çıkıyordu. İşçilerle yakın ilişki kurmak için her fırsattan yararlanan Kaypakkaya, fabrikalarda grev ve direnişlere işçileri hazırlamak için gece-gündüz çalışıyordu. 15-16 Haziran büyük işçi direnişinde de işçilerle omuz omuza kavganın içindeydi. İşçi sınıfının yanı sıra Değirmendere köylülerinin toprak işgali örneğinde olduğu gibi, yoksul ve topraksız köylülerin direnişlerinde de yer aldı. Kaypakkaya, 71 devrimci kopuşunun ardından yoldaşları ile kurduğu TKP-ML çatısı altında mücadeleyi sürdürdu.
THKO önderlerinden Sinan Cemgil ve yoldaşlarını ihbar ederek Nurhak dağlarında katledilmelerine neden olan muhtarın cezalandırma eylemine katılan İbrahim Kaypakkaya, aynı zamanda siper yoldaşlığının da bir simgesiydi.
24 Ocak 1973 tarihinde Dersim’de bulundukları köyün askerler tarafından sarılması sonucu girilen çatışmada İbrahim yaralandı. Yaralı halde faşist cellatların elinden kurtulmayı başaran İbrahim’i köyde öğretmenlik yapan bir muhbir jandarmalara ihbar etti. Tutuklanıp zinadan atılan İbrahim, 18 Mayıs'ta Diyarbakır zindanında yapılan nice işkencelere rağmen ser verip sır vermeyerek devrim davası uğrunda ölümsüzleşti.
***
Bugün, sermaye devletinin sömürü ve baskı politikalarını tırmandırdığı bir dönemdeyiz. İşçi ve emekçiler açlığa ve yoksulluğa mahkûm ediliyor, gençlere geleceksizlik ve koyu bir gericilik dayatılıyor. Ortadoğu'da emperyalistler mazlum halkların kanını akıtıyor, daha fazla kar uğruna dünyanın dört bir yanı parsel parsel rant ve talana açılıyor. Sermaye devleti, sömürü çarklarının sorunsuzca dönebilmesi için muhalif her türlü sesi bastırmak amacıyla gözaltı ve tutuklama saldırılarını yoğunlaştırıyor.
Denizler, Mahirler ve İbrahimler, yaşadıkları dönemde düzenin çürümüşlüğüne karşı çıkarak, insanın insan tarafından sömürülmediği bir dünyayı kurmak amacıyla devrimci mücadele safında yer almayı seçtiler. Bizler de özgürlüğümüz ve geleceğimiz için çürümüş ve yıkılmayı bekleyen düzene karşı, devrim mücadelesinde yer almaya, eşit, sömürüsüz bir dünya için mücadeleyi büyütmeye devam ediyoruz! İbrahim Kaypakkaya'nın bizlere miras olarak bıraktığı devrimci direniş bayrağını yükseklerde tutmaya devam edeceğiz!
Düzene karşı devrimci duruşuyla, ser verip sır vermeyerek, ölümüyle hala da sermaye devletine korku salan İbrahim Kaypakkaya kavgamızda yaşıyor!
Devrimci Gençlik Birliği
18 Mayıs 2020