Antep'te KYK yurtlarının yemekleri adeta özel şirketlerin "insafına" terk edilmiş durumda. Yemekhane ihalelerini alan özel şirketler KYK yurtlarında öğrencilere besin değeri düşük, niteliksiz, sağlıksız, pahalı "yemek hizmeti" sunarak kârına kâr katıyorlar.
Örneğin geçen sene iki çeyrek ekmek verilirken, bu sene dönemin başından itibaren çeyrek ekmek vermeye başladılar. Öğrenciler masadan aç kalkmak zorunda bırakılıyor. Bunun yanı sıra içi boş mantılar tartılarak veriliyor, çiğ tavuklar ve köfteler servis ediliyor, sabah kahvaltılarında çiğ ve çürük patatesler "haşlanmış patates" olarak pazarlanıyor.
Genel olarak işçi sınıfı ve emekçi kitleler özel olarak öğrenciler için kapitalist sistemin iç çelişkilerinin dışavurumu olan barınma, hayat pahalılığı, artan enflasyon sorunu derinleşirken; özelleştirilen yemekhanelerin nitelik yoksunu, sağlıksız ve besin değeri düşük "yemek hizmeti(!)" ile gençlik beslenme sorunuyla da karşı karşıya bırakıldı.
Şirketler karına kar katsın diye bizleri açlığa mahkum eden özelleştirme, sermaye sınıfının temsilcisi AKP-MHP iktidarının uyguladığı vahşi neo liberal politikaların kaçınılmaz sonuçlarından biridir. Özelleştirme politikalarıyla kamu kurumlarını teker teker tasfiye eden tekelci burjuvazinin güdümündeki sermaye devletidir. Kapitalist sistem yaşadığımız sorunlara çözüm üretebilecek niteliğe sahip değil. Aksine sermaye devleti ve siyasi erk, genel olarak kapitalizm, çelişkilerin günden güne derinleşmesinde aktif rol oynamaktadır. Çünkü işçi sınıfına, emekçi kitlelere, gençliğe açlıktan, sefaletten, yoksulluktan ve geleceksizlikten başka bir şey sunmuyor, sunma potansiyeline de sahip değildir. Bu çürümüş, köhnemiş düzenden tek çıkış yolu örgütlü, siyasi ve ekonomik savaşımı bir bütün olarak oluşturan sınıf savaşımını örgütlemekten; dolayısıyla devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmekten geçiyor. Kazanılmış haklarımızı korumak ve bir adım daha ileriye taşımak için örgütlü mücadeleye omuz verelim.
Gaziantep Üniversitesi’nden Bir Öğrenci