Turizm sektörü ve dolayısıyla sermayenin çıkarları uğruna 20 Haziran’da yapılması kararlaştırılan LGS’ye 24 saate yakın zaman kaldı. Artan vaka sayılarına kulak asmayan AKP iktidarının aparatları YÖK ve MEB, öğrencilerin, eğitim emekçilerinin ve ailelerinin sağlığını tehlikeye atmaktan geri durmadı.
Geçtiğimiz hafta sonu Milli Savunma Üniversitesi sınavında rahatsızlanan bir öğrenciye koronavirüs tanısı konuldu ve öğrenciler sınavın ardından karantinaya alındı. Bu, sınavların yapılmasının nasıl bir tehlike yaratacağının küçük bir göstergesi oldu.
Pandemi koşullarında gerçekleşecek sınav ve uzaktan eğitim üzerine bugün açıklamalar yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, esas hedeflerinin kapitalizmin çarklarının dönmesi olduğunu ve halk sağlığının ikinci planda olduğunu tekrar gösterdi.
Sınavda koronavirüs tedbiri: Görevli öğretmenler
LGS ve YKS’ye toplamda 3,5 milyon öğrenci girecek olmasına rağmen AKP’li bakan, sınavlar için “tedbir” aldıklarından bahsetti. Aldıkları tedbirlere dair “Okul sayısını 13 bin küsurdan, 18 bin küsurlara çıkarttık çünkü ortam rahat olsun istiyoruz. Bina sayısını arttırdık. Hiçbir zaman rehber öğretmen görevli olmazdı. 18 bin arkadaşımızı velilere destek olmaları için görevlendirdik. 148 bin civarındaki görevliyi çocuklarımıza birebir ilgilensin diye 353 bine çıkarttık. Bunun ötesinde çok fazla tedbirimiz var. Tüm senaryolara yönelik tedbirleri alıyoruz” dedi.
Salgına karşı “tedbiri” ek öğretmen görevlendirme, okul sayısını arttırma ve velilere destek olarak açıklayan bakan Selçuk, milyonlarca gencin eğitim, sağlık ve yaşam hakkını umursamadıklarını ilan etti.
Yine, yeni, yeniden mesleki eğitim
Pandemi sürecinde mesleki eğitimde parola “eğitime paydos, üretime devam”dı. Ziya Selçuk dört ilde kurulan AR-GE merkezleri ile liselerdeki mesleki eğitimi sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirdiklerini ifade etti. Mesleki eğitim projeleri içerisinde yer alan “dört gün üretim, bir gün eğitim” planının devam ettiğini söyleyen Selçuk, meslek liselileri “üreterek öğrensinler” yalanı altında sömürü çarklarına terk etmek istediklerini yineledi.
TOBB, OSB’ler ve meslek liselerinin ortak 12 talebinin 11’ini hayata geçirdiklerini belirten Selçuk, mesleki eğitimde uzaktan eğitimin nasıl yansımaları olacağına dair “çocuklarımızı okullarımızda bekliyoruz” dedi.
Şikâyet yetmez, değiştirmek gerek
Milli Eğitim Bakanı Selçuk’un sunmaya çalıştığı başarı tablosuna rağmen, pandemi koşulları eğitim sistemindeki kaosu derinleştirdi. Yapboza dönen sınav sistemi, her yıl değişen müfredatlar vb. sorunlara yenileri eklendi.
EBA TV gerici ve niteliksiz eğitimin aynası oldu. Maddi imkanlardan yoksun bırakıldıkları için uzaktan eğitime katılamayan binlerce genç oldu. Buna, tümüyle kendi kaderine terk edilen özel eğitim ve mesleki eğitim öğrencileri ve eğitim emekçileri eklendi. Eğitimdeki bu kaosun son örneği de sınav krizi oldu.
Sınavlar ve ezberci eğitimle geleceksizliğe mahkûm edilen gençlik, eğitim hakkı gasp edilerek sermayenin çıkarı uğruna sınava girmekle yüz yüze bırakıldı.
Bu süreçte sınava girecek öğrenciler tepkilerini sosyal medyadan birçok kez dile getirdi. Bu tepkiler şu ana kadar bir “yakarış”, yani şikâyet veya talebin ötesine geçemedi. Gençlerin her kabine toplantısı öncesinde sınav ile ilgili bir talepleri dile geldi. Fakat görülüyor ki bunlar yeterli değildir; gençlik, şikayetlerini eyleme dökebildiği, bu düzeni değiştirmek için harekete geçtiği oranda talepleri karşılık bulabilecektir.
Bugün az zaman kalsa da sınavın ertelenmesi talebini büyütmeli, ayrıca eğitimde kayıp zamanın telafi edilmesi; sınavsız üniversite ve sağlıklı gelecek haklarımız için harekete geçmeliyiz.
AKP iktidarının dümeninde oturduğu Türkiye’de, kapitalizm koşullarında bunları sağlayabilmek; geleceğimize sahip çıkmak için birleşmek ve örgütlenmekle olanaklıdır.