Sermaye devleti, Diyanet İşleri Başkanlığı'na dev bütçeler ayırırken, yeni imam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri açıyor. Bu furya “kindar ve dindar” bir nesil yaratma histerisinden kaynaklanıyor. Öyle ki, anadolu ve fen liselerine yatırım yapılmazken, gelinen yerde imam hatip liselerinin sayısı diğer lise türlerinin toplam sayısını ikiye katladı.
Açıklanan verilere göre, son dokuz yılda sayıları 22’den 98’e çıkarılan ilahiyat fakülteleri ise, 2019 yılında en çok öğrenci alan fakülteler arasında yer aldı. AKP-MHP rejiminde “işe girmenin anahtarı” sayılan ilahiyat fakültelerine bir yılda 15 bin 310 öğrenci alındı. İlahiyat bölümlerinde okuyan gençlerin sayısı son beş yılda iki kat arttı. 2015 yılında ilahiyat bölümlerinde okuyan öğrenci sayısı 52 bin 212 iken, bugün ilahiyat öğrenimi gören lisans öğrencisi sayısı 127 bine yaklaştı.
2011-2020 yılları arasında sadece 24 yeni hukuk fakültesi açılırken, bu sürede 76 yeni ilahiyat fakültesi açıldı, ilahiyat fakültelerinin kontenjanlarının yüzde 99,9’u doldu. İlahiyat fakültelerine bir yılda, aralarında tarih ve matematiğin de yer aldığı 14 fen-edebiyat bölümünden daha fazla öğrenci alındı. 2019’da sadece 19 kontenjanı boş kalan ilahiyat fakültelerine, onlarca mühendislik fakültesinden daha fazla öğrenci yerleştirildi.
İlahiyat fakültelerinde bu kadar öğrencinin olmasının temel nedenini devletin din istismarına dayalı politikaları oluştursa da, bir diğer nedenini ise bu alanda yaratılan istihdamın büyüklüğü oluşturuyor. Örneğin imamlık, vaizlik, müftülük gibi işlerde çalışabilen ilahiyat mezunlarına, “manevi danışmanlık” adı altında kamu kurumlarına giriş yolu açıldı. İlahiyatçıların, öğrenci yurtlarından hastanelere, cezaevlerinden çocuk yurtlarına kadar pek çok yerde, “danışman” olarak çalışabilmelerine imkan sağlandı. Ayrıca bürokraside uzmanlık gerektiren birçok üst düzey görev için de ilahiyat kökenliler tercih ediliyor.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’ne göre, Türkiye’de din öğretimi yapan okul sayısı 5 bin 138’e çıkarken, bir yılda yapılan 798 yeni imam hatip okulunun 473’ünü, anadolu imam hatip liseleri oluşturdu. İmam hatiplerdeki öğrenci sayısı da 1,3 milyona ulaştı.
Her sene müfredatlar değiştiriliyor. Amaç tüm eğitimi dinci-gerici bir içeriğe büründürmektir. İmam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri açılıp öğrencilerin buralara gitmesi teşvik ediliyor. İmam hatipler için teşvik yeterli olmadığı için, özellikle emekçi aileler çocuklarını bu okullara göndermeye mecbur bırakılıyor. Bunun için yüzlerce okulu imam hatipe çevirdiler. Son yıllarda eğitim bütçesinin aslan payı bu dinci gerici kurumlara ayrılıyor. AKP-MHP rejimi sorgulamayan, biat eden, sömürü üzerine uyum sağlayan, dinci-faşist ideoloji ile zehirlenmiş bir nesil yaratmak için çırpınıyor. 18 yıldır devam eden, son yıllarda ise yoğunlaşan bu çabalar istenen sonucu yaratamadı.
Görünen o ki, bu histerik çabaları beyhudedir. Zira son araştırmalar gençler arasında ateistlik/ deistlik eğiliminin güçlendiğini ortaya koyuyor. Birkaç yıl önce liseliler, gerici zihniyeti temsil eden idarecilere sırtlarını dönerek dayatmaları protesto etmişlerdi. Üniversitelerde ise rektörler ya da rejim beslemesi akademisyenler tarafından icra edilen gericiliği dayatma faaliyetleri öğrencilerin eylemli tepkileriyle karşılanıyor. Örneğin Ankara Üniversitesi’nde “Prof.” Hasan Bilgili’nin asistanına tecavüz etmesine karşı gerçekleşen eylemler, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Bedri Gencer adlı akademisyen kılıklı bir meczubun çocuk yaşta evliliği savunmasından dolayı öğrenciler tarafından protesto edilmesi vb… Tüm bunlar dinci-faşist rejimin okullarda ideolojik/ kültürel hegemonya kurmak histerisinin fiyaskoyla sonuçlandığını gösteriyor.
Dinci-faşist rejimin dayattığı Ortaçağ artığı sistemi gençliğin benimsemesi için bir neden yok. Saraylarda sefahat sürenler gençliği koyu gericilikle esir alıp geleceksizliğe razı etmek istiyorlar. Ekonomik kriz salgınla daha da derinleşirken, bu sistemin gençliğe işsizlik ve geleceksizlikten başka sunabileceği bir şey yok. Gençlik bu gerçeğin farkında olmalı, örgütlenmeli ve insanca, onurlu bir yaşam için mücadele etmelidir.