10. yılımızda “Birliğimizin gücüyle geleceğe yürüyoruz!” şiarıyla, beş şehirden ve 10’un üzerinde üniversiteden bir araya geldiğimiz Türkiye Meclisi’mizi başarıyla gerçekleştirdik. Meclisimizde “emperyalist savaş ve saldırganlık” başta olmak üzere, dünyada ve bulunduğumuz topraklarda yaşanan siyasal gelişmeleri, yaşamlarımızı her geçen gün daha da çekilmez hale getiren “ekonomik krizi” tartıştık. Bunun yanında gençlik mücadelesinin güncel tablosu, Devrimci Gençlik Birliği’nin on yıllık mücadele birikimi, çalışma tarzı sorunları ve yayınlarımız üzerine ön açıcı verimli tartışmalar gerçekleştirdik, sonuçlar ve görevler çıkardık. Devrimci Gençlik Birliği olarak emperyalist savaş ve saldırganlığın, ekonomik krizin derinleştiği bir süreçte gençlik cephesinde “düzene karşı devrim” bakışını örme iddiası ile üzerimize düşen devrimci görev ve sorumlulukların farkındayız. Bu görev ve sorumlulukları birliğimizin gücü ile omuzlayacağız!
“Emperyalist savaş ve saldırganlığı reddet!”
Emperyalist-kapitalist sistem başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok yerinde halklara, işçi ve emekçilere, gençlere kan kusturmaya devam ediyor. Emperyalistlerin açık desteği ile Siyonist İsrail’in Filistin halkına dönük soykırım saldırısı bir yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Gazze’de yalnızca resmi rakamlara göre elli binden fazla Filistinli son bir yılda İsrail’in eşi benzeri görülmemiş savaş suçları ile katledildi. Siyonist İsrail, Filistin ve Lübnan halklarına yaşattığı soykırım ve işgal saldırısını Suriye’de de sürdürmeye devam etti. ABD ve İsrail patentli Ortadoğu projesi, Suriye’de El-Kaide artığı HTŞ ve türevi çeteleri iktidara getirmeye kadar vardırıldı. Önümüzdeki süreçte, emperyalistlerin güdümündeki bu çetecilerin bölge halklarına yeni yıkımlardan, baskı ve savaşlardan başka bir şey getirmeyeceği ortadadır. AKP-MHP iktidarı ise, Ortadoğu’da yaşanan bu kanlı tablodan pay kapmaya çalışmakta, içerde ve dışarda başta Kürt halkı olmak üzere halklara dönük baskı, kirli savaş ve saldırganlık politikalarını devreye sokmaktadır.
ABD güdümündeki batılı emperyalist devletlerin ve Rusya emperyalizminin halklara büyük acılar yaşattığı Ukrayna’da da benzer bir tablo söz konusudur. Batılı emperyalistler savaşa dönük mühimmat desteğini hız kesmeden sürdürmektedir. Bir yandan da kendi ülkelerinde savaşın faturasını işçi ve emekçilere kesmekten geri durmamaktadır.
Bütün bu tablo üzerinden devrimci gençliğe önemli görevler düşmektedir. Emperyalist savaş ve saldırganlığın bizim savaşımız olmadığı ortadadır. Devrimci gençlik hareketinden aldığımız mirasla, gençlik içerisinde “antiemperyalist mücadele bilincini” yükseltmemiz gerekmektedir. Bu kapsamda önümüzdeki dönem boyunca “Özgürlüğüne ve geleceğine sahip çık, emperyalist savaş ve saldırganlığı reddet!”, “Savaşa değil eğitime bütçe!”, “Kapitalizme köle, emperyalizme asker olmayacağız” şiarlarını öne çıkaracağız.
Bunun yanı sıra, düzenin kirli propaganda aygıtlarının ne denli güçlü olduğu, gençlik içerisinde “emperyalist savaşa” dair bilinç bulanıklığı yarattığı ortadadır. Bu kirli propagandanın bir ayağını da ırkçılığı ve mülteci karşıtlığını körüklemek oluşturmaktadır. Bu kapsamda önümüzdeki süreçte başta Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler olmak üzere, bulunduğumuz alanlarda emperyalist savaş ve saldırganlığın farklı boyutlarını gündemine alan toplantılar, eğitimler ve seminerler gerçekleştireceğiz.
“Krizin faturasını reddet!”
Ekonomik kriz günden güne derinleşmekte, milyonlarca işçi ve emekçiyi en temel ihtiyaçlarına dahi erişemez hale getirmektedir. Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, düşük ücretler, artan vergiler ile bütün bir toplum açlığa, yoksulluğa mahkum edilmektedir. Gençlik de derinleşen bu krizden payına düşeni almakta; beslenme, barınma, ulaşım başta olmak üzere eğitim alanının en temel ihtiyaçlarına dahi erişememektedir. Okurken çalışan gençlerin oranı geçtiğimiz yıllara göre çok daha fazla artmıştır. AKP-MHP iktidarı krizin faturasını işçi ve emekçilerin, gençlerin omuzlarına yıkmak için elinden geleni yapmaktadır. İşçi ve emekçilerin direnişlerine, grevlerine dönük yasak ve saldırılar bunun bir göstergesidir. Bir yandan binlerce metal işçisinin grevi yasaklanırken, bir yandan da aylardır direnen Polenez işçileri başta olmak üzere direnen işçilere saldırmaktadır.
Kurulduğumuz günden bugüne “Yolumuz işçi sınıfının yoludur!” şiarıyla işçi sınıfının direnişlerini bulunduğumuz her alana taşımaya, direniş ve grevleri sahiplenmeye devam ediyoruz. Yeni dönemde de gelişecek her süreçte işçi sınıfının eylemleri ile dayanışmayı gençlik içerisinde büyütmeye devam edeceğiz! Direnişlerin ve grevlerin sesini kampüslere daha güçlü bir şekilde taşıyacak, destek eylemleri örgütleyeceğiz. Direniş ve grev alanlarına dayanışma ziyaretleri örgütleyeceğiz!
Ayrıca, derinleşen ekonomik kriz beraberinde geniş gençlik kitleleri içerisinde de öfkenin birikmesine neden olmaktadır. Bu öfkenin nüvelerini barınma krizi gibi süreçlerden görebiliyoruz. Gençlik içerisinde artan bu tepkinin açığa çıkabileceği olası hareketli süreçlere bugünden hazırlanmak da önemli bir yerde durmaktadır.
“Faşist baskı ve saldırganlığı reddet!”
AKP-MHP iktidarı, devrimci-ilerici güçlere ve toplumsal muhalefete dönük gözaltı ve tutuklama terörünü daha da arttırmış bulunuyor. Son dönemde Kürt illerindeki belediyelere dönük kayyım saldırılarına karşı sokağa çıkanları, kadına yönelik şiddete karşı sokağa çıkanları, Filistin halkının soykırıma uğratılmasına karşı “İsrail ile ilişkileri kes!” diyenleri gözaltına alıp tutuklamıştır. Aydın’da beş sınıf devrimcisini 1 Mayıslara, 8 Mart eylemlerine, grev ve işçi direnişlerine, gençliğin barınma ve yemekhane eylemlerine katılmalarını bahane ederek tutuklamıştır.
Ayrıca son süreçte, üniversitelerdeki kayyım yönetimler ilerici-devrimci öğrencilere yönelik soruşturma saldırısını yoğunlaştırmış, ÖGB eli ile baskısını arttırmış durumdadır. Eylemli süreçlerin yaşandığı bütün üniversitelerde hukuksuz bir şekilde öğrencilere soruşturmalar açılmakta beraberinde uzaklaştırma ve kınama cezası verilmektedir. Buna ek olarak, devletin örgütlü özneleri yıldırma politikası kapsamında ajanlaştırma, tehdit ve kaçırma saldırıları devam etmektedir.
Tüm bu yaşananlar beklenmedik ya da şaşırtıcı değildir. Haksızlığa, eşitsizliğe ve sömürüye karşı çıkanlar on yıllardır bu topraklarda benzer saldırıların muhatabı olmaktadır. Tüm bu saldırılar sermaye devletinin acizliğinin ve korkularının bir göstergesidir.
Bizler gençliğe, yaşanan sorunlar karşısında örgütlenmekten başka bir çıkış yolunun olmadığını, tüm bu baskı ve saldırılar karşısında bir araya gelmekten başka bir çözümün olmadığını bulunduğumuz her alanda anlatmaya devam edeceğiz. Tutuklu yoldaşlarımızı alacağız, mücadelemizi her alanda büyüteceğiz.
Çalışma tarzımız
Devrimci Gençlik Birliği olarak gençlik mücadelesi içerisinde 10 yıllık bir çalışma deneyimine sahibiz. Türkiye Meclisi’mizde deneyimlerimiz ışığında mevcut çalışma tarzımıza ilişkin tartışmalar gerçekleştirdik. Buna göre, başta gençlik hareketi için lokomotif olarak nitelendirdiğimiz üniversiteler olmak üzere, bulunduğumuz üniversitelerde okul odaklı bir çalışma tarzını hayata geçirmek önemli bir yerde durmaktadır.
Yerel meclisler ve okul meclisleri kurabilmek temel hedeflerimizden biridir. Bulunduğumuz üniversitelerin özgün sorunları hakkında söz söyleyebileceğimiz zeminler yaratmak; kol, kulüp ve topluluk faaliyetlerini çalışmamızı özgünleştirebileceğimiz alanlar olarak değerlendirebilmek ayrıca üzerine durduğumuz konular oldu. Önümüzdeki dönemde bu türden zeminleri güçlü bir şekilde değerlendirebilmeli, inisiyatifli ve istikrarlı bir çalışma yürütebilmeli ve gençliğin dinamik kesimleri ile buluşabilmeliyiz.
Yayın faaliyeti üzerinden gerçekleştirdiğimiz tartışmalar ekseninde ise, Geleceğin Sesi bültenine ilişkin bir dizi karar aldık. Bu kapsamda, çalışmanın yürütücüsü olan yoldaşlarımız başta olmak üzere çevremizde yayınımızın daha fazla sahiplenilmesi ve yaygın bir şekilde kullanılmasına ilişkin tartışmalar gerçekleştirdik.
Krizin faturasını, emperyalist savaş ve saldırganlığı reddet! Geleceğin için örgütlen!
Gençliğin yaşadığı sorunlar arttıkça öfkesi de büyümektedir. Büyüyen bu öfke son yıllarda belli gündemler üzerinden, çoğu zaman ise kendiliğinden çıkışlara ve eylemlere konu olmaktadır. Bu eylemler gençlik hareketi adına henüz birer kıvılcım niteliğindedir. Kuşkusuz yaşanan gelişmeler, bu öfkenin daha birçok vesileyle eylemli tepkilere dönüşeceğini işaret etmektedir! Bugünün kıvılcımlarını yarının yangınına çevirmek, gençlik kitlelerini “düzene karşı devrim” bakışı ile taraflaştırmak omuzlarımızdaki en önemli sorumluluktur!
Savaşların, ekonomik krizin, açlık ve yoksulluğun biricik sebebi bu sömürü düzenidir! Sömürü düzeni bugün yaşamın her alanında; okulda, işte, sokakta oldukça örgütlüdür. Milyonlarca işçinin, emekçinin, gencin ve kadının üzerindeki tahakkümünü bu örgütlülüğe dayandırmaktadır! İşte bizim de bu “örgütlü sömürü düzenine” karşı yan yana gelmemiz gerekmektedir. Çünkü gücümüz birliğimizdedir! Yaşadığımız tüm bu sorunlara karşı özgürlüğümüze, haklarımıza, geleceğimize sahip çıkmak için örgütlenmekten başka bir yol yoktur.
10. yılımızda birliğimizin gücüyle geleceğe yürümeye devam ediyoruz!
Gençlik birliğe, devrime, DGB’ye!
Devrimci Gençlik Birliği
Aralık 2024