Devrimci Gençlik Birliği 3. Genel Kurulu bugün toplandı. İlk gün; ‘üniversitelere yönelik saldırılar ve eğitim sistemi’, ‘mesleki eğitimde eğitim sorunu’, ‘Dünya ve Türkiye’de siyasal gelişmeler’ konulu sunumların ardından ‘Ortadoğu Yiyiciler’ adlı tiyatro oyunuyla sona erdi.
Kolektif bir şekilde hazırlanan kahvaltının yapılmasının ardından başlayan genel kurulda öncelikle, 14 Mart’ta ölüm 135. yıl dönümü geride kalan proletaryanın büyük öğretmeni Karl Marx şahsında devrim mücadelesinde ölümsüzleşenler için saygı duruşu gerçekleştirildi. Saygı duruşunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nden 11 Mart Berkin Elvan'ın katledilişine, Gazi direnişinden Halepçe ve Beyazıt katliamlarına, 30 Mart Kızıldere direnişine vurgu yapıldı.
Saygı duruşunun ardından genel kurulun açılış konuşmasında, emperyalist kapitalist sistemin krizlerine değinilerek bugün krizin işçi sınıfı ve emekçilere, gençliğe savaş olarak döndüğü, krizin faturasının da yine aynı kesimlere kesilmek istendiğine dikkat çekildi. Bütün savaşlar ve katliamlarla karanlık bir dönemden geçildiği ancak bugün toplumda öfkenin mayalandığına vurgu yapılırken, ‘68 kuşağının 50. yılında devrimci mirasa sahip çıkma ve devrim mücadelesini büyütme çağrısı yapıldı.
Açılış konuşmasının ardından sunumlarla devam eden genel kurulda, ilk olarak üniversitelere dönük saldırılar ve eğitim sistemi üzerine bir sunum gerçekleştirildi. Sunumda, dinci-gerici sermaye iktidarının eğitime dönük politikaları, bu politikaların üniversitelerdeki yansımaları üzerinde duruldu. Sermaye-üniversite işbirliğine değinilerek üniversitelerde verilen eğitimin tamamen sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendirildiği, gençliğin iktidarın ve sermayenin çıkarları doğrultusunda eğitim gördüğü dile getirildi. Dinci-gerici iktidarın savaş tamtamları çalarken sermayenin savaş sanayisine yaptığı yatırımlar örneklendi. Sunumun sonrasında yapılan tartışmalarda, gençliğe dönük saldırılara karşı DGB'nin neler yapacağı tartışıldı. Gençliğin geleceksizleştirildiğinin teşhirinin yapılması, gençliğin üniversitelerin öznesi olma ve özerk demokratik üniversite talebinin öne çıkarılması üzerine tartışıldı.
2. sunumda mesleki eğitim alanının temel eğitim sorunu işlendi. Bu sunumda da sermayenin mesleki eğitime yaptığı yatırımlar, mesleki teknik eğitim gören meslek liseliler ve meslek yüksek okulu öğrencilerinin niteliksiz eğitim aldıkları üzerinde duruldu. Sermayenin, geleceğin işçi sınıfını şimdiden sersemletmek için bu alanda dinci-gerici örgütlenmeleri güçlendirdiği konuşuldu. Temel eğitim hakkının gaspına işaret edilerek, bu alanın kendine özgü sorunlarının işlenmesinin önemi dile getirildi.
Verilen yemek molasının ardından siyasal süreç ve Kürt ulusal sorunu üzerine sunumlar gerçekleştirildi. Siyasal süreçte günümüz dünyasının krizler, bunalımlar, savaşlar döneminden geçtiği, bugün başta Ortadoğu olmak üzere bölgede yaşananların kapitalizmin yapısal krizlerinden bağımsız olmadığı vurgulandı. Kapitalizmin yapısal krizlerini aşamadığı, ancak yönetmeye çalıştığı; bunu da, ilk olarak krizin yükünü işçi sınıfı ve emekçilere fatura ederek, ikinci olarak da yeni sömürü ve yağma alanları açmak için savaş ve saldırganlığını arttırarak hayata geçirdiği belirtildi.
Sovyetler Birliği’nin ’89 çöküşünün emperyalistler nezdinde dengeyi değiştirdiğine işaret edilen sunumda, ABD emperyalizmi ile batılı emperyalistler arasında çelişkiler doğduğu ifade edildi. ‘89’dan bugüne krizlerle birlikte savaşların tırmandığına dikkat çekilen sunumda, bunun örnekleri üzerinde duruldu. ‘91’de Körfez Savaşı’ndan Balkanlarda yaşanan emperyalist müdahale ile etnik ve mezhepsel savaşlara, 2001’de ABD’nin Afganistan’ı işgalinden 2003'te Irak savaşına değinildi. 2011 yılında Ortadoğu’da bir dizi halk ayaklanmasının yaşandığı hatırlatılan sunumda, bu ayaklanmalar devrimci bir önderlikten yoksun olduğu için emperyalistlerin müdahalesi sonucunda Libya ve Suriye savaşı yaşandığı anlatıldı.
Suriye'de yaşanan iç savaşın son dönemde nasıl seyrettiğinin de ele alındığı sunumda, Suriye üzerinden emperyalist devletlerin Ortadoğu'da nüfuz yarışına girdiği, bölgede dengelerin her gün değiştiği anlatıldı. Yıllardır devam eden bu savaşla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının da mülteci konumuna düştüğü ifade edildi. Emperyalistlerin bu savaşı başta vekalet savaşı olarak IŞİD ve türevi çetelerle yürüttüğü ancak gelinen yerde ABD, Rusya’nın bizzat savaş alanına indiği ve karşı karşıya geldiği aktarıldı.
Türk sermaye devletinin de bu savaştaki rolü üzerine aktarımlar yapıldı. Dinci-gerici iktidarın içeride sıkıştığı her anda başta Kürt halkının kazanımlarını hedef alarak sömürü ve yağmayı sınır ötesine taşıdığı anlatıldı. İşçi sınıfı ve emekçilerin sermaye iktidarı tarafından milliyetçi şoven histerinin etkisi altına alınmak istendiğine, bilinçlerinin bulandırılmak istendiği belirtildi. Siyasal süreç sunumunun ardından yapılan tartışmalarda, bu topraklarda anti-emperyalist mücadele geleneğinin ne kadar güçlü olduğu ve bugün yaşananlar üzerinden anti-emperyalist mücadelenin güncel olduğuna değinildi. Emperyalistlerin yarattığı bu yıkıma karşı Ortadoğu halkları ile dayanışmaya, anti-emperyalist mücadeleyi gençlik saflarında yükseltmeye çağrı yapıldı.
Sunumların ardından Ortadoğu'daki emperyalist savaşı konu edinen ‘Ortadoğu Yiyiciler’ adlı tiyatro oyunu sergilendi. Tiyatronun ardından genel kurulun ilk günü tamamlandı.
Kızıl Bayrak / İstanbul