Günlerdir Türkiye’nin dört bir tarafında tutuşturulan isyan ateşi, annelerin yüreklerinde korlanmaya devam ediyor. Ethem, Mehmet, Abdullah, Medeni derken şimdi de Ali’yi uğurladık ölümsüzlüğe…
Yıllardır romanlar da okuduğumuz günleri yaşadık geçen süre zarfında ve gücümüzün farkına vardık. Direnişin neleri getirdiğini biliyoruz, Spartacusler'den, Şeyh Bedreddinler'e, Paris Komünü'nden, Sovyetlere kadar bedel ödeyerek kazandığımız birçok direniş var. Bugün de kazanımlarımızı bedeller ödeyerek devam ettiriyoruz. Kimi zaman emekçileri sınıfın devrimci öncüsüne çağırırken sokak ortasında bir polis kurşunuyla infaz ediliyoruz, kimi zaman isyan barikatlarında katlediliyoruz... Ama düşmanın çabası nafile! Bu topraklar bedel ödemeye alışkın olan topraklardır. Günlerdir sokakları dolduran emekçilerin dillerinde, Denizler'in, Mahirler'in, İbrahimler'in isimleri ve mücadele azimleri var.
Gençlik ne pahasına olursa olsun geleceksizlik saldırılarını parçalayacaktır. Ben de bu yazıyı Genç bir Komünist olarak ele alıyorum. Direniş boyunca katledilen dostlarımızın kimisi genç bir işçi, kimisi bizim gibi üniversite öğrencisi, kimisi yıllardır dili yok sayılan, asimilasyon politikalarına maruz kalan bir Kürt genci. Direniş bir kez daha gençliğin dinamizmini ortaya çıkarttı. Ali de tıpkı kendisinden önce güneşe gönderdiklerimiz gibi mücadele barikatlarında dövüşürken kurulan faşist pusu da katledildi. Bir eylem sonrası polisin ve sivil faşistlerin saldırısı ile geriye mücadelesini bırakarak aramızdan ayrıldı. Ali de milyonlarca genç gibi mezun olduktan sonra işsizlik saldırıları ile karşılaşacak, belki de okuluna devam edebilmek için çalışmak zorunda kalacaktı. Ya da yemekhane zammına karşı yapılan bir boykotta onlarca güvenliğin saldırısına maruz kalacak, polis terörünün hedefi olacaktı... Bu saldırılar geçtiğimiz sene Ali’nin okulunda yaşandı. O da tıpkı binlerce Ali gibi bu süreçte yaşadığı tüm saldırılara karşı sokakları dolduran gençlerden birisiydi. Ve artık direnişin simgelerinden birisi haline geldi.
Dün Ethem’in cenazesine azgınca saldıran devlet, bugün de Ali’nin cenazesine aynı şekilde saldırdı. Ancak bizler o gün Kızılay’ı nasıl zaptettiysek, bugün de Hatay’ın bütün sokaklarını zaptettik. Direniş sürecinde kaybettiklerimizin cenazeleri de onlara yakışır bir şekilde mücadele ruhunu büyüterek defnettik.
Her direniş bedeller ödeyerek ilerliyor ve bugün bu bedeli direniş boyunca verdiğimiz 4 şehit, onlarca yaralı, binlerce gözaltı ve yüzlerce tutsak ile ödüyoruz. Ali’yi katledenler devrimcileri tutuklayarak saldırılarına devam ediyor. Toplumu öncüsüz bırakarak aslında kitle üzerine tekrardan ölü toprağını serpmek istiyorlar. Ama artık onlar için istedikleri bir ülke imkânsız. Bu halk bir kere ayağa kalktı. Artık ölülerimizin başlarına basarak ilerleyeceğiz zafere doğru ve zafer günü kucaklaşacağız kavgada ölümsüzleşen yoldaşlarımızla. “Biz kazandık, kazanan devrim davası oldu” diyeceğiz. Ve hep birlikte kardeşlik halayına duracağız o gün.
Bizler gençlik olarak Ali’ye bir kez daha söz veriyoruz, sorulacak bir hesabımız daha oldu artık. Mücadele Ali'nin bıraktığı yerde kalmayacak, büyüyerek devam edecek. Kazanan biz olacağız, kazanan devrim davası olacak.
Ankara'dan bir genç komünist