Bir ayda üç öğrencinin intihar ettiği Akdeniz Üniversitesi kampüsü içindeki yurtlarda ‘manevi danışmanlık’ sistemi son buldu. Öğrenciler, yurtlarda 'dini baskı' yaşadıklarını söyledi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) kampüsündeki KYK yurtlarında kalan Halil Gülcan 11 Mayıs’ta, Emre Kandemir 21 Mayıs’ta, Muhammet Kaya ise 10 Haziran’da intihar etti. Bir ay içinde gerçekleşen üç öğrenci intiharı sonrası KYK yurtlarında “manevi danışmanlık” sistemine son verildi.
Gazete Duvar’da yer alan haber göre AÜ kampüsünde yer alan Bezmialem Valide Sultan ve Elmalılı Hamdi Yazır öğrenci yurtlarında bulunan ofisin önündeki “manevi danışmanlık” tabelaları da kaldırıldı. Yurtlarda “manevi danışman” yerine, öğrencilerin sorunlarını dinlemek üzere psikologlar görevlendirildi.
“Onları bu sisteme kurban verdik”
Öğrencilerin intihar ettiği yurtta daha önce kendisinin de kaldığını söyleyen tıp fakültesi öğrencisi Ahmet Elataş şunları ifade etti:
“Dini eğitime katılanlara bazı avantajlar sağlanıyordu. Ramazan ayında sürekli ‘Oruç tutuyor musunuz?’ diye soruyorlardı. Yurda girmekte biraz geciktiğimizde blokların arasındaki kapılar kapatılıyor, kaldığımız odaya gitmek çok zor oluyordu. Sürekli dini baskıya maruz kalıyordu öğrenciler. Ölen öğrencilerin yakın arkadaşlarıyla konuştuk. ‘Dersleri çok iyiydi’ diyorlar. Muhammed, birkaç gün önce ajandasına, ‘Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar sıkıldığımı, istemediğimi hatırlamıyorum’ yazmış. Onları bu sisteme kurban verdik.”
Üniversite içinde protesto eylemlerine başladıklarını, rektörlüğe taleplerini ilettiklerini belirterek “Rektörlükten bize verilen yanıtta üniversite ve yurt yönetimlerinin birbirinden ayrı olduğu, yurt yönetimine müdahale edemedikleri söylendi” diye konuştu.
“Her gün namaza götürüyorlardı”
İntiharların yaşandığı yurtta kalan AÜ öğrencisi B.A. ise şunları söyledi:
“Halil Gülcan’ın babası yatalaktı, maddi açıdan zor durumda olduğu için yurtta kalıyordu. Bir kız arkadaşı vardı. Son dönemde ölen iki kişi benim kaldığım yurtta, biri arka tarafımızdaki yurttaydı. Yurdun bir Whatsapp grubu var. Oradan sabah namazına çağırıyorlar. ‘Şu saatte şurada olun’ gibi planlamalar yaparak her gün öğrencileri otobüsle farklı bir camide namaza götürüyorlar. Sohbet toplantıları olduğunda, üniversiteye bir konuşmacı geleceğinde duyuru yapıyorlar.”
Yurt pencerelerinden başka atlayan olmasın diye pencere kollarının söküldüğünü belirten B.A., şöyle devam etti:
“Buradaki çocukların büyük bir kısmı maddi zorluklar nedeniyle mağdur. Son ölen çocuğun hocalarını tanıyorum turizm fakültesinden. ‘Çok akıllı, zeki bir çocuktu. Hiç intihar edecek biri izlenimi vermiyordu’ diyorlar.”
“Bütün öğrencilerde gelecek kaygısı var”
Yurtta kamera eksikliğinin büyük sorun olduğunu ifade eden B.A., öğrencilerin ağır bunalımda olduğunu şöyle anlattı:
“Devletin her yurdu gibi burada da birçok şey eksik. En önemli eksiklik de kameraların olmaması. Bunca olaya rağmen takılmadı. Burada çok zor şartlarla mücadele eden arkadaşlarımız var. Bütün öğrencilerde çok ciddi gelecek kaygısı var. Öğrenciler ağır derecede bunalımda. Yarın bir gün başka bir öğrencinin böyle bir şey yapmayacağının garantisi yok. Çünkü çıkış yolu yok. Gelecekte nasıl hayatta kalacağımıza dair çok derin umutsuzluğumuz var. Bu kaygıya son verecek bir şeylere ihtiyacımız var.”
Devlet yurtlarında imam
Akdeniz Üniversitesi yerleşkesinde yaşanan öğrenci intiharlarından sonra Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan bir protokol ortaya çıktı. Bu protokol kapsamında yurt genelinde devletin öğrenci yurtlarına birer “manevi danışmanlık” ofisi açıldı. Yurt binalarının içinde bulunan bu ofislerde, öğrencilere danışmanlık yapmak üzere imamlar görevlendirildi. Pandemiden sonra yüz yüze eğitimin başlamasıyla 2021-2022 eğitim sezonu için yurtlara yerleşen öğrenciler, bu yeni sistemle karşılaştı.
Akdeniz Üniversitesi’nde intiharların yaşandığı yurtlarda kalan öğrencilerin verdiği bilgilere göre, bu ofislerin kapısında bulunan panoda her gün dini bir hadis ya da Necip Fazıl Kısakürek gibi “muhafazakâr” şair ve yazarlardan alıntılar yer alıyordu. Sorunları ile ilgili görüşmek için giden öğrencilere “şükür” ve “sabır” telkin eden dini tavsiyeler veriliyordu. İntiharlarla artan tepkiler üzerine Antalya’daki devlet yurtlarında bu uygulamaya son verildi ve Diyanet görevlileri yerine psikologlar görevlendirildi. Ancak bu değişikliğin geçici mi yoksa kalıcı olarak mı yapıldığı, protokolün devam edip etmediği, Diyanet personelinin göreve dönüp dönmeyeceği gibi sorular belirsizliğini koruyor.
Kaynak: Gazete Duvar