6 Kasım ayrışması üzerine

Böylesi gerici, baskıcı ve boğucu bir atmosferde, kitle hareketinin yer yer anlamlı çıkışlar sergilese de genel olarak geri olduğu bir dönemde, gençliğin birleşik mücadelesini örgütlemek güncel olarak fazlasıyla önemli bir yerde durmaktadır.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 17 Kasım 2023
  • 13:30

Üniversitelere ve üniversitelilere dönük baskı, yasak, gericilik ve ticari uygulamaların önünün açılması, hatta bizzat bu saldırıları hayata geçirilmesinin adıdır Yükseköğretim Kurulu (YÖK). Bu nedenle üniversite gençliği, 12 Eylül askeri faşist darbesinin artığı olarak kurulan YÖK'e karşı kuruluş yılından bugüne 6 Kasımlarda eylemler yapıyor. Denebilir ki, yakın geçmişte YÖK protestosu için adeta miting alanına çevrilen üniversite önleri, bugün gelinen noktada lokal basın açıklamalarına daralmış durumdadır. Bu tablonun gerisinde 2015 yılından itibaren akademiye dönük artan saldırılar, toplumsal mücadelenin geriliği, gerici toplumsal atmosfer ve gençlik hareketinde yaşanan zayıflık yer alıyor. 

Ancak İstanbul’da son 6 Kasım eylemlerinde ortaya çıkan zayıf ve parçalı tablo büyük oranda gençlik örgütlerinin öznel sorun alanlarından kaynaklandı. DGB olarak bu süreç içerisinde eylem birliğinin sağlanabilmesi için girişimlerde bulunduk, çaba sarf ettik. Ancak, birleşik bir eylem örgütlenebilmesi için ortaya koyduğumuz çabalar bazı gençlik örgütleri tarafından yanıtsız bırakıldı. Bu durum, özellikle ortaklaştırılmak istenen eylem ve kampanya süreçlerinde bir siyasal tutum olarak karşımıza çıktı. Bu tutumu eleştirmeyi, bizzat gençlik hareketine karşı duyduğumuz sorumluluğun bir gereği olarak görüyoruz.

***

Ekonomik, toplumsal, siyasal vb. tüm krizlerden doğrudan etkilenen gençlik öfke biriktiriyor. Zira bu çürümüş düzen gençliğe baskı, zorbalık, hak gaspı ve geleceksizlikten başka hiçbir şey sunamıyor. Bu sorunların gençlik içerisinde biriktirdiği öfkeyi yakın zamanda Zeren Ertaş eylemlerinde gördük. Onlarca şehirde, birçok KYK yurdunda binlerce öğrenci benzer sorunlar üzerinden, kimi yerlerde somut talepler etrafında eylemler gerçekleştirdi. 

Bugünün ihtiyacı parçalı/dağınık bir tablodan ziyade, ortak talepler ekseninde gençlik örgütlerinin, üniversite topluluklarının, kol-kulüp çalışmalarının ya da dayanışma türü örgütlenmelerin yan yana gelip ortak zeminlerde hareket edebilmesidir. Bugün gençlik örgütlerinin omuzlarındaki en büyük sorumluluk, gençliğin zaman zaman ortaya koyduğu tepki eylemlerini ve kimi çıkışlarını ortak talepler etrafında birleştirebilmek ve mücadeleyi büyütmektir. Ancak gelinen noktada kimi gençlik örgütlerinin bu yaklaşımdan fazlasıyla uzak olduğunu görüyoruz.

Gençliğin barınma ve yaşam hakkı üzerinden yurt ve okul gibi yaşam alanlarını eylem alanına çevirdiği şu günlerde 6 Kasım’ı karşıladık. Fakat, eylemli sürecin yarattığı olanaklar İstanbul’da değerlendirilemedi ve güçlü-birleşik bir 6 Kasım eylemi örgütlenemedi. 6 Kasım gündemiyle yapılan toplantılarda eylemde kullanılacak imza konusunda (“gençlik örgütleri” mi olsun “üniversite öğrencileri mi”) ayrışma yaşandı. Görünürde ayrışmanın kendisi imza üzerinden yaşansa da özünde bunun gerisinde dar grupçuluk, kitle kuyrukçuluğu ve kitlenin geri zeminine yaslanan bakış açısının yer aldığını biliyoruz.

YÖK'ün kuruluş amaçlarından birinin üniversitelerde ilerici-devrimci örgütleri tasfiye etmek, tüm ilerici birikimi yok etmek olduğu tartışmasız bir gerçekliktir. Peki, 6 Kasım gibi bir günde örgütlülüğün meşru olduğunu silikleştirmek/üstünü örtmek ne anlama gelmektedir? “Bağımsız öğrenciler kaygı duyuyor”, “örgütlülüğü meşru görmüyor”, “gençlik örgütleri imzası ile kampüs içerisinde dağıtılacak materyallerin öğrencilerde karşılığı olduğunu düşünmüyoruz” diyerek örgütlü kimlikten kaçınma hali, üstelik bunu kitlenin geri zeminlerine yaslanarak örgütlü olmayı kriminalize etme tutumu bugün ne yazık ki bazı gençlik örgütleri içerisinde yaygın bir eğilim haline gelmiş durumdadır. Devrimcilerin temel sorumluluklarında birisi de örgütlü olmanın nefes almak kadar doğal olduğunu kitlelere anlatabilmek, tam da bu noktadan kitlelerin geri yanlarına müdahale etmektir.

Elbette bu tutumla ile ilk defa 6 Kasım sürecinde karşılaşmadık. Bu uzun yıllardır olan ancak bu dönemde daha da belirginleşen bir eğilimdir. İçinden geçtiğimiz dönemin hiç kuşkusuz gençlik örgütlerinde yarattığı bir düzey geriliği var. Bunu Suruç eylemlerinde tutuklanan arkadaşlarımız için başlattığımız kampanya sürecine dönük ciddiyetsiz yaklaşımlardan, sorumluluk almaktan uzak bir şekilde yürütülen tartışmalardan, hatta kimi zaman ölü taklidi yaparak tartışma yürütmekten bile kaçınan tutumlar üzerinden de gözlemlemiştik. Tüm bunlar kimi gençlik örgütlerinin gençlik hareketini ileriye taşıma kaygısından çok uzak olduğunu göstermektedir. Bugün gelinen noktada 6 Kasım YÖK eyleminin parçalı tablosu esasında gençlik örgütlerinin düzeyinin de bir göstergesidir. Gelinen yerde kimi gençlik örgütlerinin bir tür “siyaset yasağı” uygulamak istemesi ve propaganda serbestliğini çiğneme hali her zamankinden daha aleni ve pervasız bir noktaya gelmiştir. 6 Kasım sürecine dair tekil tekil kurumlara, sergilenen pratiklere ve sarf edilen sözlere dair söylenebilecek sayfalar dolusu eleştirimiz olsa da, bunu şimdilik öncelik olarak görmüyor ve yukarıda ortaya koyduğumuz eleştirilerimizi ilerici-devrimci kamuoyuna sunmakla yetiniyoruz.

Devrimci Gençlik Birliği olarak yakın dönemde yaşanan 2018 bölünme eylemlerinde, Boğaziçi Direnişi'nde, barınma ve Zeren Ertaş eylemlerinde gençliğin birleşik, kitlesel ve militan mücadelesini örgütlemeyi esas aldık, bu bakış açısını bulunduğumuz her alanda ifade ettik. Birleşik, kitlesel ve militan bir devrimci gençlik mücadelesini var etme sorumluluğunu ise gençlik hareketi içerisinde yer alan her devrimci-ilerici gençlik örgütünün omuzlarında duran ciddi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Böylesi gerici, baskıcı ve boğucu bir atmosferde, kitle hareketinin yer yer anlamlı çıkışlar sergilese de genel olarak geri olduğu bir dönemde, gençliğin birleşik mücadelesini örgütlemek güncel olarak fazlasıyla önemli bir yerde durmaktadır. Bu bağlamda, eleştirdiğimiz pratiğin temsilcisi olan gençlik örgütlerini 6 Kasım sürecindeki tutum ve tavırlarını gözden geçirmeye, gençlik mücadelesinin güncel ihtiyaçları ve sorumlulukları üzerinden sonuçlar çıkarmaya davet ediyoruz.

İstanbul Devrimci Gençlik Birliği

Kasım 2023