Yemen, Rojava ve Amerikan emperyalizmi

Tarih emperyalist zorbaların ezilen halkları özgürleştirdiğine tanık olmamıştır; olmayacak da! Zira böyle bir şey eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Emperyalizm her zaman sömürü, yağma, talan, köleleştirme, yıkım, kıyım ve sömürgeleştirme peşinde olmuştur. Proletaryanın devrimci eylemiyle yıkılıp tarihin çöplüğüne atılana kadar da böyle kalacaktır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 23 Aralık 2018
  • 19:15

ABD Başkanı Donald Trump’ın işgalci güçlerini Suriye topraklarından çekeceğini ilan etmesi, farklı tartışma ve analizlere vesile oldu. Emperyalist ABD rejiminin etkili bazı isimleri dahil, Trump’ın kararı sert tepkilerle karşılandı. Trump’ın Savunma Bakanı James Mattis, şefiyle yaşadığı görüş ayrılığı nedeniyle istifasını sundu. Mattis’in ardından ABD'nin IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk da istifa etti.

Trump’ın aldığı kararı nasıl, ne zaman, ne oranda uygulayacağı henüz net değil. Ancak Trump’ın savunma konusunda yaptığı iddialı çıkışlar, bu konuda 180 derece dönüş yapmasını zorlaştırıyor. Görünen o ki, tümüyle olmasa bile ilerleyen haftalarda aldığı kararı bir şekilde uygulamak durumunda kalacaktır.

***

Trump’ın kararı ABD iktidar odaklarının bir kesimi, Avrupa emperyalistleri, Suudi Arabistan, siyonist İsrail gibi güç odakları tarafından eleştirildi. Ankara’daki Amerikancı saray rejimi ise, henüz net bir renk vermiş değil. Fırat’ın doğusuna saldırı tehditleri savurup duran AKP şefi, bir süre bekleyeceklerini ilan etti.

İşgalci ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi, PYD ile ona yakın güçler tarafından tedirginlikle karşılandı. Bir NATO devleti olan Türkiye’ye karşı ABD’nin sağladığı “koruma”ya angaje olan Kürt hareketi, AKP-saray rejiminin kaba saldırganlığıyla karşı karşıya kalmanın telaşına düştü. Salih Müslim örneğinde olduğu gibi, bazı isimler farklı telden çalsalar da, Kürt hareketi saflarındaki tedirginliği görmek zor değil. Oysa emperyalist işgalciler kendiliğinden çekilirse, -ilk günlerde farklı bir hava esse bile- Kürt halkı başta olmak üzere bölge halkları için hayırlı bir gelişme olacaktır.

***

Kürt hareketinin ilk anda yaşadığı telaş anlaşılır bir durum olsa da, bunu emperyalist işgalcilere karşı tutum almanın bir vesilesi haline getirmek de mümkündü. ABD’nin izlediği politika ona karşı tutum alıp bölge halklarına yakınlaşmak için nesnel zemini güçlendiriyor.

Yazık ki, bazı gelişmeler, tersi yönde tutum geliştirenler olduğunu gözler önüne serdi. Beyaz Saray’ın internet sitesinde “Rojava’da kal” diye Amerika’ya yalvaran bir imza kampanyası başlatıldı. Bu alçaltıcı girişimin başını çekenlerden biri de, bir dönem Evrensel gazetesinde köşe yazan, yakın zamana kadar da Kürt hareketine yakın Artı TV’de program yapan Fehim Işık.

İmza kampanyası için “Rojava’nın Yemen olmasına izin vermeyin” başlığını uygun gören Amerika’nın yardakçıları, dünyanın en azılı emperyalist gücünden katliamı önlemesini talep ediyorlar. Suriye’yi yakıp yıkan savaşın birinci dereceden sorumlusu olan bu emperyalist güç, cihatçı katiller sürüsünü Kobanê’ye saldırtan AKP iktidarının da arkasında duruyordu. Yani Kürt halkının üzerine IŞİD’i saldırtan da güya Kobanê’yi IŞİD’den “kurtaran” da aynı emperyalist güçtür.

***

Akla ziyan olan sadece emperyalist bir güçten katliamı önlemesini istemek değil. Daha vahim olanı bunu yaparken “Rojava’nın Yemen olmaması için” sloganının kullanılmasıdır.

Bu tutum açlığa, yıkıma, ölüme terk edilen milyonlarca Yemenli ile alay etmektir. Zira Yemen halkının maruz kaldığı sınırsız vahşetin uygulayıcısı Suudi Arabistan’la suç ortakları olsa da, planı yapan ve silah sağlayan, yani esas suçlu ABD emperyalizmidir. Hal böyleyken Yemen’in adını anmak eğer emperyalizme umut bağlamanın yarattığı bir siyasi körlük değilse, bilinçli bir emperyalizm güzellemesinden başka bir şey değildir.

Tekrarlayalım ki, tarih emperyalist zorbaların ezilen halkları özgürleştirdiğine tanık olmamıştır; olmayacak da! Zira böyle bir şey eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Emperyalizm her zaman sömürü, yağma, talan, köleleştirme, yıkım, kıyım ve sömürgeleştirme peşinde olmuştur. Proletaryanın devrimci eylemiyle yıkılıp tarihin çöplüğüne atılana kadar da böyle kalacaktır.