Suriye’ye karşı savaşın başlamasından sonra üçüncü kez seçimler yapıldı. 19 Temmuz’da gerçekleşen seçimde 250 sandalyeli meclis için 1658 aday yarıştı. Çoğunluğu partilerden aday olurken, pek çok bağımsız aday da seçimlere katıldı.
Nisan ayında yapılması gereken ancak Kovid-19 salgını nedeniyle ertelenen seçimler, İdlib kent merkezi hariç ülke genelinde kurulan 7 bin 331 oy kullanma noktasında gerçekleştirildi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) denetimindeki bölgelerde ise oy verme merkezleri kurulmasına izin verilmedi. Ancak bu bölgelerde yaşayan seçmenlerin azımsanmayacak bir kısmı otobüslerle en yakın seçim bölgelerine giderek oy kullandı. SDG güçlerinin seçmenleri taşıyan otobüslere müdahale etmediği bildirildi. Seçime katılım başka mekanda gerçekleşmiş olsa da, bu bölgeleri temsil eden milletvekilleri mecliste yer alacaklar.
Kovid-19 önlemleri alınarak gerçekleşen seçimlerin sonuçları henüz netleşmedi. Seçimler Yüksek Yargı Komitesi Başkanı yargıç Samer Zemrik, katılımın iyi olduğunu, oy verme işleminin dört saat uzatıldığını, sonuçların en geç Salı sabahı açıklanacağını söyledi.
Suriye dışındaki muhalifler seçimlerin boykot edilmesi için çağrı yaptılar. Şam’da bulunan muhaliflerin bir kısmı ise seçimlere katıldı. Ancak Halk Meclisi’nin işlevinin sınırlı olduğunu belirterek, seçimlerden sonra kurulacak hükümetin giderek artan ekonomik, sosyal, siyasal sorunlara çözüm üretebileceğine inanmıyor ve seçimlere önem atfetmiyorlar.
Bazı kaynaklar boykot çağrılarının karşılık bulmadığını, Kovid-19 salgınına rağmen katılımın yüksek olduğunu belirttiler. Ancak katılım oranı konusunda somut bilgi vermediler.
Bu seçimlerde meclisin bileşiminde değişiklik olması beklenmese de Baas partisinin bir ağırlığı olacak. Zira iktidar partisi olmanın tüm avantajlarına sahipler. Uzun süren savaşın yarattığı yıkımın siyasal yaşamı durağanlaştırmasına rağmen çok sayıda bağımsız adayın meclise girme ihtimalinden söz ediliyor. Baas dışındaki partilerin kazanacağı milletvekili sayısının ise sınırlı olacağı öngörülüyor.
***
Savaştan sonra seçimlerin ilki 2012’de, ikincisi 2016’da yapılmıştı. Bu seçim öncekilere göre daha geniş alanları kapsadı. En önemli farkı, seçimlerin Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep’te de yapılması oldu. Bir diğer yeni alan ise, uzun yıllar cihatçı çetelerin denetiminde kalan başkent Şam’ın kırsalı olan Doğu Guta’dır. Bir kısım seçmenin İdlib’den Halep’e giderek oy kullandığı da belirtildi.
Halkın adaylardan beklentisi ekonomik alanda yaşanan sıkıntıların en azından hafifletilmesi. Yanı sıra yolsuzlukla mücadele, bu suça ortak olanlardan hesap sorulması, yönetimde şeffaflık gibi taleplerin de öne çıktığı ifade ediliyor. Oluşacak yeni meclisin bu talepleri karşılaması kolay değil. Zira ülke çatışmaların yanı sıra kuşatma altında. Trump’ın ilan ettiği “Sezar yasası” ile bu sorunlar daha da derinleşecek.
Bunca zorluklara, boykot çağrılarına, haber ajanslarının seçimleri görmezden gelen tutumlarına rağmen, bazı Suriyeliler yeni kurulacak meclise önem atfediyorlar. Zira bu meclis 2021'deki cumhurbaşkanlığı seçimini ve “Yeni Suriye”nin anayasasını oylayacak.
***
Esad liderliğindeki Suriye yönetimi ise seçimlere büyük bir önem atfediyor. Yönetime diz çöktürmeyi hedefleyen ABD ile bölgedeki işbirlikçilerinin Suriye’yi “başarısız devlet” ilan etme hesaplarına karşı, sistemin kurumlarının faal olduğu, ABD dayatmalarına teslim olunmayacağı mesajı verilmeye çalışılıyor.
Geçtiğimiz hafta İran’la yeni anlaşmalara imza atan Esad yönetimi, seçimleri de yaparak, “Sezar yasası”na rağmen biz yolumuza devam ediyoruz demiş oldu. Trump’ın ambargoyu sıkılaştırmasının, Suriye halkını aç bırakmak, Esad’ı müttefiklerinden uzaklaştırmak, İran’a ve Lübnan’a basınç uygulamak gibi hedefleri var. Buna karşın Esad yönetimi, İran’la yeni anlaşmalara imza atarak ABD’nin beklediğinin tersi yönde adımlar attı. Seçimlerin yapılması ise, Suriye’de yönetimin dışarıdan dayatmalarla değiştirilmesi yönündeki girişimlere fırsat verilmeyeceği kanısını güçlendirdi.
Şam’daki bazı muhalifler ise, seçimlere atfedilen önemi kabul etmekle birlikte, Baas partisinin halk meclisindeki ağırlığını korumak için Suriye’deki özgün koşulları istismar ettiğini dile getiriyorlar.