İktidar dümenindeki burjuvazi, yükselen sınıf hareketini bastırmanın, içine girdiği bunalımı atlatmanın çaresi olarak, İtalya ve Almanya’da Mussolini ve Hitler şahsında faşizme sarılmıştı. Avrupa’nın birçok ülkesinin işgal edilmesi, bu ülkelerde sergilenen barbarlıklar ve anti faşist direnişler, 1940’ların öne çıkan olguları olmuştu.
Almanya’nın 1939 yılında işgal ettiği ülkelerden biri de Çekoslovakya idi. Tıpkı işgal altındaki diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, burada da anti faşist direnişe komünistler önderlik ediyordu. Bunlardan biri de Julius Fuçik’ti.
Fuçik, 1903 yılında işçi bir ailede doğar. Babası çelik işçisidir. Fuçik sömürünün ve sınıfların olmadığı bir dünya için mücadeleye katılır. 1921 yılında Çekoslovakya Komünist Partisi’ne üye olur. Parti yayınlarına edebi ve kültürel katkılarda bulunur. Sonrasında ise partinin yayın organının başyazarı olur. 1930’lu yıllarda pek çok kez gözaltına alınır ancak mücadelesini sürdürür. Aynı yıllarda iki kez Sovyetler Birliği’ne gider. Ekim Devrimi’nin ülkesini yerinde gören Fuçik, gördüklerini çeşitli yazılarda Çekoslovakyalı emekçilere aktarır. Bunlardan bir kitabının adı bile Fuçik’in sosyalizme olan inancını ifade eder: Yarının Dün Olduğu Ülkede.
Ülkesine dönen Fuçik çalışmalarını sürdürürken, 1938 yılında partisi yasadışı ilan edilir ve yeraltına çekilir. Mart 1939’da ise Çekoslovakya, Almanya tarafından işgal edilir. Yeraltı faaliyetlerine devam eden Fuçik, 24 Nisan 1942’de Alman siyasi polisi Gestapo tarafından yakalanır. Mayıs 1943’te Almanya’ya götürülen Fuçik, 8 Eylül’de burada asılarak katledilir. Fuçik’in en bilinen eserlerinden biri, Darağacından Notlar kitabıdır.
*
Fuçik, Pankrac hapishanesindeyken, Darağacından Notlar kitabını sigara kağıtlarına yazarak dışarıya çıkarır. Fuçik’in kısa Darağacından Notlar’ından yansıyan, yeni bir dünyaya, sosyalizme olan inanç ve idam edileceğini bildiği halde yaşamla ve davasıyla kurduğu bağdır. Aynı zamanda tutsak komünistler arasındaki yoldaşlık ilişkilerini, düşman zulmüne karşı direnişi aktarır Fuçik. Tutsaklık koşullarında, ölümü beklerken dahi inancını anlatır kitabında: “Vücut dimdik, eller dizler üzerinde kenetli, gözler, eski Petçek Bankası olan binanın bir odasının sararmakta olan duvarına mıhlanmış, elbet, düşünmeye elverişli bir durum olmasa gerek. Ama insanın düşüncelerini hazırolda durmaya kim zorlayabilir?” Neredeyse her gün hapishaneden götürüldüğü polis merkezinde tabi tutulduğu işkenceli sorgularda, kimseyi ele vermeyen Fuçik, aynı zamanda dışarıyla kurduğu irtibat sayesinde yoldaşlarını da tehlikelerden haberdar eder.
Fuçik’in Darağacından Notlar’ında dikkat çeken bir diğer yan da insan betimlemeleridir. Faşizme karşı savaşta gösterilen yararlılıklar ve ihanetler, Fuçik’in betimlemelerinde aynı zamanda partisine rapor niteliğindedir. Yargılanmak üzere Almanya’ya götürülmeden önce yalnızca birkaç saati kaldığını belirtmesine rağmen, hapishanedeki insanları yazar. Yalnızca yoldaşları hakkında değil, cellatları hakkında da, onların güçlü görünen yanlarına karşın düşkünlüklerini ve korkularını, inançsızlıklarını da yazar Fuçik. Yeni bir dünyayı temsil edenler olarak devrimcilerin, onlardan daha güçlü olduklarını şöyle dile getirir: “Hapishane mutlu bir kurum değil, ama hücrelerin kapısı önündeki yaşam, içindeki yaşamdan çok daha kasvetli.”
*
Fuçik’in Darağacından Notlar’ının son bölümü 9 Haziran 1943 tarihlidir. Bundan sonra Berlin’e götürülür. Hüküm giyer ve 8 Eylül 1943’te idam edilir.
Fuçik, Darağacından Notlar’ını “Nöbeti teslim ediyorum!” sözcükleriyle sonlandırır. Son sözü yine ona bırakıyoruz:
“Celladın ipi, ben bitiremeden boğazımı sıkarsa, geriye filmin mutlu sonunu yazacak milyonlarca insan var.”