İran ekonomisini çökertmeye çalışan Trump yönetimi ile İsrail-Suudi Arabistan ikilisinin hedeflerine ulaşmaları zor görünüyor. Zira İran petrolü ile Körfez şeyhlerinin petrolü aynı güzergahtan, Basra Körfezi’nden geçerek dünya pazarlarına ulaşıyor. Yani Basra Körfezi’nin kapatılması, sadece İran’ın değil, Körfez şeyhlerinin de petro-dolar akışının kesilmesi anlamına gelecek.
Basra Körfezi’ni kapatmak İran için zor bir şey değil. Nitekim ABD’nin küstahça tehditlerine yanıt veren İranlı yetkililer, “Petrol satışımızı engellerseniz, körfezi kapatırız” diye uyarı yapıyorlar. Bu noktanın ABD ile bölgedeki işbirlikçilerinin “Aşil topuğu” olduğunu bilen İranlı liderler, “Bize petrol sattırmazsanız, körfezdeki işbirlikçileriniz de petrol satamaz” mesajın sık sık yineliyorlar.
Bu konudaki son uyarıyı bizzat İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yaptı. “Amerika şunu bilmeli ki, İran petrol ihraç edemezse Körfez’deki hiçbir ülke petrol ihraç edemez” diye açıklama yapan Ruhani, ABD ile Suudi Arabistan-İsrail ikilisini hem uyardı hem çıkarlarını savunma konusunda kararlı olduklarını bir kez daha hatırlattı.
ABD ile işbirlikçilerinin İran’ın petrol satışını “sıfırlama” hedefi kof görünüyor. Zira İran Çin, Hindistan, Güney Kore gibi büyük kapitalist devletlere petrol ihraç ediyor. Bu ülkelerin Trump’ın talimatıyla hareket etmeleri olası olmadığı gibi, 40 yıldır ABD ambargosunun üstesinden gelen İran’ı dize getirmek de kolay değil.
Faturanın büyük kısmını emekçilerin sırtına yıkan İran yönetimi, ABD-İsrail-Suudi Arabistan saldırganlığını ise kitlelerin desteğini kazanmanın imkanına dönüştürebiliyor. Çünkü İran halklarının çoğunluğu, emperyalist/Siyonist güçlerin küstahça müdahalelerine tepkilidir.