“Arz talepten büyükse, biri daha ucuza satmaya başlar ve diğerleri onu izlemek zorunda kalırken, alıcılar, hep birlikte, piyasa fiyatını piyasa değerinin mümkün olduğunca altına düşürmeye çalışır.” Marx, Kapital’in 3. cildinde, arzın fazlalığı durumundaki piyasa eğilimini bu cümleyle özetliyor.
Bugünlerde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşler, hatta Batı Teksas Tipi (West Texas Intermediate-WTI) ham petrolde fiyatların eksilere inmesi bunun güncel bir örneğidir. “Piyasa fiyatını piyasa değerinin mümkün olduğunca altına düşürme” kuralı, bu örnekte negatif fiyat gibi bir sonuç yaratabildi.
Halihazırda bir tankerlik petrol için bile depolama sorunu yaşanıyor. Üretim fazlası o denli büyük ki, Nijerya’da çıkarılan petrolün depolanması için Türkiye’de yer aranıyor. Rekabetin yarattığı bu sorun nedeniyle tüm petrol üreticileri payına durum ağır bir krize doğru yol alıyor.
WTI petrol fiyatlarının eksi rakamlara düşmesi bir yanıyla semboliktir ve ekonomistlerin değerlendirmelerinde kısa sürede değişeceği öngörülüyor. Ayrıca bu sorun, ABD’deki anlaşmaların yapısından kaynaklanan yanlar taşıyor. Zira WTI petrolü genel kullanımda çok anlam ifade etmiyor, daha çok ABD iç piyasasındaki işlemlerde önem taşıyor. Asıl önemli düşüş, dünyadaki ekonomik dengelere dair emare sunan Brent petrolü fiyatlarında yaşandı. Brent petrolün varili 18 yıl sonra ilk kez 20 dolar seviyesinin altına indi.
Sermaye temsilcileri anlaşamadı, beklenen düşüş geldi
Mart ayının başında Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı ham petrol üreticisi ülkelerin enerji ve petrol bakanları toplantısından herhangi bir karar çıkmamıştı. Bunun, Brent petrol fiyatlarına yansıyacağı biliniyordu. Koronavirüs salgını hem süreci hızlandırdı hem de sorunu ağırlaştırdı.
23 ülkenin petrol ve enerji bakanlarının 21 Nisan’daki 9. toplantısında, mayıs ayından itibaren petrol üretiminde günlük yaklaşık 10 milyon varil azaltma kararı alındı. Suudi Arabistan karar uyarınca saptanan tarihi beklemeden üretimini azaltmaya başladı bile.
Rusya emperyalizminin temsilcilerinden Peskov, “Duruma ilişkin kıyamet senaryosu yazmaya gerek yok. Petrol fiyatları her ne kadar olumlu bir eğilimde olmasa da bir fiyat çöküşü de yaşanmıyor. Gerekmesi halinde, petrol fiyatlarındaki düşüşün Rus ekonomisine etkisini hafifletmek için gereken tüm araçlara sahibiz” diyerek, kendi burjuvalarına güvence verdi.
Tüm dünyada benzer bir tutum hüküm sürüyor zaten. Ülkeler ya da isimler önemli değil. Sermaye adına devletler kâr hırsını besleyerek, üretim fazlasının zararını üstleniyorlar. İngiltere’nin en zengin patronlarından biri devletten kurtarma talep ediyor. Salgın nedeniyle yapılan açıklamalarda öncelik sermayenin kurtarılmasına dönük vurgulara veriliyor. Gündemdeki petrol düşüşünün yaratacağı krizler de işçi ve emekçilere yansıtılarak, emperyalist merkezlerin dünya halklarına yönelik yeni saldırganlıklarıyla dengelenmeye çalışılacaktır.
Emperyalist-kapitalist rekabet petrol üzerinden tüm çıplaklığıyla dışa vuruyor. Bu yeri geliyor OPEC üyesi olan ve olmayan ülkelerin günlük kaç milyon varil üretim yapacağı üzerinden yansıyor, yeri geliyor işgal planları yapılan Suriye petrollerinin gaspından yansıyor. Petrol emperyalizmin turnusol kağıdı olmaya devam ediyor. Fiyatlardaki düşüş geçici de olsa yaşanan olay, sistemin aşılmaz, engellenemez krizlerinin parçasıdır. Kâr hırsına odaklı burjuvazinin üretim yapısı da planlamaları da çökmeye mahkumdur.