Nahel'in trafik kontrolü sırasında polis tarafından katledilmesinin ardından bir hafta geçti. Cinayeti protesto için gece yapılan eylemlerde son iki günde düşüş görünmesi sermaye devleti tarafından başarı olarak lanse ediliyor. Günlerdir sokağa çıkma yasakları, 45 bin polis ve jandarmayla, zırhlı araçlarla banliyölerde terör estirip binlerce kişiyi gözaltına alanların “başarısı” bu kadar oluyor.
Bu bir hafta içerisinde toplamda 2508 bina hasar gördü, yüzlerce araç ateşe verildi. Sermayedarlar örgütü MEDEF şirketlerin 1 milyar Euro zarar ettiğini açıkladı. İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, zarar gören binalar arasında 105 belediye binası ile 168 okul bulunduğunu açıkladı.
Yine açıklamalardan yansıyan bir diğer önemli veriyse, tutuklananların %60'ının sabıka kaydının olmamasıdır. Yani çoğunluk ilk kez eyleme katılan sisteme öfkeli gençlerden oluşuyor. Ayrıca gözaltındakilerin üçte birinin 18 yaşından küçük olması, isyanın banliyölerdeki gençlerin sisteme karşı biriken tepkisinin patlamasından kaynaklandığını gösteriyor. Nahel’in polis tarafından öldürülmesi bu tepkinin fitilini ateşleyen olay oldu.
Fransa Adalet Bakanı Eric Dupond-Moretti de açıklama yapan düzen sözcülerinden biriydi. Senato'da hükümete yöneltilen sorular sırasında, ebeveynlere yönelik olarak, ‘yükümlülüklerini unutmuş’ olanlara ‘basit terimlerle’ açıklamak üzere bir broşür hazırladığını duyurdu. Macron da geçtiğimiz günlerde ailelere seslenerek çocukları eylemlerden çekme ‘görevlerini’ hatırlatmıştı.
Ancak kitlelerin öfkesi dinmiş değil. Önceki gün eylemler Paris çevresinde geri çekilmiş görünse de Marsilya gibi Fransa'nın diğer büyük kentlerinde artçıları yaşanabiliyor. Ayrıca iki gün önce Marsilya'da eyleme saldıran polisin bir kişiyi katletmesiyse öfkeyi taze tutuyor. Polis yine olayı örtbas etmeye çalışsa da eylem esnasında “sert bir cisim çarpması” nedeniyle ölen kişinin polisin kullandığı LBD denen sert plastik mermi yüzünden öldüğü belirtiliyor.
Bu bir hafta içinde eylemlere karşı azgın polis terörü sürerken kolluğun korunması politikalarında hiçbir değişiklik yok. Ulusal Polis Müfettişliği (IGPN) ve jandarmadaki karşılığı olan IGGN, bu süreçte binlerce gözaltı ve yüzlerce eyleme saldırının ardından sadece ön soruşturma başlattı. Bunlardan birisi 30 Haziran'da RAID (Fransa'nın baskınlarla görevli özel harekat polisleri) ekiplerinin saldırdığı Mont-Saint-Martin'de (Meurthe-et-Moselle) ve şu anda komada olan genç bir kişinin geçirdiği ciddi kafa yaralanması. Diğeri ise IGPN ve adli polis tarafından yürütülen, 1 Temmuz 2 Temmuz'a bağlayan gece Marsilya'da 27 yaşında bir erkeğin ölümüyle ilgili soruşturma. Yani hala en ciddi ölüm ve öldürmeye teşebbüs derecesindeki polis saldırıları dışında kalanlar soruşturmaya dahi konu edilmiyor.
Bu sürede sözde büyük saldırıya uğrayan L'Hay-les-Roses Belediye Başkanı Jeanbrun'a destek adı altında “cumhuriyetçi düzene geri dönüş” çağrısı yapan Macron, düzen solunu da yanına aldı. LFI ve NUPES temsilcileri de bu şova alet oldular.
Ayrıca Macron yeni düzenlemelerle eylemlerin organizasyonunda rolü nedeniyle sosyal medya yasaklarını devreye sokmaya hazırlanıyor. Fransa Dijital İşler Bakanlığı 5 Temmuz’da AFP'ye yaptığı açıklamada, ayaklanmalar sırasında hükümetin talebi üzerine sosyal ağların “çok hızlı bir şekilde binlerce yasadışı içeriği geri çektiğini ve yüzlerce hesabı askıya aldığını” açıkladı. Polislere ait kişisel bilgilerden eylem çağrılarına kadar farklı birçok içerik sürekli paylaşımlarla aktarıldı. Düzen cephesinden bakanlık müdahalesiyse bu paylaşımlar kitlelere ulaştıktan sonra yapılabildiği için sistem 'hantal' kalmakla eleştiriliyor.
4 Temmuz akşamı bir depoda, 5 Temmuz günü bir kamyonet kasasında bulunanlarla birlikte bir hafta içerisinde toplamda 900 kiloluk havai fişek yakalandı. Fransa'da eylemciler sıklıkla polise havai fişeklerle saldırıyor. Satışı yasak olmasına karşın bu eylemler sırasında da yüzlerce havai fişek kullanıldı.
Katil polis için açılan bağış kampanyasına geçen süre zarfında 1,5 milyon Euro’yu bulan yardım geldi. Sarı Yelekliler eylemlerinden gözaltına alınanlar için açılan benzer bir yardım kampanyası kısa sürede devlet tarafından bloke edilmişken katil polis için kampanya kitlelerde tepkiyi büyütmesine karşın engellenmiyor. Böylece devletin kitlelere karşı üstlendiği uğursuz bir rol ve katillere kalkan olduğu gerçeği bir kez daha görüldü.
UNSA'dan polis sendikalarına karşı zayıf adım!
Otonom Sendikalar Birliği/ Union des syndicats autonomes (UNSA), yaptığı açıklamayla konfederasyon bileşeni olan Alliance ve UNSA-POLİCE sendikalarına karşı tavrını ilan etti. UNSA ulusal yürütmesinin açıklamasında, polis sendikalarından “İttifak'tan ayrılmaları” istendi.
Dün yapılan merkezi açıklamada, “Nahel'in katledilmesinin ardından ortak açıklama yapan polis sendikalarının tutumunun kabul edilemez olduğu ve konfederasyon tüzüğüne ters düştüğü için ayrılmaları” çağrısı yapıldı.
Konfederasyon çağrısında “Aşırı sağa karşı mücadeleye olan bağlılıklarını” ilan etmeleri istendi. Zira polis sendikaları, Nahel’in katledilmesinden sonra patlak veren eylemlere karşı “savaşta olduklarını” iddia etmiş, “ayaklanmalara katılan haşerelere ve vahşi güruhlara karşı mücadele” söylemi kullanmışlardı. Polis sendikalarının faşist bakış açısını yansıtan metnine karşı, UNSA’nın sadece ayrılma çağrısı yapması ve Eylül ayında yapılacak toplantıya rapor sunarak kendi tutumunu ortaya koyacağını açıklaması, zayıf bir adım olarak değerlendiriliyor.
Polis sendikasının kullandığı ırkçı terimleri kınayan UNSA Ulusal Ofisi, “genç Nahel'in ölümünden duyduğu üzüntüyü yineler ve ailesi ile arkadaşlarının duygularına ve yaslarına katılır" ifadeleriyle açıklamasını bitirdi.
Sol hareket organize oluyor!
Kitlesel öfke hareketine karşı seyirci kalan sol güçlerse en sonunda eylem çağrısı örgütlemeyi başardı. 8 Temmuz günü daha önce polis cinayetine kurban giden Adama Taraore için yapılacak eyleme katılım çağrısı yapıldı. Başta İnsan Hakları Derneği olmak üzere sol güçler, sendikalar ve derneklerden oluşan 90 kurum çağrıyı imzaladı. Çağrıyı yapan kurumlar “Vatandaş yürüyüşü” adı altında 15 Temmuz'da ülke genelinde yapılacak eyleme hazırlanıyor. Banliyölerdeki kitlesel ama örgütsüz öfke hareketi, bu eylemlerle ilk kez meydanlarda sesini duyurma fırsatı bulabilir.
Kızıl Bayrak / Paris