Myanmar ordusu, 1 Şubat’ta gerçekleştirdiği darbeyle hükümeti yıktı ve görevdeki Ulusal Demokrasi Ligi’nin (NLD) lideri Aung San Suu Kyi dahil olmak üzere çok sayıda üst düzey hükümet yetkilisini ev hapsine aldı. Bir yıl olağanüstü hal ilan etti ve kendi kendine geniş yetkiler tanıdı. Cunta yönetimi, medya ve telekomünikasyon altyapısının kontrolünü de ele aldı.
Darbeden beş gün sonra Myanmar, askeri cuntaya karşı şimdiye kadar görülen en kitlesel protestolara sahne oldu. Cumartesi günü ekonomi metropolü olan Rangoon’da düzenlenen protesto yürüyüşüne yaklaşık bin kişi katıldı. “Askeri diktatör, başarısız, başarısız; demokrasi, kazan, kazan” ve “Kahrolsun askeri diktatörlük!” sloganları atan protestocular, darbeden bu yana gözaltında tutulan ve Rohingya Müslümanlarına karşı izlediği gerici politikaya rağmen popülerliği devam eden iktidar partisi NLD şefi ile diğerlerinin serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Cuma günü Myanmar’ın bazı kentlerinde zaten protestolar gerçekleşmişti. Rangoon’da yaklaşık 200 öğrenci ve üniversite profesörü sokaklara çıkmıştı. Başkent Naypyidaw’da ve ülkenin ikinci büyük şehri Mandalay’da da protestolar düzenlendi. Askeri darbeye karşı halkın protestoları giderek artıyor. Doktorlar, öğretmenler, demiryolu çalışanları ve uçuş görevlileri ülkenin birçok yerinde gösterilere katıldı ve görevden alınan Başbakan Aung San Suu Kyi’nin serbest bırakılması çağrısını yinelediler.
Şimdiye kadar daha büyük kitlesel gösteriler gerçekleşmemiş olsa da, halkın öfkesini ifade etmek için daha çok sembol kullanılmaya baladı. Yangon Üniversitesi’nden yüzlerce öğretim görevlisi ile diğer çalışanların yanı sıra başka kesimler de Ulusal Demokrasi Ligi’in rengi olan kırmızı kurdeleleri protesto amaçlı kullandı. Myanmar’da ‘kötü ruhları uzaklaştırma’ anlamına gelen tencere-tavalara yüksek sesler vurma eylemi de birçok bölgede gerçekleştirildi. Bu arada ordunun sahip olduğu firmaların ürünlerini boykot etme çağrıları yapıldı.
Göstericilerin çoğu sosyal ağlar aracılığıyla örgütlendi. Ancak cunta Facebook’u geçici olarak engelledi. Ordunun yakın zamanda daha büyük direnişlerle yüzleşeceğine dair korkularının artığı bildiriliyor. Ordunun medya ve telekomünikasyon altyapısının kontrolünü ele alması, eylemciler arasındaki iletişimi engellemek için interneti kesmesi buna yorumlanıyor. Belirtildiği gibi kitle hareketi yayılmaya devam ederse, askeri cuntanın korkularının gerçeğe dönüşmesi ihtimal dahilinde olacaktır.