Lufthansa işçi kıyımına hazırlanıyor

Lufthansa çalışanları çok iyi düzeyde olmasa bile belli bir sendikal örgütlülüğe sahipler. Bu anlamda saldırıya direnmek için asgari bazı olanakları var. Fakat bu asla yeterli değildir. Eksik olan, tabanda, devrimci, dinamik ve kararlı bir mücadelenin örgütlenmesidir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 07 Temmuz 2016
  • 14:23

Alman hava  yolları tekeli Lufthansa 2017 yılından itibaren Avrupa çapında 16 yerde bazı işletmelerini kapatacağını ilan etti. Bu da toplamında 2 bin 400 kişinin işten çıkarılması demek oluyor. Bunların bin 700 kişisi Almanya’dan, Almanya’da da büyük çoğunluğu Frankfurt’tan olacak.

Lufthansa, kargo, servis ve teknik gibi üç ana bölümden oluşuyor. Şimdilik servis (LSG) ve kargonun bazı bölümleri kapatılmak istenenlerin başında geliyor. Lufthansa, işçilerin tepkisini azaltmak amacıyla söz konusu planın aktüel olmadığını, 2021 gibi uzak bir tarihin planı olduğunu iddia etse bile, bu gerçeği yansıtmıyor. Zira  LSG’nin Hannover, Laipzig, Berlin, Stuttgart ve Hamburg’daki bölümlerinin 2017’den itibaren kapatılacağı yönünde bilgiler alınıyor.

İşten çıkarmalar henüz firma tarafından resmen açıklanmış değil. Alınan bilgiler daha çok basına sızdırılan bilgilerdir. Fakat Lufthansa Kargo’dan 500 kişinin çıkarılacağı işletme toplantısında resmen ilan edilmiş bulunuluyor.

Lufthansa çalışanları ilk defa bu düzeyde ağır bir saldırıyla karşı karşıya karşıyalar. Fakat bu saldırı ilk değil. 2013 yılında işçiler, ücretler aynı kalmak şartıyla haftada 1,5 saat daha fazla çalışmaya ve yıllık izinlerini de üç gün daha az kullanmaya zorlandılar. O zaman çalışanların yoğun tepkisine rağmen, işçilerin örgütlü olduğu Ver.di Sendikası, “bu küçük bir kayıptır” söylemi ile uzlaşmacı bir tavır takınmış ve saldırı mücadele edilmeden sineye çekilmişti.

Yine yakın zamanda Hamburg’da teknik bölümünde  çalışan işçilerin maaşlarının %25’inden vazgeçmeleri yönünde baskı yapılmıştır.

Böyle bir sendikanın varlığından da güç alan Lufthansa tekeli, şimdi saldırılarını bir üst düzeye tırmandırmak istiyor.

Gerekçeleri her zamanki gibi demagoji ve yalandan ibaret

Kapitalist firmalar, işçi kıyımına başvururken genelde birbirine benzer gerekçelere başvururlar. Bunlar, “Kriz var, işler azaldı, rekabet edemiyoruz, zarar ediyoruz” gibi gerekçeler olmaktadır.  Fakat Almanya’nın dev tekellerinden biri olan Lufthansa için bu gerekçelerin hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. Zira Lufthansa halihazırda Almanya’nın en kârlı kuruluşlarından biridir.

Firma 2016 yılında net karını bir önceki yıla göre %6,8 arttırarak, yıllık cirosunu toplam 32,1 milyar avroya çıkardı. Lufthansa’nın bazılarını kapatmak istediği servis ve kargo bölümleri de yüksek kârlara imza attılar. Şirket 2017 yılı için 20 milyar avro değerinde 160 adet uçak siparişi vermiş bulunuyor.

Bu yüzden de Lufthansa bu alışılmış gerekçelerin yerine, “yeni çalışma stratejisi ve teknikleri, rekabet gücünü arttırma, verimliliği arttırma” gibi daha usturuplu gerekçelere sarılmaktadır.

Sonuçta Lufthansa patronları ne derlerse desinler hepsi yalandır. Asıl gerekçe azami kârdır. Onlar için çalışanların ve insanın hiç bir önemi yoktur.

İşçi kıyımının gerçek sebeplerden biri de, basına sızdırılan bilgilere göre, Lufthansa Almanya’da servis hizmetlerinin tümünü, kargo hizmetlerini ise kısmen komşu ülke Çek Cumhuriyeti’ne taşımak istiyor. Bu hiç de uzak bir ihtimal değil. Zira son yıllarda onlarca Alman tekeli Almanya’daki işletmelerine kilit vurup, işgücünün daha ucuz olduğu civar ülkelere kaçtılar. Kapitalist tekellerin bu davranışı Almanya’da son yıllarda işsizliği arttıran önemli etkenlerden biridir.

Lufthansa’nın işçi kıyımına servis ve kargo bölümlerinden başlaması da tesadüf değil. Çünkü bu bölümlerde kalifiye elemanlara fazla ihtiyaç yoktur. Sürekli giriş çıkışlar olmasından dolayı örgütlülük ve dolayısıyla pazarlık ve direnme gücü daha zayıftır. Eğer bu alanda başarılı olabilirlerse saldırıyı diğer bölümlere doğru yayacaklarından kuşku duymamak gerekir.

Lufthansa söz konusu sinsi saldırı planının startını basına bazı bilgiler sızdırarak verdi. Böylece işçilerde panik, korku ve belirsizlik havası yaratmak istiyorlar. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar. Bu arada paralı çıkış almak isteyenlere çıkışları verilecek. Hiçbir şey elde edemeseler bile işçileri bazı haklarından vazgeçirmeye zorlamayı kâr sayacaklar, ya da en azından yeni iş sözleşmesini daha kötü koşullarda imzalayacaklar.

Kâra doymayan tekel

Almanya’nın en büyük, dünyanın ise sayılı hava şirketlerinden biri olan Lufthansa 1950’li yıllarda kuruldu. Zamanla kamu payı gittikçe azaltılan tekel 1997’de tamamen özelleştirildi.

Ana merkezi Köln’de olan firma toplam 710 uçaklık bir filoya sahip. Bunun yanı sıra Germanwings, Swiss ve Austrian Airlines gibi şirketler de Lufthansa’ya aitler. Yine Brussels Airline ve Sunexpres’te belli oranlarda hisseleri var.

Kargo (logistik), servis (catering), teknik gibi üç ana hizmet sektöründen oluşan Lufthansa’nın 540 civarında taşeron firması, toplamda 119 bin 559 çalışanı var. Dünyanın yüzlerce noktasına uçan firmanın yıllık cirosu 32,1 milyar avrodur.

İşçiler için tek seçenek taban örgütlülüğü ve mücadele!

Bu tür ağır ve kapsamlı saldırıları durdurabilecek biricik, en iyi ve en kestirme yol işçilerin taban örgütlülüğüne dayalı kararlı mücadelesidir.

Bugün artık gerçek işlevinden uzaklaşmış, dahası sermayenin işçi sınıfı içindeki ajanlarından başka bir şey olamayan uzlaşmacı sendika bürokrasisini bir parça işlevli olmaya zorlayacak olan da budur.

Yoksa eğer işçiler iradelerini sendika bürokrasisine ve zaman kaybından başka bir şey olmayan “hukuki” süreçlere bırakırlarsa daha baştan kaybetmeye mahkum olacaklardır.

Lufthansa çalışanları çok iyi düzeyde olmasa bile belli bir sendikal örgütlülüğe sahipler. Bu anlamda saldırıya direnmek için asgari bazı olanakları var. Fakat bu asla yeterli değildir. Eksik olan, tabanda, devrimci, dinamik ve kararlı bir mücadelenin örgütlenmesidir.

Haberin duyulmasının ardından bağımsız bir taban örgütlülüğü yaratmak için de çeşitli çabalar içerisine girildi. Frankfurt Havaalanındaki belli ilişkileri dayanak yapan bazı devrimci güçler bu çabalarda ön ayak oluyor. Dağıtılan ilk bildirilerin yoğun bir ilgiyle karşılandığı belirtiliyor.

BİR-KAR İşçi Komisyonu da konuya duyarlı davranarak çalışmalara dahil oluyor. Söz konusu çalışmalara önümüzdeki dönem daha yoğun, daha tanımlı ve daha koordineli bir kimlik kazandırılacak.

Kızıl Bayrak / Frankfurt