İşçiler, emekçiler!
Bu yılki merkezi gecemizi emperyalist ve gerici savaşların, sosyal yıkım, yoksulluk, siyasal gericilik, ırkçılık, faşizm, ulusal boğazlaşmalar gibi yakıcı sorunların, acıların ve yıkımların yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz.
Kapitalizm kâra, emperyalizm savaşa doymuyor. Dünyanın pek çok bölgesi bir kez daha emperyalist ve gerici savaşlarla kana bulanıyor. Emperyalist egemenlik ve çıkarlar uğruna halklar birbirine boğazlatılıyor, etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmalar içinde adeta tüketiliyor. Özellikle günümüz Ortadoğu’su farklı uluslardan, dinsel ve mezhepsel inanışlardan kardeş halkların birleşik devrimci direnişinden yoksunluk nedeniyle, emperyalist saldırganlık ve savaşla, onun bugünkü kirli silahları olan El kaide, IŞİD vb. gibi cani çetelerin marifetiyle tam bir kan deryasına dönüşmüş bulunuyor.
Öte yandan, sosyal yıkım saldırıları da tüm hızıyla sürmektedir. İşçi ve emekçiler bugün de katmerli bir kapitalist sömürünün, baskının, işsizliğin, yoksulluğun, eşitsizliğin, aşağılanmanın ve gelecek güvencesinden yoksunluğun pençesinde kıvranmaktadır.
Burjuvazi “demokrasi” yerine kopkoyu bir siyasal gericilikle yönetmeye çalışıyor. Daha düne kadar demokrasinin kalesi olarak övünen Avrupa’nın tüm devletleri birer polis devletine dönüşüyor. Irkçılık her yerde bir devlet politikasıdır. Faşizm yıllar sonra yine yakın bir tehlike haline gelmiştir. Dün Hitler belası ve Nazi vahşeti vardı, günümüzde neonaziler var. Kısacası kapitalist barbarlık insanlığı öncekilerden de daha büyük bir yıkıma sürüklüyor.
Emekçi kardeşler!
Sadece işçi ve emekçilerin değil, tüm insanlığın kapitalist barbarlıktan kurtulması acil ve yaşamsal bir sorun haline gelmiştir. İnsanlık bugünkü kapitalist barbarlık düzeninden kurtulacaksa eğer, bu ancak sosyalizm sayesinde olabilir ve sosyalizm sayesinde olacaktır. Kapitalizmin insanlığa hazırladığı felaketli sondan kurtulmanın bunun dışında bir yolu, bundan başka bir olanağı yoktur.
Sosyalizm ise ancak işçi sınıfı bağımsız devrimci bir güç olarak burjuvazinin karşısına dikilir ve onu yıkmak üzere emekçileri kendi etrafında birleştirebilirse, bir özlem olmaktan çıkıp bir gerçek haline gelebilir. Bu düşünceye olan sarsılmaz inancımız nedeniyledir ki biz komünistler asıl dikkatimizi işçi sınıfına veriyoruz, pratik çabamızın ve enerjimizin en büyük bölümünü işçi sınıfını devrimcileştirmeye, onu bağımsız ve örgütlü bir güç olarak devrimci sınıf savaşına yöneltmeye ayırıyoruz.
Kardeşler!
İçinde bulunduğumuz yılın Şubat ayında İstanbul/Hadımköy’de kurulu bir Amerikan tekeli olan Greif fabrikasında, iki ayı fabrika işgali olarak yaşanan bir büyük işçi direnişi gerçekleşti. Biz komünistlerin yılları bulan emeğinin ürünü olan bu direniş, tıpkı 60’lı yıllardaki Kavel direnişi gibi, sınıf hareketinin tarihine unutulmaz bir iz bıraktı. Bu direniş aynı zamanda farklı uluslardan, dinsel ve mezhepsel inanışlardan işçilerin birleştiğinde nelere muktedir olduğunun da yeni bir örneği oldu. Komünistler olarak yeni dönemin önünü açan bu militan direnişi unutmadığımızı da göstermek üzere, bu yılki gecemizin şiarını, “Kavel'den Greif'a, İşçi Sınıfı Savaşacak, Sosyalizm Kazanacak!” olarak belirledik. Bu şiarı son derece anlamlı buluyoruz ve parti olarak fazlasıyla önemsiyoruz. Zira, bu şiar, insanlığın ve dünyamızın bugünkü en temel ve en acil ihtiyacını vurgulamakla kalmıyor, bu ihtiyacın karşılanmasına önderlik edebilecek biricik sınıfın, işçi sınıfının er-geç bunu başaracağına duyulan güçlü devrimci inancı da dile getiriyor.
Bu inancımızla tüm işçileri, emekçileri, devrimcileri gecemize katılmaya çağırıyoruz.
Gece Tertip Komitesi