“Bilinen bir sır” olan Cemal Kaşıkçı cinayeti nihayet Ortaçağ kalıntısı Suudi Arabistan rejimi tarafından itiraf edildi. Günlerdir cinayeti itiraf etmek için “uygun bir formül” arayan Suudiler, uyduruk bir hikaye ile cinayeti izah ettiler.
Suudi rejimi adına yapılan resmi açıklamada, “konsoloslukta bulunan başka Suudi vatandaşlarla çıkan tartışmanın arbedeye dönüşmesi sonucunda Adnan Kaşıkçı hayatını kaybetti” iddiası ortaya atıldı.
Cesedin akıbetine dair soruları karşılıksız bırakan resmi açıklamanın bir ciddiyeti olmamakla birlikte, bazı merkezlerin yaydığı “gizemli” hava ortadan kalkmış oldu. Cinayeti resmen de üstlenen Suudi krallığı birkaç figüranı kurban ilan edip, konuyu kapatmayı deneyecektir.
***
Cinayetin resmen üstlenilmesinden sonra bir açıklama yapan ABD başkanı Trump, 110 milyar dolarlık silah satışı anlaşmasını koruyup Suudi Arabistan’a “bir tür yaptırım” uygulamayı tercih edeceğini söyledi.
Suudi rejiminin açıklamasının “ilk büyük adım” olduğunu iddia eden Trump, “Ancak kendi değerlendirmemiz henüz bitmedi. Şu anda bir sonuca varmak için erken” dedi. Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüştükten sonra kararlarını açıklayacaklarını söyledi.
Trump yönetiminin cinayeti Muhammed bin Selman’ı köşeye sıkıştırmak ve ondan daha çok para sızdırmak için “bulunmaz bir fırsat” olarak değerlendireceğinden kuşku duyulmuyor. Zira cinayetten kısa bir süre önce ABD’nin Suudi kralını himaye ettiğini söyleyen Trump, serveti trilyon doları bulan kralın bunun bedelini ödemesi gerektiğini, küstahça bir üslupla ilan etmişti.
Konsolosluk cinayetini fırsata çevireceğinden kuşku duyulmayan Trump ve avenesinin tek derdi, Suudi rejiminden daha çok petro-dolar sızdırmaktır. Kaldı ki, Trump yönetimi eğer bu cinayete ortak değilse, büyük bir ihtimalle işleneceğini önden biliyordu. Hal böyleyken cinayetle ilgili edilen ve edilecek “yüce” lafların kaba riyakarlıktan öte zerre kadar bir değeri olmayacaktır.