Her yıl Ocak ayında İsviçre’nin Davos kentinde toplanan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bu yıl, pandemi nedeniyle mayıs ayına ertelendi ve tarihte ilk kez Davos dışında bir yerde, Singapur’da gerçekleşecek. WEF, gelenekselleşmiş olmak üzere toplantı başlamadan bir hafta önce Küresel Riskler Raporu’nu açıkladı. Raporun, Dünya Ekonomik Forumu’nun kısa, orta ve uzun vadeli riskleri tespit etmek üzere Marsh, McLennan ve Zürih Sigorta Grubu’nun katkısıyla 841 küresel uzman ve karar alıcı tarafından hazırlandığı belirtiliyor. İnsanlık ve doğa için “ürkütücü risklere” işaret eden rapor, sadece durum tespitinde bulunmuyor, aynı zamanda güya “çözüm” amaçlı tartışmalar da öne sürüyor.
2006 yılından bu yana pandemiler konusundaki uyarıların hatırlatıldığı rapor; kısa vadeli (2 yıl) en büyük risklerin, Covid-19 gibi “salgın hastalıklar” ve salgının ekonomik etkisiyle derinleşen “geçim krizi” olduğunu belirtiyor, salgınlar nedeniyle artan eşitsizliğe ve sosyal bölünmeye dikkat çekiyor. Önümüzdeki iki yıl içinde “küresel istikrara” yönelik en büyük potansiyel tehdidin, bulaşıcı hastalıklar ve artan yoksulluk olacağı öngörülüyor. Dolayısıyla uluslararası kapitalist hükümetleri ve şirketleri, korona pandemisinin tetiklediği sosyal krizler kadar hiçbir şey endişelendirmiyor gibi görünüyor. Bir önceki yıla kıyasla 17. sıradan 2. sıraya yükselen pandemiler en kısa vadeli riskler arasında yer alıyor. Raporda Covid-19’un, insani ve ekonomik faturasının şiddetli olduğu, eşitsizliği derinleştirip, sosyal yıkımı ağırlaştırdığı vurgulanıyor. Yanı sıra bunun sadece bir sağlık krizi olmaktan çıkıp ekonomik ve jeopolitik istikrarı temelden sarsabileceği uyarısında bulunuluyor. Raporda salgınla ilgili “yılların ilerlemesini geriye götürmekle tehdit ediyor, sosyal uyumu ve küresel işbirliğini daha da zayıflatıyor.” uyarısı yapılıyor.
“Salgın hastalıklar” ve “geçim krizinin” yanında raporda; “beklenmedik hava olayları”, “siber güvenlik tedbirlerinin yetersiz olması”, “dijital dünyada eşitsizlik”, “ekonomide uzun süreli durgunluk”, “terörist saldırılar”, “gençlerde hayal kırıklığı”, “sosyal uyumun erozyona uğraması” ve “insan kaynaklı çevresel zarar”, gelecek 2 yıl için öngörülen en yüksek riskler arasında yer alıyor.
En önemli orta vadeli küresel risk “varlık fiyatlarındaki balon”
En önemli orta vadeli küresel riskin “varlık fiyatlarındaki balon” olduğu belirtilen rapora göre; ekonomide konut, yatırım fonları, pay senetleri ve diğer varlıkların fiyatları reel ekonomiden giderek daha fazla uzaklaşıyor. “Fiyat istikrarsızlığı”, “emtia şokları”, “borç krizi”, “devletlerin ilişkilerinde kırılma”, “devletler arası çatışma”, “siber güvenlikte başarısızlık” ve “teknik yönetişim başarısızlığı”, orta vadedeki en yüksek riskler arasında yer alıyor.
Uzun vadede, etkisi yüksek temel riskler ise; “kitle imha silahları”, “devletlerin çöküşü”, “biyolojik çeşitlilik kaybı”, “doğal kaynak krizleri”, “sosyal güvenlikte çöküş”, “çok taraflılığın çöküşü”, “sanayide çöküş”, “iklim değişikliğiyle mücadelede başarısızlık” ve “bilime karşı duruş” olarak sıralanıyor.
İklim krizi yine başlıca risklerden biri
İklim değişikliğini büyük bir risk olarak vurgulayan WEF yöneticisi Saadia Zahidi, “Buna karşı aşı yok” diyerek iklim krizini pandemiden sonra en büyük zorluk olarak tanımladı. Hükümetleri, şirketleri ve toplulukları birlikte çalışmaya çağıran WEF genel müdürü Saadia Zahidi, ayrıca “Ekonomik eşitsizliklere ve sosyal bölünmelere karşı eylemsizlik, insanlık için hala varoluşsal bir tehdit olan iklim değişikliğine karşı eylemi daha da engelleyebilir” dedi.
Emperyalist kapitalist düzenin istikrarı için çaba harcayan bu sözcülere göre, iklim sorunları, örneğin biyolojik çeşitlilik kaybı da dahil olmak üzere bu çerçevedeki bir dizi sorun “insani sorunların merkezine taşınacaktır.” Kısa vadeli riskleri azaltmaya yönelik önlemler de iklim değişikliğiyle mücadelenin bir parçası olarak görülüyor. Dramatik hava olaylarıyla birlikte iklim değişikliği, buna karşı mücadelede başarısızlık ve insanların neden olduğu çevresel hasarın dünya için en büyük tehdit olarak kabul edilmesi, WEF’in Küresel Riskler Raporu’nun değişmeyen ana konusu olmaya devam ediyor.
“Akıl sağlığı krizi” uyarısı
WEF, önceki yıllara nazaran mevcut krizlerin, sosyal ve psikolojik sorunları boyutlandırdığını vurguluyor. Sigorta komisyoncusu olan Carolina Sounds’tan Marsh; çocuklar için okul durumunun zorluğunun, kitlesel işsizliğin ve yaşanan yalnızlığın birçok insan için giderek “daha endişeli, mutsuz ve yalnız bir dünyaya” yol açtığı ve bu nedenle bir “akıl sağlığı krizi” konusunda uyarıyor. Rapor ayrıca “Dünya çapında yaklaşık 700 milyon insanın akıl sağlığı sorunlarından muzdarip olacağı” tahmininde bulunuyor. Rapora göre, genç yetişkinler için korona salgını halihazırda mali krizden bu yana ikinci büyük küresel krizdir. “Bu nesil ciddi eğitimsel, ekonomik ve zihinsel sağlık sorunları ile karşı karşıyadır.”
Rapor, “Küresel riskler artıyor, ancak bunlarla savaşmak için kolektif irade zayıflıyor. Bunun yerine, bölünme genişliyor” diyor. WEF Başkanı Brende de bu yönde, “Birçok ülkede kutuplaşma artıyor. Bazı durumlarda, toplumları bir arada tutan sosyal sözleşmeler yıpranıyor.” yorumunu yapıyor.
WEF raporu özetle, kapitalist düzenin iddia ettiği “küresel istikrar” konusundaki çıkışsızlığını gözler önüne seriyor. Raporda öne sürülen “çözümler” de iktisadi, sosyal, siyasal ve ekolojik sorunları ortadan kaldırmayı değil, bunları yalnızca “yönetmeyi” amaçlıyor. Zira bunun özünde, sermayedarların sorunsuz bir şekilde azami kâr elde etmelerini sağlamak için yeterli sosyal ve ekonomik istikrar yaratmak amacı bulunuyor.