Bugün (22 Eylül) Bern’de 20 bin kişi eşit işe eşit ücret için yürüdü. Kadın örgütleri, sendikalar ve sol partilerin çağrısı ile İsviçre’nin her yerinde sendikalar tarafından tutulan ekstra tren ve otobüslerle akın akın Bern’e gelene kitle Schützenmatte Meydanı’nda bir araya geldi. Burada yapılan konuşmaların ardından kitle parlamento binasına (Bundeshaus) doğru harekete geçti. Parlamento binası önündeki Bundesplatz Meydanı’nda bitiş yerine gelen binler, burada yapılan konuşmalar eşliğinde slogan atarak Pazartesi günü parlamentoda başlayacak olan görüşlerin takipçisi olacaklarını dile getirdiler. Canlı ve coşkulu geçen yürüyüş burada yapılan mitingle sona erdi, mücadele takvimi ise devam edecek. Bu takvimin finali 14 Haziran 2019 da ‘kadın isterse hayat durur’ başlığı altında yapılacak olan ve bir milyon işçi ve emekçiyi hedefleyen kadın grevi (Frauenstreik) olacak.
İsviçre’de eşit işe eşit ücret talebi (Gleiche Lohn für gleiche Arbeit) uzun yılları alan bir mücadele tarihine sahip.
İlk defa 1981 yılında kadın örgütleri ve sendikaların yürüttüğü mücadelenin yarattığı politik atmosfer karşısında harekete geçmek durumunda kalan İsviçre Parlamentosu eşit işe eşit ücreti yasal “güvenceye” almış ve ancak aradan geçen yıllara rağmen değil özel sektör, kamu sektöründe bile ancak göstermelik olarak uygulayabilmişti.
10 yıl aradan sonra, 1991 de kadın emekçiler bu duruma daha fazla sessiz kalmayarak 14 Haziran 1991 de bir günlük greve gitmişlerdi. Kadınlar Grevi (Frauenstreik) adı verilen greve İsviçre çapında 500. bin kadın emekçi katılmıştı Bu grevi takip eden haftalarda, aylarda İsviçre Parlamentosu konuyu yeniden gündemine almış ve “Eşit işe eşit ücreti yeniden yasal güvenceye” aldığını duyurmuş ve bu defa yasayı uygulama sözü vermişti. Ancak aradan geçen 17 yıla ve verilen “yasal güvence ve uygulama” sözlerinin kağıt üzerinde kaldığı yaşanarak görüldü.
Bir süredir konuyu yeniden gündemine alan kadın örgütleri ve sendikaların yarattığı politik atmosfer karşında İsviçre Parlamentosu konuyu 24 Eylül 2018 de yeniden gündemine alacağını duyurmuştu.
Bugün kadınlar hala aynı işte erkeklerden yüzde 19’lara varan miktarda daha az ücret almaktalar. Yönetici pozisyonlarda erkeklerle eşit koşullara sahip değiller. Bu nedenledir ki bugün on binler Bern’de bir taraftan bu haksızlığa karşı öfkelerini haykırdılar, diğer taraftan, 24 Eylül 2018’den itibaren bu konuyu yeniden gündemine alacak olan parlamentoya, gelişmelerin takipçisi olacaklarını duyurmuş oldular.
Aralarında BİR-KAR’ın da olduğu Türkiyeli örgütler de yürüyüşten bir hafta önce bir araya gelerek hem yürüyüşe katılma ve hem de İstanbul’da 3. havalimanı işçilerinin direnişini dile getiren Almanca bir bildiri çıkararak dağıtma kararı aldılar ve yürüyüşe katıldılar.
Görünen o ki parlamento bu defada konuyu görüşecek, yasal güvenceyi yeniden dillendirecek ve bu sefer konunun kesin takipçisi olduğunu söyleyerek işçi ve emekçilerin öfkesinin ve tepkisini düşürmeye çalışacak.
Bunun böyle olacağını görmek için yürüyüş günü açıklama yapan İsviçre İşverenler Birliği (Schweizerische Arbeitgeberverband) Başkanı Valentin Vogt’un yaptığı açıklamaya bakmak yeterli. Vogt’a göre İsviçre’de ücret ayrımcılığı yokmuş. Az ücret ödeyen işverenler varmış. Bunlarda kadın erkek ayırımı yapmadan az ücret ödüyorlarmış.
Gelişmelerin az çok bu mahalde yürüyeceğini bilen kadın örgütleri ve sendikalar, 1991 yılında yapılan kadın grevinin 20. yılı olan 14 Haziran 2019’da ikici kadın grevinin takvimini açıklamakla birlikte bu greve bir milyon işçi ve emekçi kadının katılmasını hedeflediklerini duyurdular.
Kapitalizm koşullarında eşit işe eşit ücretin gerçek anlamda hayata geçmesinin kapitalizmin doğasına aykırı olduğu bilinse de bunun sınırlarını görülüyor ki yasalar değil mücadele belirleyecek.
Kızıl Bayrak / İsviçre