Proletaryanın devrimci eylemini örgütlemek için…
Ekim Devrimi’nin 105., Yeni Ekimlerin Partisinin 24. yılı vesilesiyle gerçekleştirilen gecede emeği geçen herkesi devrimci duygularımızla selamlıyoruz.
Bilindiği gibi kapitalist-emperyalist dünya düzeni derin bir kriz içinde. Dünyanın her yerinde krizin faturasını işçilere, emekçilere, mazlum halklara kesmek için adımlar atıyorlar.
On yılların sistemli saldırılarıyla sersemletilmiş, sınıf ve mücadele kimliği aşındırılmış milyonlar yaşanan sorunlar karşısında, sokaklara her zamankinden güçlü çıkmaya başladılar. Bugün sınırlı istemlerle sokağa çıkan kitleler dahi sistemin efendilerinin korkularını büyütmeye yetti.
Ülkemizde de kapitalist sömürü düzeninin efendileri her gün yeni bir saldırı dalgasını hayata geçiriyorlar. Milyonların sömürüsü ve esareti üzerinden sefil, gerici sömürü düzenlerini sürdürmeye çalışıyorlar. En sıradan hakları dahi gasp ederek milyonları kendi karanlıklarına gömmeye çalışıyorlar. Uzun yıllardır dinci-gerici iktidarın çok yönlü kuşatmasıyla sersemletilmiş milyonlar üzerlerindeki ölü toprağını yavaş yavaş atmaya başladı. Özellikle gericiliğin ideolojik kuşatmasını yaran anlamlı çıkışlar, geleceğe daha hızlı adımlarla yürümenin zeminini düzlüyor. Böylesi bir ortamda devrimcilere düşen görev ise sermaye düzeni ve gerici iktidara karşı işçi sınıfı ve emekçilerin devrimci ideolojisini, programını ve buna uygun pratiği daha geniş kesimlere taşımaktır. Aksi her adım düzenin yıpranan bir aktörünün yerine başka bir aktörünün kitlelerin karşısına çıkartılması, parlatılması demektir.
Dostlar, yoldaşlar,
Burjuva cumhuriyet kurulduğu tarihten bu yana Osmanlı’dan devraldığı baskı ve zorbalığını sürdürüyor. Burjuva Cumhuriyet'in 99 yıllık tarihi aynı zamanda devrimcilerin, ilericilerin, mazlum halkların katliamlarıyla şekillenmiş bir tarihtir. Tüm baskı ve zorbalığa rağmen bu topraklarda devrim ve sosyalizm mücadelesi yok edilememiştir. Gelinen aşamada ise her yönüyle çürümüş ve yıkılmayı bekleyen bir burjuva cumhuriyeti karşımızda durmaktadır. Bunca baskı ve katliama karşı bu topraklarda devrim davası ve sosyalizm bayrağı hiçbir zaman yere düşmedi. Birileri bu bayrağı kendi sefil, düzen içi heves ve hayallerine malzeme yapmaya kalkışsa da gerçekler gün gibi ortadadır. Bu topraklarda devrim davasında ısrar etmek demek düzeni tüm kurumlarıyla birlikte yıkma mücadelesini büyütmek demektir. İşçi sınıfını devrim ve sosyalizm mücadelesine kazanmak ve tüm zorluklara rağmen bunda ısrar etmek demektir. İşçi sınıfını sadece ekonomik mücadele sınırlarında ele almak, sandıkta oy verecek bir kitle olarak görmek, devrimci görünüm altında düzenin restorasyonunun aparatı olmak açık bir kaçkınlıktır. Tasfiyeciliğin ve ideolojik gerilemenin geldiği düzeyin göstergesidir.
Bugün geniş yığınlar Marksizm ışığında devrim ve reform arasında temel ayrımları göremeseler dahi devrimden öyle ya da böyle uzaklaşmış hareketler tarih önünde büyük bir suçun ortaklığına soyunduklarını unutmamalıdırlar.
Partimiz tüm bu gerçekler ekseninde tarihimizden de güç alarak, tüm zorlukları göğüslemeye, devrim ve sosyalizm bayrağını dalgalandırmaya devam etmektedir. Ülkemizdeki baskı ve zorbalık koşullarında son birkaç yılın deneyimlerine bile bakıldığında partimizin bu konudaki ısrarını perdelenmiş gözler dahi görecektir. Ülkede yaprak kıpırdamadığı, baskı ve zorbalığın etkisiyle temel değerlerden vazgeçildiği günlerde, fabrika önlerinde, direniş çadırlarında, sokaklarda, baskı, gözaltı, işkence ve her türlü saldırıya rağmen devrim ve sosyalizm bayrağı partimiz tarafından dalgalandırılmıştır. Partimizin öncülüğünde atılan her adım aynı zamanda mevcut koşulları olağan görmeye başlayan, kabullenen sol çevrelere de ilham kaynağı, yaşadıkları durumdan çıkışı gösteren bir adım olmuştur. Direnişler, yürüyüşler ve partimizin önemli bir yer tuttuğu miting vb. organizasyonları küçük fakat geleceğe dair anlamlı adımlar olmuştur. Bu adımlarda partimizin yeri tartışmasızdır ve böylesi yol açıcı adımların ancak Marksizm’e, devrim ve sosyalizme bağlı, bu uğurda her türlü bedeli ödemekten çekinmeyen partilerin ve militanlarının atacağı adımlar olduğu da açıktır...
Yoldaşlar,
İstanbul'da bizlere emanet edilmiş olan parti bayrağını bilinçle, inançla, kararlılıkla dalgalandırmaya devam edeceğiz. Ülkenin ve bölgenin kaderini tayin edecek Türkiye proletaryasının devrimci eylemini örgütlemek, güçlendirmek için elimizden gelenin her zaman daha fazlasını yapacağız. Bu köhnemiş düzeni Türkiye proletaryasının başlatacağı büyük bir kalkışmayla, dünya proletaryasının tarihin çöplüğüne atacağı günler uzak değildir.
Geleceği biz kazanacağız!
Partimizin 24. kuruluş yıldönümü etkinliğine katılan tüm dostlarımızı bir kere daha selamlıyoruz.
Şan olsun Ekim Devrimi’nin 105., yeni Ekimler partisinin 24. yılına!..
TKİP İstanbul İl Komitesi
***
“Seçimimiz işçi sınıfının taleplerini örgütlemek ve bunu devrim mücadelesi ile birleştirmek olmalıdır”
Dostlar, yoldaşlar,
Ülkemizde ve dünyada kapitalizm işçilere, emekçilere ve halklara ölüm, yıkım, sömürü ve açlık dışında başka bir seçenek bırakmıyor. “Reel sosyalizmin” tarih sahnesinden çekilmesi ile birlikte burjuva ideologlar ve kapitalistler artık eşitliğin, özgürlüğün ve barışın hakim olacağı bir dünya propagandası yapıyorlardı. Bizzat kendilerinin de inanmadığı bu kötü yazılmış masal çok geçmeden yerini savaşlara, krizlere, saldırganlığa bıraktı. Son 30 yılda dünyada bunalımlar ve savaşlar her coğrafyada kendisini gösterdi. Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Gürcistan, Ukrayna...
Topraklarımızda ise işçi sınıfı 2022 yılında üzerindeki ölü toprağını atmak için önceki yılları aşan eylemliliklere başladı. Yasaları aşma eğilimi gösteren, tabandan ilerleyen bu eylemlilik dalgası ekonomik krizin gittikçe derinleştirdiği yaşam ve çalışma koşullarına karşı tepkinin ürünü olarak açığa çıktı. İzmir’de bu dalganın önemli ayaklarından olan Gemi Söküm ve TPİ grevleri sınıfımıza motivasyon kaynağı olurken, geleceğe dair önemli deneyimler bıraktı. Gemi Söküm’de 11 günlük, 22 şirketten işçilerin bir bütün olarak ilerlemesinde, TPİ’de 2 fabrikada 3500 işçinin fiili grevde tutulmasında ve çeşitli yol ve yöntemlerle birliğinin sağlanmasında komünistler özel bir rol oynamıştır. Sınıfı ile nefes alan, ısrar ve kararlılıklarıyla işçileri mücadeleye çekmeye çalışan ve yapılan her eylemin, grevin ve direnişin devrim mücadelesi ile bağını kurmaya çalışan sınıf devrimcileri hiç kuşkusuz ki partimizin 24 yılı aşan devrimci sınıf çizgisi ve programı ile sınıfına önderlik edebilecek deneyimler ve birikimler yaratmayı başabilmiştir.
Yoldaşlar, dostlar,
Ekonomik kriz ve onun en önemli yansıması olan yönetememe hali ile birlikte tekrar bir seçim dönemine giriyoruz. Tek adam rejimi, bu dönemde bilinen örnekler üzerinden baskı ve gericiliği tırmandırmak için elinden geleni yapıyor. Düzen muhalefeti, işçi ve emekçilerin değil, sermayenin ikinci seçeneği olarak kendine alan arıyor, sermayenin yeni bekçisi olmak için kollarını sıvıyor. Türkiye sol hareketi ise yılları bulan parlamenter körlüğünü başka bir aşamaya taşımak için adım atıyor. Sınıf hareketi kendine yeni kanallar ararken, topraklarımızda sınıf eylemlilikleri gerçekleşirken, hoşnutsuzluk her yönü ile artarken seçimimiz işçi sınıfının taleplerini örgütlemek ve bunu devrim mücadelesi ile birleştirmek olmalıdır. Sosyalizm davası için, bu tip bir dönemde seçeneğimiz sınıf mücadelesinin akacağı kanalı göstermek olacaktır.
Şanlı Ekim Devrimi’nin 105. yılındayız. Lenin, Ekim Devrimi için “Bu ilk zafer, nihai zafer değil henüz” diyordu. Buzu kırıp yolu açanlar devrim ve sosyalizm mücadelesi adına işçilere ve emekçilere, özellikle de komünistlere yolu gösteriyordu. Cennetin yeryüzüne inişini örgütleyenlerin mücadelesini ülkemizde omuzlayanlar 24 yıldan fazladır devrim bayrağını daha yükseklere çıkartmaya çalışıyorlar. Proletaryanın özgürleşme ve emeğin sömürüden kurtulması adına nice bedeller ödeyen partimiz, Marksizm-Leninizm’den aldığı bilimsel öz ve işçi sınıfına inancıyla devrim yürüyüşüne devam ediyor ve edecek! Habiplerden, Alaattinlerden, Ümitlerden, Hazallardan ve Sinanlardan aldığımız bu bayrağı hedefe ulaştırmak, her bir komünistin emeklerinin sonucunda açığa çıkacaktır. Nihai zafer için, sosyalizm için mücadele büyüyecek, TKİP bu tarihsel görevi kararlılıkla yerine getirecektir!
Türkiye Komünist İşçi Partisi’nin kuruluşunun 24. yılında hepinizi devrim ve sosyalizm davasına olan inancımızla selamlıyoruz!
TKİP İzmir İl Komitesi
***
“Emeğin özgürleşmesi için işçi sınıfının devrimci mücadelesini örgütlüyoruz”
Merhaba dostlar, merhaba yoldaşlar,
Şanlı Ekim Devrimi’nin 105., partimiz Türkiye Komünist İşçi Partisi’nin (TKİP) 24. kuruluş yılı vesilesi ile düzenlenen “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği!” şiarlı etkinliği ve tüm katılımcıları en içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz.
Pandeminin başlamasıyla beraber, tüm dünyada yaşanan ekonomik ve siyasal krizin derinleştiği bu dönemde işçi ve emekçiler daha ağır bir sosyal yıkımla karşı karşıyadır. Özellikle Ukrayna krizinin patlak vermesi ile bugün “bunalımlar, savaşlar ve devrimler” dönemini yaşadığımızı çok daha net görmekteyiz. Öyle ki artık tüm dünyada emperyalist hegemonya savaşları daha yıkıcı bir hal almakta ve tüm insanlığı büyük bir yıkıma doğru sürüklemektedir.
Emperyalist kapitalist sistemin bir parçası olan Türkiye’de ise dünya kapitalist krizi, sermayenin diktatörü AKP’nin yürüttüğü gerici-faşist politikalar eşliğinde daha derinden hissedilmektedir. Yaşanan krizin faturası işçi ve emekçilere kesilerek, sermaye sınıfının son yıllardaki en büyük kârları elde etmesini sağlamıştır. Tabii bunun karşılığı milyonlarca işçi ve emekçinin açlık ve yoksulluğa doğru itilmesi demektir. Bu politikaları hayata geçirmek için diğer yandan faşist baskı, zorbalık ve yasaklar arttırılmaktadır. Her gün eriyen toplumsal desteğinden kaynaklı gerici-faşist iktidar emek sömürüsü üzerine kurulu bu düzende kendi bekası için yapmayacağı şey olmadığını, yalan, demagoji, devlet terörü gibi uygulamalarla her fırsatta göstermektedir. Tek adam rejimi kendisine biat etmeyen herkesi susturmak için adeta histeriyle saldırıyor. Bu da gösteriyor ki çürümüş ve tükenmiş kapitalist düzeni de ancak faşist politikalar ile bir süre daha ayakta tutabilirler.
Ama çabaları nafiledir! Yıllardır süren baskı ve zorbalığa, sosyal yıkım saldırılarına karşı Türkiye’de anlamlı karşı çıkışlar yaşanmaktadır. Bunlar aslında büyük bir öfke birikiminin de sonuçlarıdır. Bugün için bu karşı koyuşlar parçalı, dağınık ve sınırlıdır ama geleceğin sert mücadelelerinin de habercisidir.
Partimiz yıllardır sınıfı devrimcileştirmek, onu geleceğin iktidar mücadelesine hazırlamak için canhıraş çalışmaktadır. İnsanlığın kurtuluşu emeğin özgürleşmesinden geçmektedir. Emeğin özgürleşmesi de ancak işçi sınıfının devrimci mücadelesi ile gerçekleşebilir. Bizler, insanlığın, doğanın, yaşamın geleceği için böylesi bir tarihsel sorumluluğumuzun farkındayız.
Bizler de devrimci sınıf hareketi için, partimizi Trakya’da daha da güçlendirmek için, işçi sınıfı içerisinde bütün gücümüzle çalışma yürütüyoruz.
Türkiye’de işçi sınıfının devrimci geleceğinin tek temsilcisi olan partimizin Trakya’daki neferleri olarak Sinanlardan, Haticelerden, Habiplerden, Ümitlerden, Alaattinlerden aldığımız bayrağı daha da yükseklere çıkarmak için kararlılıkla mücadeleyi büyüterek, sosyalizmi kurma yolunda her gün bir adım daha ilerlemeye devam ediyoruz…
Tüm dost ve yoldaşlarımızı bir kez daha selamlıyor, gecede emeği geçen herkese saygılarımızı sunuyoruz.
Yaşasın Türkiye Komünist İşçi Partisi!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Trakya’dan komünistler
***
“Devrim hazırlığını güçlendirme, işçi sınıfının devrimci iktidarını kurmak için bir adım öne”
Dostlar, yoldaşlar,
Ekim Devrimi’nin 105. Partimizin kuruluşunun 24. yılında “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” şiarı ile gerçekleştirdiğiniz geceyi parti ve devrim davasına olan sarsılmaz inancımızla selamlıyoruz.
Habip’in, Ümit’in, Sinan’ın, Hatice’nin, Alaattin’in yoldaşları olarak burjuvazinin başkentinde partimizin bayrağını gurur ve onurla dalgalandırmaya devam ediyoruz.
Dört nala çıplak bir faşizme doğru koşan sermaye diktatörlüğü yıkılmayı bekliyor dostlar...
Gerici-faşist AKP eliyle kurdukları tek adam rejimi bu ülkenin işçisinin, emekçisinin, kadının, gencinin, kısacası bu ülkede yaşayan hiçbir kesimin derdine çare olamıyor...
Kendi sefil boğuşmaları ile çatırdayan düzenlerini ayakta tutmak için artık baskı ve zorbalıktan başka bir çare bulamıyorlar...
Partimize, devrimci ve ilerici güçlere ve dahası hakkını arayan, ses çıkartan en sıradan emekçiye bile gözü dönmüş bir düşmanlıkla saldırıyorlar...
Saldırıyorlar, çünkü korkuyorlar...
Saldırıyorlar, çünkü çaresizler...
Sadaka ve biat kültürü ile kontrol etmeye çalıştıkları milyonları aynı ikiyüzlü düzenbazlıklarla kandırmakta zorlanıyorlar...
Zorlandıkça maskeleri düşüyor, zorlandıkça çirkinleşiyorlar...
O yüzden dostlar, yoldaşlar;
Gün, sömürücü asalakların, zorba tiranların düşen maskelerini söküp alma, onları tepesine çöreklendikleri sömürü düzenleri ile birlikte tarihin çöplüğüne gönderme günüdür...
Gün, açlıkla, yoksullukla, baskıyla, zorbalıkla ve ölümle sınadıkları milyonların öfkesi ile sömürü düzeninin üzerine üzerine yürüme günüdür...
Gün, 100. yılını kutlamaya hazırlandıkları burjuva cumhuriyetini başlarına yıkma, bu topraklarda ve dünyanın dört bir yanında sosyal cumhuriyet bayrağını dalgalandırma günüdür...
Gün, devrim hazırlığını güçlendirme, işçi sınıfının devrimci iktidarını kurmak için bir adım öne çıkma günüdür...
Ve bu onurlu görev partimizin omuzlarında yoldaşlar...
Reformist hayallere, parlamentarist sevdalara karşı da işçi sınıfını devrimci iktidar mücadelesine taşıyacak ideolojik, politik, örgütsel birikim partimizde cisimleşmiştir.
Artık bu birikim ile birlikte partimizi hak ettiği konuma taşıma sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır.
Bu bilinç, inanç ve kararlılıkla hepinizi bir kez daha selamlıyoruz.
Yaşasın partimiz TKİP!
Yaşasın devrim! Yaşasın sosyalizm!
TKİP Ankara İl Örgütü
***
“Kurtuluş pusulası işçi sınıfının devrimci programıdır”
Merhaba dostlar, yoldaşlar,
Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’nin 105., TKİP’nin kuruluşunun 24. yıldönümü vesilesiyle gerçekleştirdiğiniz “İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği” gecesini en içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz… Emek harcayan yoldaşlara, geceye katılarak partimizi onurlandıran tüm dostlara merhaba!
Yoldaşlar, gecemizin şiarı çok şey anlatıyor. Zira, sömürünün katmerlendiği, emperyalist savaşların insanlara tarifsiz acılar yaşattığı, çevresel yıkımın giderek geri dönüşü olmayan boyutlar kazandığı günümüz dünyasında; bu gidişe dur diyecek işçilerin, emekçilerin ve mazlum halkların birliği ve mücadelesi her zamankinden daha büyük bir önem kazanmış bulunuyor. Şuna inancımız tamdır ki, gelecek “Emeğin kurtuluşu insanlığın kurtuluşudur!” bilincini kuşanan, devrimci programın etrafında kenetlenen işçi sınıfı ve emekçilerin eseri olacaktır.
Bunun en güçlü tarihsel kanıtı Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’dir. 105. yılını kutladığımız Ekim Devrimi buzu kırmış, yolu açmış ve dünya işçi sınıfına ve emekçi halklara yürünmesi gereken yolu göstermiştir.
Öte yandan, bu büyük tarihsel deneyimin birikimi üzerinden yükselen komünist hareket bu topraklarda 35 yıldır, komünist hareketin ürünü olan partimiz ise 24. yıldır, devrimci çizgi ve program doğrultusunda, yılmadan, yorulmadan, büyük bir iradeyle ve sayısız bedel ödeyerek devrim ve sosyalim mücadelesini sürdürmektedir. Coğrafyamızda ve dünyada yaşanan güncel gelişmelerse, işçi sınıfının devrimci programının insanlığın kurtuluşu mücadelesinde ihtiyaç duyduğu pusula olduğunu döne döne ortaya koymaktadır.
Bizler Genç Komünistler olarak biliyor ve inanıyoruz ki; işçi sınıfının ve öncülerinin partisiyle buluşacağı, TKİP bayrağını gün be gün yükselteceği ve diğer tüm toplumsal kesimleri etrafında toplayıp birleşik mücadeleyi güçlendireceği bir döneme giriyoruz…
Bu bakış ve bilinçle geceyi örgütleyen yoldaşları ve katılımcı dostları bir kez daha selamlıyor, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” diyoruz.
Şan olsun Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’ne!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Yaşasın partimiz TKİP!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Genç Komünistler