Irak’ın petrol zengini güney kenti Basra’da başlayan kitle gösterileri ikinci haftasında... Kısa sürede Zikar, Babil, Meysan, Divaniyye, Necef, başkent Bağdat ve diğer kentlere yayılan gösteriler, Iraklı emekçilerin yolsuzluğa batmış başarısız yönetimlere karşı biriken öfkesinin vardığı boyutu gözler önüne seriyor.
Su, elektrik vb. gibi temel ihtiyaçların karşılanması, sağlık hizmetlerindeki aksaklığın giderilmesi, had safhaya varan işsizlik sorununa çözüm bulunması, yolsuzluğa batmış başarısız yöneticilerin istifa etmesi gibi talepler yükselten göstericiler, istekleri kabul edilene kadar sokakları terk etmeyeceklerini belirtiyorlar.
Emperyalist işgalin enkazı kaldırılmadı
2003’te gerçekleştirilen emperyalist işgal hem 1,5 milyondan fazla insanın katledilmesine hem Irak’ın yakılıp yıkılmasına yol açtı. Bu yıkım onarılmadan IŞİD barbarlarını Irak halkına saldırtan ABD ile suç ortakları, katliamların yanı sıra yeni enkazlar da yarattılar. Bu ise halkın yaşamını adeta cehenneme çeviriyor. İşsizlik alabildiğine yaygınlaşırken, hava sıcaklığının 50 dereceye ulaştığı kentlerde su ve elektrik gibi en temel ihtiyaçların bile karşılanamaması, sorunların vardığı boyut hakkında fikir veriyor.
Emperyalist işgal aynı zamanda bir “siyasi enkaz” da yarattı. Arapları Şii-Sünni diye bölen işgal yönetimi, Arap, Kürt, Türkmen, Asuri halkları arasında yarılmalar yarattı. Irak’ı en az üç parçaya ayırmak isteyen işgalciler, IŞİD gibi bir vebayı kullanarak bu kirli hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Halk Seferberlik Güçleri’nin etkili savaşıyla IŞİD’i hezimete uğratan Iraklılar, ABD planını kısmen de olsa boşa düşürdü. Ancak işgalcilerin oluşturduğu yeni siyasal sistem egemen sınıflar arasında sürekli rekabet ve gerilime, yaygın yolsuzluklara, adam kayırmacılığa müsait olduğundan, petrol zengini Irak’ta emekçiler en temel ihtiyaçlarından bile yoksun kalabiliyorlar.
Emperyalist işgalin karanlık gölgesi Bağdat’taki hükümetlerin üzerine çöktüğünden, hükümetler halen kayda değer bir iş gerçekleştirebilmiş değiller. Görünen o ki, yönetimde olanlar parsa paylaşımıyla meşgul oldukları için halka en temel hizmetleri sağlamakta bile aciz kalıyorlar. Kitle gösterilerinde yansıyan öfke ve kararlılık da bu sorunlar yumağından kaynaklanıyor.
“Talepler haklı ve meşrudur!”
Hayat şartlarının düzeltilmesini isteyen, onurlu yaşamanın bir hak olduğunu söyleyen emekçilerin sokaklara taşan öfkesinin haklı ve meşru olduğu konusunda bir tartışma bulunmuyor. Gösterilere provokatörlerin sızdığı gerekçesiyle kolluk kuvvetleri eylem alanlarında yığınak yapsa da, hatta kimi zaman göstericilere saldırsa da Başbakan Haydar el-İbadi de taleplerin haklı ve meşru olduğunu kabul ediyor.
Olaylarla ilgili açıklama yapan el-İbadi, halkın taleplerini dile getirmek için eylem yapma hakkı olduğunu, gösterilerde dile getirilen talepleri de haklı bulduğunu belirtti. Gösterilerin “barışçıl” zeminde kalması gerektiğini savunan el-İbadi, provokatörlerin açığa çıkartılması için çaba harcanmasını da göstericilerden istedi.
Mayıs ayında yapılan seçimlerde birinci olan partinin lideri kabul edilen Mukteda es Sadr ise, kolluk kuvvetlerinin haklı taleplerle gösteri yapan halka zarar vermemesi için çağrıda bulundu. Taleplerin haklı olduğunu belirten Sadr, göstericilerden de kamu mallarına zarar vermemelerini istedi.
Öte yandan Şiilerin Necef’teki dini mercii Ayetullah Ali es-Sistani de gösterilere destek verdi. Sistani’nin Kerbela’daki temsilcisi Şeyh Abulmehdi Kerbelayi, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, ülkenin güneyindeki gösterilere destek verdiklerini duyurdu. Kerbelayi, “göstericilerin taleplerinin yerine getirilmesi” gerektiğini belirtti.
Halk Seferberlik Güçleri’nin temel bileşenlerinden biri olan Irak Hizbullahı da eylemlerin haklı ve meşru olduğunu savunuyor. “Direniş ekseni” çizgisinde hareket eden Irak Hizbullahı’nın askeri sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, halkın onurlu yaşamasının bir hak olduğu vurgulanırken, hükümetin talepleri karşılaması gerektiği ifade edildi. Bazı provokatörlerin gösterileri istismar etmeye çalıştığını ifade eden Hizbullah sözcüsü, bu tür girişimlerin gösterilerin haklı ve meşru olduğu gerçeğini değiştirmediğini belirtti.
İlk somut adımlar
Taleplerin haklı olduğunu kabul eden el-İbadi, bunları karşılamak için çaba harcadıklarını söylüyor. Temel ihtiyaçların karşılanması için ilk adımda 3 milyar dolar ayrıldığını söyleyen el-İbadi, Necef halkı tarafından yolsuzluk yapmakla suçlanan Necef Havaalanı Yönetim Kurlunu feshettiğini de ilan etti. El-İbadi, bazı taleplerin karşılanmasının ise zaman alacağını savundu. Buna göre Irak hükümeti talepleri karşılamak için çalışmalara başladı.
Bu açıklamalar eylemlerin son bulmasını sağlayamadı. Belli ki, sokaklara dökülen emekçiler daha etkili adımlar atılmasını bekliyor. Verili koşullarda Irak hükümetinin farklı bir tutum alması kolay değil. Bu saatten sonra bazı tavizler verilmeden eylemlerin sona erdirilmesi olası görünmüyor.
Sokaklara çıkan emekçilerin siyasal eğilimlerine dair veriler yansımadı. Ancak hükümetteki partilerin en çok oyu eylemlerin gerçekleştirildiği kentlerden aldıkları da bir gerçek. Bu da hükümeti sıkıştıran önemli etkenlerden biridir.
ABD-İsrail-Suudi Arabistan yine işbaşında
Irak üzerindeki etkileri zayıflayan ABD ile suç ortaklarının gösterileri istismar etmeye çalıştığına dair yaygın bir kanı var. Son yıllarda özellikle Libya ve Suriye’de yaşananlar bu şüphelerin haklı olduğuna işaret ediyor. Zira bu “üçlü şer odağı”nın bölgeyle ilgili kirli-kanlı planları çoktan deşifre oldu. “IŞİD atı”nı kaybettikten sonra Irak’taki etkileri zayıflayan bu odağın, gösterileri istismar etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağı aşikardır.
Suriye veya Libya’da olduğu gibi, gösterilerin üçlü şer odağının istediği yöne sürüklenmesi ihtimali çok düşüktür. Zira sokaklara dökülen emekçi kitlelerin çoğu, ABD ve suç ortaklarına karşı tepkinin yaygın olduğu kentlerde yaşıyor. Bu kitle aynı zamanda IŞİD’e karşı savaşın bedelini de ödemiştir. Halk Seferberlik Güçleri’ne katılımın en yüksek olduğu bu kentlerin halkının ABD ile suç ortaklarının güdümüne girmesi olası değil.
Irak’ta devam eden kitle hareketi, büyük bir ihtimalle Bağdat’taki beceriksiz hükümeti kendine çekidüzen vermek zorunda bırakacaktır. Iraklı emekçilerin yozlaşmış hükümetlerden kurtulup onurlu bir yaşama kavuşmaları ise ancak ABD’nin emperyalist işgaline son verildiğinde mümkün olacaktır!