7,5 milyona yakın üyesi olan Genel İş Konfederasyonu (CGİL) ile İtalyan İşçi Sendikası (UİL), taban örgütlerinin basıncıyla 16 Aralık’ta sekiz saatlik bir grev gerçekleştirdiler. Grevin hedefinde 2022 bütçesinin kapitalistlerin çıkarlarını temel alan vergi yasası, emeklilik sistemi, iş güvencesizliği gibi saldırlar var. CISL sendika yönetimi ise genel grevin yanlış bir araç olduğunu iddia ederek sermayenin safında yer aldı.
''Pek çok konunun iyileştirilmesi ve reformlar gereklidir, ancak yükler farklı şekilde dağıtılmalıdır'' diye açıklama yapan CGI başkanı Maurizio Landini konuşmasında şunları da ifade etti:
"Bizim için adil vergilendirme, en düşük gelirleri korumak anlamına gelir. İtalyan emeklilerin ve çalışanların yüzde 85'i yıllık 35.000 Euro'dan az kazanıyor. Vergi yasası ise daha yüksek gelir gruplarını koruyor. Bize göre, bu yanlış bir vergi reformudur. Ayrıca halk sağlığı hizmetlerine, okullara ve eğitime daha fazla yatırım yapılmalıdır.''
2022 bütçesinde yer alan ‘vergi reformu’ yılda 50 bin avrodan fazla kazananlara avantaj sağlıyor. Yani toplumun ezici çoğunluğunun aleyhine bir düzenleme hazırlıyor hükümet. Bununla sınıflar arasındaki uçurum daha da derinleştirilmek isteniyor. Bu arada pandemi sırasında işten atmalar yasaklanmasına rağmen İtalya, AB'de işsizliğin en yüksek olduğu üçüncü ülkedir.
Roma LUISS Üniversitesi'nden siyaset bilimci Davide Angelucci, korona pandemisinin sosyal eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğini, Avrupa'nın yeniden inşa fonundan İtalya'ya büyük miktarda para akıtıldığını, emekçilerin bundan faydalanamadığını ve sendikaların seslerini yükseltmekte haklı olduğunu söyledi. "…Sendikaların bu zamanda bu talepleri güvenilir bir şekilde temsil edecek bir konumda olup olmadıkları" sorusunu da soran Angelucci, ''Sendikaların, siyasi partiler gibi kamuoyunda ve hatta çalışma dünyasında yeterince saygı görmediğini biliyoruz” dedi. Angelucci, sistemin temel kurumları gibi sendika bürokrasisinin de emek dünyası nezdinde uğradığı güven erozyonuna dikkat çekiyor.
İki büyük sendika konfederasyonu çağrısını yaptıkları sekiz saatlik grevin etkin bir şekilde uygulanması için ciddi bir çaba göstermediler. Burjuva medya bile ''Sendikalar kendi kalesine gol mü atıyor'' sorusuyla grev haberleri yaptı. Haberde ise şu eleştirel görüşlere yer verildi:
“Grev sekiz saat sürüyor, bazı bölgelerde daha uzun sürüyor. Demiryolu trafiği etkileniyor, ancak birçok bölgesel tren hala çalışıyor. Yerel toplu taşıma araçlarında metrolar, otobüsler ve tramvaylar yoğun saatlerde, Milano'da sabah 8.45'e kadar ve yine öğleden sonra saat 15'den itibaren hareket halindedir. Okullar gibi sağlık hizmetleri de tamamen grevin dışındalar. Tezgahlarda çalışanlar ise grevde yer almadı.''
Sol haber sitesi www.stol.it de eleştirel bir haber yaptı. ''CGIL ve UIL sendikalarının birlikte yedi milyondan fazla üyesi var, ancak çoğu emekli. Eleştirmenler, iki sendikayı çalışanlarla temasını kaybetmekle suçluyorlar'' vurgusunun yer aldığı haberde sendikalara şu eleştiriler de yöneltildi:
“İtalya'ya ve işçilerine karşı saçma bir grevle karşı karşıyayız. Grev asgari düzeyde aksamalara neden oldu. Roma'nın yerel ulaşım hatlarından sadece birinde gecikmeler yaşandı...”
İşçi sendikalarının başına çöreklenen bürokratik kastın mücadele etmek gibi bir derdi yok. Ancak tabandan yükselen mücadele dinamiklerini kontrol altına alabilmek için aldığı grev kararı bile hükümeti tedirgin etmeye yetti. Burjuva medya bu durumu şöyle yansıttı:
“Grevin duyurulması bile hükümette rahatsızlık yarattı...”