20 yıldır Cezayir Cumhurbaşkanı olan Abdülaziz Buteflika’nın 5. kez adaylığının açıklandığı 22 Şubat 2019’dan bu yana Cezayir’de protestolar devam ediyor.
Protestoların hedefindeki Buteflika 2013’de geçirdiği kalp krizi sonucu felç kalmıştı ve kamuoyu önüne nadiren çıkıyordu.
Aday olmasına karşı süren protestolar üzerine Buteflika 2 Nisan’da istifa etti. Anayasaya göre, “Millet Komisyonu” başkanı Abdulkadir bin Salih, geçici cumhurbaşkanlığı görevine getirildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 4 Temmuz’da gerçekleştirileceği duyuruldu.
Buteflika’nın istifası dışında yönetimde hiçbir değişiklik olmamış, sadece cumhurbaşkanlığı seçimi için tarih verilmişti. Göreve çağrılan Hakimler Kurulu, bu aldatmaca seçimde görev yapmayacaklarını açıkladı ve eski erkin tüm kurumlardan temizlenmesini talep etti.
Bu nedenle ülkede kitlesel protestolar devam ediyor. Yüz binlerce işçi, emekçi sokakları terk etmiyor. Kitleler Buteflika döneminden kalma tüm isimlerin görevden alınmasını talep ediyor, “hepsini temizleyin”, “hepiniz gideceksiniz” sloganlarıyla öfkelerini dile getiriyorlar.
Gösteriler Cezayir’le sınırlı kalmadı, İngiltere ve Fransa başkentlerine de yayıldı. Cezayirli göçmenlerce Londra ve Paris’te yapılan eylemlerde, yönetimin istifa etmesi, eski rejimin yıkılması talep edildi.
Abdülaziz Buteflika istifa etmiş olsa da, Cezayir’de yokluk ve yoksulluğun cenderesindeki işçi ve emekçiler çürümüş sisteme olan öfkelerini haftalardır sokaklarda dillendirmeye devam ediyorlar. Sermaye temsilcileri ise eylemlerin Abdülaziz Buteflika ve klanına karşı öfke sınırlarında kalması için ellerinden geleni yapıyorlar.
Fransız emperyalizminin temkinli tutumu
1830’da Fransa tarafından işgal edilen Cezayir 1962 yılına kadar Fransa’nın sömürgesi idi. Cezayir halkı Fransız emperyalizmine karşı defalarca başkaldırdı, on binlerce Cezayirli hayatını kaybetti.
Cezayir bağımsızlığını kazandıktan sonra da Fransa’nın vesayetinden kurtulma şansını yakalayamadı. Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) önderliğinde inşa edilen rejimin Fransa’ya bağımlılığı sürdü. Bugünün çürümüş, yolsuzluğu ayyuka çıkmış sisteminin adımları o günden atılmış oldu. Fransız emperyalizminin işgali sona erse de, yarattığı işbirlikçi sistem sayesinde orada kalmaya devam etti.
Bu nedenle Fransız burjuvazisi Cezayir’deki gelişmelere oldukça ihtiyatlı yaklaşıyor, diplomasi ve “nezaket” sınırları içinde kalmaya özen gösteriyor. Bunu hem Cezayir’deki Fransız sermayesinin bekası için, hem de Fransa’da yaşayan Cezayirlileri hesaba katarak yapıyor. Zira Fransa’da 4 milyon civarında Cezayir kökenli insan yaşıyor ve her 10 Fransız’dan birinin Cezayir’le ilişkili olduğu söyleniyor.
Libya, Nijerya ve Angola’nın yanısıra Cezayir’in bölgenin dördüncü zengin gaz ve petrol rezervlerine sahip olması eski sömürgecinin iştahını kabartmaya devam ediyor. Fransa doğal gaz ihtiyacının yüzde onunu, petrol ihtiyacının yüzde dokuzunu Cezayir’den karşılıyor.
Fransa’nın Cezayir ile ilişkileri komşusu Mali’ye kadar uzanıyor. Fransa Cezayir üzerinden Mali’deki terörist grupları silahlandırarak, bunlar üzerinden ülkenin kaynaklarını talan ediyor.
Fransa dışişleri bakanlığı eylemlerin ikinci haftasında yaptığı açıklamada, Cezayir’in egemen bir ülke olduğunu, seçim sürecine müdahale edilmemesi gerektiğini söyleyip, eylemlerin barışçıl niteliğine ve güvenlik güçlerinin ölçülü davranmasına vurgu yapmıştı. Olayların üçüncü haftasında ise, Buteflika’nın yeniden aday olmaktan “vazgeçmesini” takdir etmiş, sükûnet içinde gerçekleşen eylemleri ve ordunun barışçıl tutumunu övgüye değer bulmuştu. ABD dışişleri bakanlığı ise yaptığı açıklamada “Cezayir halkını ve onun barış içinde gösteri düzenleme hakkını sonuna kadar savunacağını” duyurmuştu.
“İkinci Cumhuriyet” tartışmaları
Müslüman Kardeşler’den sol yelpazeye kadar, irili ufaklı bir dizi grup ve çevre direnişte yer alıyor. Birleştikleri tek nokta, her yöne çekilebilir bir “İkinci Cumhuriyet” hayali.
Kitlelerin devrimci enerjisi içi boş bir “İkinci Cumhuriyet” tartışmalarıyla heba edilmekle kalınmıyor, bu “sihirli” sözcük burjuvazi için, eski düzeni allayıp pullayıp yeniden sunmanın imkanına dönüşüyor. Buna bir askeri darbe olasılığı da dahil.
Muhalefetin önemli bileşenlerinden olan ve parlamentoda 27 sandalyesi bulunan Sosyalist Güçler Cephesi (FFS), İşçi Partisi (PT) ve bu yelpazede yer alan irili ufaklı gruplar da “İkinci Cumhuriyet” tartışmalarını meşru kılma gayretindeler.
Cezayir işçi sınıfı, emekçileri, kadınları ve gençleri, bu çürümüş ve kokuşmuş düzenden kurtulmak istiyorlar. Ancak bunun içi boş bir “İkinci Cumhuriyet” üzerinden gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.
Cezayir işçi sınıfı ve emekçi kitlelerinin başladıkları noktaya dönmemelerinin yolu, kendi devrimci önderliklerini yaratmalarından, çözümü düzen sınırlarının dışında aramalarından geçiyor.