Ünlü İngiliz sokak sanatçısı Banksy, Akdeniz üzerinden Avrupa'ya geçmeye çalışan göçmenleri kurtarma operasyonunda kullanılmak üzere gemi satın aldı. Geminin eski bir Fransız donanma gemisi olduğu ve Banksy'nin Avrupa'da yaşanan sığınmacı krizini eleştiren eserlerinin satışından elde ettiği gelir ile alındığı belirtildi.
Gemi, Fransız anarşist feminist Louise Michel’in ismini taşıyor. Banksy’nin çizgilerini taşıyan, beyaz ve pembe renklere boyanmış olan geminin güvertesinde elinde kalp şeklinde can simidi tutan kız resmi bulunuyor.
Banksy dünyanın en esrarengiz sanatçılarından biri. Kimliğini gizli tutan ve eserleriyle siyasi mesajlar veren Sokak sanatçısının İngiliz olduğu dışında hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmemekte.
Geminin mürettebatı Avrupa çapında arama ve kurtarma çalışmalarında yer almış, deneyimli 10 kişilik bir ekipten oluşuyor. Geminin kaptanı ise daha önce Sea Watch deniz arama ve kurtarma örgütüne ait gemilerde kaptanlık yapan Pia Klemp.
İngiliz The Guardian gazetesinin haberine göre Banksy 2019 yılında eylül ayında Alman kaptan Pia Klemp’e bir e-mail göndererek “Ben Birleşik Krallık’tan bir sanatçıyım ve göç kriziyle ilgili bazı eserler yaptım, elbette bunlardan gelen parayı elimde tutamam. Bu parayı yeni bir tekne almak için kullanabilir misin?” diye yazmıştı. Kaptan Pia Klemp önce bunu bir şaka sanmıştı. Ancak bugün bunun gerçek olduğu görülüyor.
Artık Afrika ve Orta Doğu'daki savaş, çatışma ve açlık gibi nedenlerle ülkelerinde yaşama umudu kalmayan başka bir seçeneği kalmamış insanların Akdeniz’in soğuk sularında karşılaşabilecekleri tehlikelerde arama ve kurtarma faaliyetleri sürdürecek bir gemi daha var.
Louise Michel, 18 Ağustos‘ta Orta Akdeniz’e açıldı. Gemiye ait internet sitesinde, Perşembe günü Orta Akdeniz'e açıldıktan sonra 14'ü kadın 4'ü çocuk 89 kişiyi kurtardığı ve onlara güvenli bir liman arandığı ifade edildi. Gemi yardım çağrılarının göz ardı edilmesi nedeniyle Akdeniz’de mahsur kaldı.
Ağırlıklı olarak Libya ve Tunus üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışan göçmenlerin kullandığı güzergâh olan Orta Akdeniz’de Avrupa Birliği öncülüğünde arama ve kurtarma misyonu yürütülmüyor. Burada Avrupalı pek çok sivil toplum kuruluşu kendi gemileriyle denize açılırken, İtalya ve Malta'nın bu gemilere limanlarını açmaya yanaşmaması bölgede başka insani krizleri de beraberinde getiriyor. Bu misyonu üstlenen sivil toplum kuruluşları ise bir dizi yasal ve lojistik kısıtlamalara maruz kalıyor. Güvenli limanlara sahip olan İtalya ve Malta ise özellikle Korona salgını bahanesiyle göçmenleri kurtaran gemiler zorluk çıkarıyor, göçmenleri kabul etmiyor. İtalya, denize açılan göçmenleri denizde durdurularak Libya’ya geri gönderiyor.
Kaptan Pia Klemp, geminin yüksek hızı sayesinde zor durumdaki göçmen teknelerine Libya Sahil Güvenlik birimlerinden önce ulaşmayı umduklarını ifade ediyor.
Klemp 2015'ten itibaren Akdeniz'de tehlike altındaki insanların kurtarılmasına dahil oldu. “Gençlik kurtarıyor” örgütüne ait Iuventa gemisinde 14 bin kişi kurtarıldı. Klemp kişisel olarak Iuventa' gemisiyle1000 kazazedeyi kurtarmasıyla tanınır. 2017'de İtalyan savcısı Klemp’i yasadışı göçe yardım ve yataklık etmekten 20 yıl hapis ve kurtarılan kişi başına 15.000 Euro para cezasıyla yargıladı.
İuventa’nın İtalyan yetkililer tarafından el konulmasının ardından Klemp, Eylül 2017'den itibaren Sea-Watch 3'ün komutasını devraldı, ancak dokuz ay sonra yürütülen soruşturma ve hapis tehditi nedeniyle Almanya’ya döndü.
Klemp 18 Ağustostan beri Banksy‘in bağışladığı gemide Sea-Watch örgütü için kaptanlık yapıyor. Klemp bu bağlamda Banksy’nin kendisini siyasi duruşu nedeniyle seçtiğine inandığını söylüyor ve ekliyor:
"Denizdeki kurtarma faaliyetlerini insani bir eylem olarak değil, faşizm karşıtı mücadelenin bir parçası olarak görüyorum.
E. Güneş