Brezilya’da 1964-1985 yılları arasındaki askeri darbe sırasında işlenen hak ihlallerini soruşturmak üzere hükümet tarafından atanan komisyon, yabancı şirketlerin, çalıştırdıkları öncü işçileri ve devrimcileri orduya ihbar ettiğini gösteren belgeler buldu.
Brezilya’da 1964-1985 yılları arasındaki askeri diktatörlük döneminde birçok muhalif yurt dışına sürgüne gitmek zorunda kalmıştı. 1960’lı yıllar Brezilya sokaklarının da ısındığı yıllardı. Dünya çapında esen rüzgarın gücüyle askeri cuntaya karşı başlayan eylemler ve 1969’da MR-8 (8 Ekim Devrimci Hareketi) gerillaları tarafından kaçırılan ABD büyükelçisi ile Brezilya bu günlerde önemli bir gündemdi. İşkencenin ve sansürün olağan bir devlet politikası olduğu bu günlerde, Gerçekleri Araştırma Komisyonu verilerine göre 400 kişi öldürüldü ya da gözaltında kaybedildi.
Faşist darbelerin uluslararası sermayeyle açık bağlantısı
Komisyon Reuters’in şirketlerle ilgili delilleri incelemesine müsaade etti. Belgelerde yabancı ve Brezilyalı şirketlerin askeri darbeyle ilişkisinden bahsediliyor. Diğerlerinin yanı sıra dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden, Volkswagen AG, Ford Motor Co, Toyota Motor Corp ve Daimler AG’nin Mercedes-Benz biriminin de bu belgelerde adı geçiyor.
"Kara Liste "
Açığa çıkan belgeler yaşananların çok az bir kısmına, 1980 sonrasına ait. Zira büyük bir bölümü imha edilmiş. Komisyonun şimdiye kadarki en önemli keşfi, São Paulo’da devlet arşivlerinde bulunan, araştırmacıların gayri resmî olarak “kara liste” diye adlandırdıkları belgedir. Daktiloyla yazılmış listede, "Brezilya’nın Detroit’i"* olarak adlandırılan Büyük São Paulo da 63 işletmede çalışan 460 kadar işçinin isimleri ve ev adresleri bulunuyor. 1980’lerin ilk yıllarından itibaren başlayan liste, amacı solcuları izlemek ve onları baskı altına almak olan polis istihbarat teşkilatı Siyasi ve Sosyal Düzen Departmanı ya da DOPS** tarafından oluşturulmuş. DOPS, bir çok insanı gözaltına aldığı ve işkence yapmıştı.
DOPS’un listesinde en fazla isim, 73 işçiyle Volkswagen’de. Mercedes-Benz, 52 işçiyle ikinci sırada. Komisyon tarafından ortaya çıkarılan bazı belgeler, bu şirketlerin işçileri orduya ihbar ettiğini gösteriyor. Bu araştırmalar neticesinde zamanında metal işçileri sendikasında doktor olan David Rumel hakkında DOPS’a yazılmış, 9 Mart 1981 tarihli iki sayfalık mektup bulundu. Rumel'in doğum yeri ve ev adresini içeren mektupta, onun solcu geçmişi hakkında bilgide bulunuyor. Rumel'in daha öğrenciyken 1971’de Brezilya Komünist Partisi’ne katıldığı ve 1975’ten 1976’ya kadar 5 ay hapis yattığı belirtiliyor. Polis, mektupta bu bilgilerin “Volkswagen Brezilya’nın güvenlik servisi tarafından toplandığını” ifade ediyor.
Volkswagen Brezilya, Rumel ve diğerleri hakkında orduya bilgi verip vermediği hususunda Reuters’tan gelen sorulara, araştırma komisyonunun henüz kendisiyle bir temas kurmadığı karşılığını verdi. Volkswagen, Brezilya’da kendi soruşturmasını kendisinin başlatacağını iddia etti.
Merkezi Lüksemburg’da bulunan Dematic Group’un sözcüsü Cheryl Falk ise, şirketin, 1980’lerde Brezilya’daki biriminde çalışanlarla ilgili olarak herhangi bir “belge ya da kayda” sahip olmadığını söyledi. Brezilya’daki Mercedes-Benz’in bir sözcüsü de şirketin DOPS’a bilgi verdiğini “doğrulamayacağını” ve “çalışanlarının şahsi bilgilerinin muhafazasının şirketin değerleri arasında olduğunu” belirtti. Ford konu hakkında açıklama yapmadı. Toyota ve şimdi Chrysler’a sahip olan Fiat, o döneme ait potansiyel ihlallerle ilgili kayıtlarının olmadığını bildirdi. Toyota Sözcüsü Erick Boccia, “30 seneden uzun bir zaman öncesinden bahsettiğimizi hatırlatmak isteriz” bahanesine sığındı.
Gülme sırası kendilerine gelenler...
Hatırlanırsa 12 Eylül askeri faşist darbesinin ardından dönemin TİSK başkanı Halit Narin, “Şimdiye kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” demişti. 12 Eylül’den ayrı düşünülemeyecek olan ‘24 Ocak kararları’, özelleştirme saldırısı, sosyal yıkım saldırıları, taşeronlaştırma, işçi sınıfını örgütsüzleştirme saldırıları, 12 Eylül’ün arkasından yapılan tensikatlar, kapatılan sendikalar aynı zamanda sermayenin işçi sınıfından bir öc ama saldırısıdır.
1970’li yıllarda CIA Türkiye Şefi olan Paul Henze’nin, “bizim çocuklar başardı” diyerek 12 Eylül darbesini Jimmy Carter’a haber vermesi de askeri faşist darbelerin uluslararası sermaye ve emperyalizmle ilişkisinin bir başka itirafıdır.
* ABD'nin büyük şehirlerinden olup, en önemli ekonomik merkezlerinden biridir.
** Brezilya'da askeri diktanın ordusu ve polisi