Kapitalizmin ilk kurbanları toplumun en zayıf kesimleri oluyor. Bu gerçekliği ihracat şampiyonu, her yıl cari fazla veren bütçesiyle övünen Alman kapitalizmine dair açıklanan rakamlar ortaya koyuyor. Kapitalist sistemde sağlanan ekonomik büyüme, liberal zırvaların aksine işçilerin, çocuklarının ve bir bütün olarak çalışanların refahını arttırmadığı gibi, toplumsal sefaletin katlanarak büyümesine yol açıyor.
Kapitalist üretimin bu yıkıcı karakteri özellikle kriz dönemlerinde olanca çıplaklığıyla açığa çıkıyor. Reel olarak düşen ücretleri çalışma koşullarının kötüleşmesi tamamlıyor. Üretim araçlarındaki gelişme, işçilerin çalışma koşullarını düzeltip çalışma sürelerini kısaltarak emekçilere entellektüel ve ruhsal gelişmelerini sağlamaları için boş zaman yaratmakla sonuçlanmıyor. Aksine yoğunlaştırlmış üretim işçinin bütün yetenek ve takatını fabrikadaki üretim sürecinde emerek tüketiyor. Sabah işe nisbeten dinlenmiş, dinamik olarak başlayan işçi mesai bitiminde fabrikanın dışına tüketilmiş bir nesne gibi atılıyor.
Bir anketin gösterdikleri
IG-Metal sendikası tarafından yayınlanan Metal Gazetesi (Metalzeitung) Ekim 2016 sayısında Alman Sendikalar Birliği (Deutsche Gewerkschaftsbund/DGB) tarafından yapılan bir anketin sonuçlarını yayınladı. Alman Sendikalar Birliği'nin anket çalışmasını 25 ayrı alanda meslek eğitimi gören 13 bin 603 gençle yaptığı belirtiliyor. Anket sonuçları ise oldukça çarpıcı veriler sunuyor.
Mesleki eğitim görenlerin çok ezici çoğunluğu 18-23 yaşlarındaki gençlerden oluşuyor ve çok düşük, cep harçlığı denilecek bir ücretle çalıştırılıyorlar. Bu durum kapitalist tekeller için büyük olanaklar sunuyor.
Anket sonuçlarına göre tekeller mesleki eğitim gören gençleri, genellikle eğitimini gördükleri işlerin dışındaki işlerde, yasaları çiğneme pahasına çalıştırıyorlar. İşçilere, büro emekçileri ve gençlere “yasalara uyma” çağrısı yapmaktan geri durmayan kapitalist tekeller, çıkarları gerektirdiğinde kendi yasalarını bile hiçe sayıyorlar.
Mesleki eğitim gören on binlerce genç, iş koşullarının ağırlığının altında eziliyorlar. 2016’da yapılan anket sonuçlarına göre mesleki eğitim görenlerin %60'ı hasta olduğu halde işe geliyorlar. Mesleki eğitim sırasında yoğun bir iş baskısı ve sömürüye maruz kalan gençlerin büyük çoğunluğu çağın temel hastalığı olan stresten yakınıyorlar. Ankete katılanların yarısı yoğun iş baskısından, üçte biri ise mesaiye zorlanmaktan yakınıyorlar. Oysa mesleki eğitim gören gençlerin mesaiye bırakılması/zorlanması yasak.
Yine gençlerin %33,6'sı mesleki eğitim ile ilgili olarak çalıştığı firmaların bir planlarının olmadığını, buna nedenle mesleklerine bağlı olarak bir gelecek planı yapamadıklarını söylüyorlar. Yüzde 13,4'ü ise mesleği ile ilgili bir eğitimin ya hiç veya çok az yapıldığını, başka işlerde çalıştırıldıklarını belirtiyor.
Her 20 çocukdan biri yoksulluk acısı çekiyor.
Sendikanın yaptırdığı bu anket sonuçlarını Almanya’da yaşayan 12,9 milyon çocuktan, 2,4 milyon çocuğun yoksulluk sınırı altında yaşadığı gerçeği tamamlıyor. Bu her yirmi çocuktan birinin yeterli beslenme olanağından yoksun olduğu demektir. Aile bazında ise her yedi aileden birinin yosulluk sınırının altında yaşadığı anlamına geliyor. Anne ve babanın işsiz olduğu aileler sağlıklı beslenmek için gerekli olan gelirin %60’dan daha az bir gelire sahipler. Anne ve babanın çalıştığı ailelerin %3’de düşük ücretlerden dolayı yoksulluk sınırının altında yaşama mücadelesi veriyorlar.
Mesleki eğitim sıralarını dünün yoksul çocukları dolduruyor
Daha çocuk yaştayken yosulluk ve açlıkla tanışan bu çocuklar, büyüyüp genç olduklarında kapitalist tekellerin dönen çarklarında meslek eğitimi görmeye başlıyorlar. Gençler, gelecekte işe alınma umudu ile hasta da olsalar işe geliyorlar.
Kapitalist tekeller mesleki eğitim adı altında yoğun bir sömürüye maruz bıraktığı, mesleklerine bağlı olarak bir gelecek planlaması yapma imkanını elinden aldığı gençlerin kapitalizme dair taşıdıkları son umutlarını da dönen çarklar arasında ufalayıp yok ediyor. Sermaye, bu gençler şahsında kapitalizmi yıkacak olan savaşçıları yetiştiriyor mesleki eğitim sıralarında. Şimdi sıra kapitalist sistemin yarattığı sınıf kinini bilimsel sosyalizmin silahıyla birleştirmekte.